Kazanmak güzel de!..

Trabzonspor sistematik olarak takım savunmasına öncelik tanıyan transfer politikasıyla hazırlıklarını geçirip, ikinci haftadan sonra böyle bir ekipten hücum organizasyonları güçlü bir takım ortaya çıkarmak, zordan da öte imkansız gibi görünmeye devam ediyor.

Kazanmasına rağmen bu oyuncu topluluğu ile mantaliteyi ve alışkanlıkları değiştiremedikten sonra başarılı olma şansınız azdır.

Ligde olduğu gibi kupada da aynı düşünceyi ortaya koymaya çalışsanız da oyuncunuz savunmada doğru paylaşım yapamayıp, ikinci bölgede temaslı oyundan uzak, az adamla hücum organizasyonları geliştirmeye çalışmakla boşa kürek çekmiş olursunuz.

Şenol Güneş, elindeki oyuncu topluluğu ile hücum organizasyonları geliştirip, çok adamla bu organizasyonları değerlendirmeye çalışıyorsa da öne geçmesine rağmen savunmada az adamla yakalanıyorsa bu oyun yeterli olmuyor demek ki.

Artık göründü ki bu davranış biçimi Şenol Güneş’in isteği ile oyuncu topluluğunun yeteneğinin çakışması olarak karşımıza çıkıyor.

Savunmada çabuk Egemen Korkmaz yok, ikinci bölgede oyunu iki yönlü oynayan Selçuk İnan, Gökdeniz ve Colman, hatta bu bölgede savaşan Engin Baytar yok. Yetmedi hücumda ön alan baskısı yapan Umut Bulut ile Burak Yılmaz yok.

Her şeyden önce inanmasına rağmen yeterliliği olan bir oyuncu topluluğu yok...

Bu kadar yoklar içinde olmayanı bulamadıysan, olana göre oynayacaksın diyeceğim de o da yok.

Hani bizim buralarda bir laf vardır ya; ‘Ya sevdiğini alacaksın, ya da aldığını seveceksin.’ Trabzonspor’un durumu tam da bu.

Alanyaspor karşısında ligi bir kenara bırakarak bu sezonun iddialı olunan kulvarında Trabzonspor adına kadro değişikliği yapılmasına rağmen oyunda bir değişiklik olmuyorsa herkes şapkasını önüne koyarak düşünmeli.

Kazanmak güzel de bu kazanım sadece günü kurtarır sezonu ve geleceği değil…