Merhum Hasan Doğan’ın 2008 yılında ani vefatının ardından bir türlü dikiş tutmayan Türkiye Futbol Federasyonu'nda (TFF) son yapılan genel kurul ile birlikte 15 yıllık kaos dönemi de sona erdi. Avrupa Şampiyonası'na katılan Türk Milli Takımı'nın arkasına saklanan; kendisine destek veren yazarıyla, çizeriyle ve spor adamlarıyla (!) kapalı kapılar ardında attığı kulislerin altında kalan Mehmet Büyükekşi, son 15 yılın en yoğun katılımının sağlandığı genel kurulda sandıkta kaldı. Çok da sevabı olmasa
Merhum Hasan Doğan’ın 2008 yılında ani vefatının ardından bir türlü dikiş tutmayan Türkiye Futbol Federasyonu'nda (TFF) son yapılan genel kurul ile birlikte 15 yıllık kaos dönemi de sona erdi. Avrupa Şampiyonası'na katılan Türk Milli Takımı'nın arkasına saklanan; kendisine destek veren yazarıyla, çizeriyle ve spor adamlarıyla (!) kapalı kapılar ardında attığı kulislerin altında kalan Mehmet Büyükekşi, son 15 yılın en yoğun katılımının sağlandığı genel kurulda sandıkta kaldı.
Çok da sevabı olmasa da, ‘sevabıyla günahıyla’ diyelim Büyükekşi ile kapanan devirle birlikte son iki sezondur atarlı, giderli, sokak ağzı açıklamalarda umarım son bulur.
Olayı siyasileştirip, istikrarlı bir yönetim anlayışını oturtmaya çalışan Nihat Özdemir’i canından bezdirip istifa ettiren böylece Mehmet Büyükekşi’nin yolunu açan sözde kulüp başkanları ve futbol adamları bu genel kurulla birlikte tarihin tozlu sayfalarında yerini alırken, bundan sonraki süreçte yeni başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun işi bir hayli zor olacak.
Başarabilir mi?
Söylemleri şayet eyleme dönüşür, futbolun barış ortamına oturtulması için kararlılığını ortaya koyarsa ki koyacağına inanıyorum, başarmaması için hiçbir neden yok.
Sadece yönetimin ve buna bağlı kurulların değişmesi, TFF'de çöreklenmiş yapının değişmesi için yeterli olmayacaktır.
Hacıosmanoğlu ve yönetimi, TFF'nin içine konuşlanmış ve çöreklenmiş hakem eğitmeninden, en ücra köşedeki gözlemcisine kadar yapıyı tümden gözden geçirmeli.
Barış ve dostluk söylemleriyle genel kurulda tavrını net ortaya koyan İbrahim Hacıosmanoğlu, "TFF yolgeçen hanı olmayacak" söylemi kulüpler arasındaki eşitlik politikasının da garantisiydi.
Anadolu’yu kucaklayacağı söyleminden yola çıkarsak, TFF’nin merkezi Ankara’da olup, toplantılarını İstanbul’da yapan anlayışı ile birlikte TFF’nin idari yapısının genel merkez olan Ankara’ya taşınması çok da zor bir karar olmaz.
Kucaklamayı düşündüğü alt liglerdeki kulüpler ve tüm futbol paydaşlarının Türkiye’nin merkezi ve başkentinde bir çatı altında olması sanırım Türk futbolu için atılacak en radikal adım olur. En azından spor bakanı kulüplerin değil, kulüpler spor bakanının ayağına gider…