İslam ahlakının en önemli ilkelerinden biridir helal kazanç. İnsanın ana rahmine düşüşü ile başlar serüveni. Babasının ve annesinin helal lokma ile beslenen bir bedene sahip olması etkilidir çocuğun ana rahmindeki hali üzerinde. Oradaki gelişme sürecinde de annesi yediğini, içtiğini, giydiğini vs. helal çizgisine dikkat ederek yerine getirmeli. Dünyaya geldikten sonra, büyürken, gelişirken, yetişirken, öğrenirken velhasıl Müslüman kimliği ve kişiliği oluşurken annesi-babası her açıdan davranışlarına dikkat etmeli ve helal lokma, helal kazanç çizgisinden asla taviz vermemeli. Sadece bedensel gelişme ile yetinilmemeli, aklen, fikren, kalben de çocuk helal-haram çizgisine titizlikle riayet edecek bir eğitime tâbî tutularak haramların tehditleri karşısında kendi ayakları üzerinde durabilecek kıvama getirip hayata öyle teslim edilmeli.
Ahlâkî davranışlarımızın oluşmasında Kur'ânî ilkelerin ve sünnetin birinci derecede etkisi vardır. Dolayısıyla helal lokma, helal kazanç konusunda hem kendi çizgimizi muhafaza etmek ve hem de bu çizgiye sadâkat bağlarıyla bağlı tertemiz bir nesil yetiştirmek için bu ilkeleri sık sık hatırlamalı ve hatırlatmalıyız. “Ey peygamberler! Helal ve temiz şeylerden yiyin ve iyi işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı bilirim” (Mü'minûn, 51) ayeti ile tüm insanlar yenilmesi içilmesi dince haram kılınmamış tertemiz şeylerden yemeye davet ediliyor. “Aranızda mallarınızı haksız sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin” (Bakara, 188) ayetinin, başkasına ait bir malı zimmetine geçiren bir adam hakkında nazil olduğu ifade ediliyor. Adam bu mal konusunda aleyhinde delil olmadığı için, haksız ve günahkar olduğunu, yediği malın haram olduğunu bile bile borcunu inkar ediyor ve bu iddia ile mahkemeye başvuruyor. Peygamber efendimiz bu tür yollarla haksız kazanç elde etmek isteyenler için şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Hiç şüphesiz ben de bir insanım. Zaman zaman bana da davacı başvurur. İçinizden biri, bir başkasına göre davasını daha etkileyici bir dil ile savunabilir ve ben de onun lehine hüküm verebilirim. Bu şekilde kimin lehine hüküm verir de başkasının hakkını zimmetine geçirirsem bilsin ki, bu haksız mal, bir ateş parçasıdır. Buna göre ister onu taşısın, isterse bıraksın” (Müslim, Müsâkât 137).
Peygamberimiz (sav) haksız kazanç elde ederek mallarına haram karıştıran kimseleri, içyüzünü bildikleri davaları ile baş başa bırakıyor. Zira hakimin kararı ne herhangi bir haramı helâl ve ne de herhangi bir helâli haram haline getirebilir. O sadece göz önündeki delillere göre bağlayıcılık ifade eder. Günahı, sorumluluğu o konuda hile yapan, yanıltmaya başvuran tarafın omuzlarındadır (Bkz., Fîzılâli'l-Kur'an, Bakara 188'in tefsiri).
Kur'an'da dikkat çekilen en büyük haram kazançlardan birisi de yetim malı yemektir: “Muhakkak ki yetimlerin mallarını zulümle (haksızlıkla) yiyenler karınlarına sadece ateş yerler. Ve onlar yakında alevli ateşe atılacaklardır (Nisa, 10); ayeti bu hususu çarpıcı ve yeterince açık bir şekilde vurgulamaktadır. Yetim malının bir ateş olarak insanı hem bu dünyada ve hem de öteki dünyada yakacağı, hiç kimsenin buna tenezzül ederek helal malını harama dönüştürmemesi gerektiği hususu oldukça uyarıcı bir üslupla ifade edilmektedir.
Pek çok rivayette helal kazanca dikkat çekilmekte, çoluk çocuğunun geçimini helalinden temine çalışanın, Allah yolunda mücahede eden gibi ve namusu dairesinde helalinden dünyalık peşinde olanın şehidler derecesinde olduğu belirtilmektedir. Ayrıca kırk gün helal yiyenin kalbini Allah'ın nurlandırdığı ve hikmet pınarlarını kalbinden lisanına akıttığı bildirilmektedir. Parasında bir kuruş haram olduğu halde on kuruş ile bir elbise alan kimsenin üzerinde o elbiseden bir parça bulunduğu müddetçe namazının kabul olmayacağı, helal kazanç uğrunda yorgun olarak akşamlayan kimsenin günahları bağışlanmış olduğu halde yatacağı ve Allah Teala kendisinden razı olduğu halde sabahlayacağı, şüpheli şeylerden kaçınarak vefat eden kimseye Allah Teala'nın bütün Müslümanların sevabı kadar mükafat vereceği rivayetleri helal kazancın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır (İhyau Ulumu'd-dîn, II, 235-237).
“Her işin başı eğitimdir” sözünü çok sık kullanırız. O zaman okullarımızda sadece dini muhtevalı derslerde değil, her vesileyle öğretmenlerimiz helal kazanç konusunu öğrencisinin gündeminde hep canlı tutmalıdır. Eğer sınavlarda kopya çekmenin haram kazanç olduğuna onları ikna eder ve öğrenciler de bu haram kazanca asla tevessül ve tenezzül etmeme noktasında bir kişiliğe sahip olurlarsa, haramlardan uzak, tertemiz bir neslin yetişmekte olduğu müjdesini verebiliriz. Tabi burada öğretmenlerimiz de şuna özellikle dikkat etmeli: Eğer sorumlu oldukları herhangi bir dersin hakkını vermez ya da boş geçirirse haram kazanç elde etmiş olurlar, öğrencileri için sergileyecekleri en önemli davranış bir dakikalarını dahi boşa geçirmemeleri ve girdikleri dersin hakkını dolu dolu vermeleri hususudur.