Endülüs; gelenek icadı

00:004/05/2010, Salı
G: 3/09/2019, Salı
Akif Emre

Bir süredir İspanya''da Endülüs''te, Müslümanların bu topraklarda bıraktığı izleri takip ediyorum. İlk bakışta bugüne gelebilenler birkaç saray ve kiliseye çevrilmiş cami kalıntılarından ibaret. Daha yakından bakıldığında muhteşem bir medeniyetin izlerinin tarihi kalıntılardan çok hayatın içine, İspanyol kimliğine işlediğini şaşkınlıkla fark edilecektir.Müslümanların bu topraklarda yedi yüzyılı aşkın sürede ortaya koydukları eserlerden çok azının kalması hepsinden önemlisi tüm Müslümanların sürülmesi,

Bir süredir İspanya''da Endülüs''te, Müslümanların bu topraklarda bıraktığı izleri takip ediyorum. İlk bakışta bugüne gelebilenler birkaç saray ve kiliseye çevrilmiş cami kalıntılarından ibaret. Daha yakından bakıldığında muhteşem bir medeniyetin izlerinin tarihi kalıntılardan çok hayatın içine, İspanyol kimliğine işlediğini şaşkınlıkla fark edilecektir.

Müslümanların bu topraklarda yedi yüzyılı aşkın sürede ortaya koydukları eserlerden çok azının kalması hepsinden önemlisi tüm Müslümanların sürülmesi, zorla Hristiyanlaştırılmaları, katliama maruz kalmaları bile bu geçmişin tümüyle silinmesi için yetmiyor. Bunu anlatmak için bizzat Hristiyanlık dahil bugünkü İspanyolların özellikle Endülüs bölgesinde hayatına işleyen, mimariden kültüre farklı formlarda yansıyan ayrıntılara şöyle bir bakmak bile yeterli.

Burada bir ayrıntıyı kaçırmamak gerekiyor. Bugünkü İspanyolların Endülüs''ü ile tarihi Endülüs ayrımı çoğu kez karışıklığa neden oluyor. Endülüs denilince ilk akla gelen bugünkü İspanya''nın Müslüman hakimiyeti altında olduğu bölgedir. Bunun yanı sıra sıradan bir İspanyol için Endülüs, İspanya''nın güney bölgesini oluşturan tarihi Endülüs''ün bir kısmını içine alan bölgenin adıdır.

Endülüs''e dair siyasi tartışmalar bu bölgeyle sınırlı tutulur. Endülüs''teki İslam hakimiyetinin son dönemini içine alan bu bölgede Müslümanların bıraktığı iz diğer yerlerle kıyaslanamayacak kadar belirgin. Özellikle mimari ve dildeki bu yansıma ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir.

Bu yansıma bir bakıma Müslüman etkisinin kolay kolay silinemediğini, bir şekilde tekrar kendini göstermesi olarak yorumlanabilir. Andalucia denilen bölgedeki Katoliklik vurgusunun tezahür şekillerinde bile bu etki kendini hissettirir.

İspanya''da özellikle de Endülüs bölgesindeki Müslüman etkisi daha çok “ geleneğin yeniden icadı”nın bir formu olarak okunabilir. Jerez''de mimari biçimi hiç bozulmadan bugüne gelmiş belki de tüm İspanya''daki tek örnek olan cami kalıntısını gezerken bir İspanyo- lun tespiti ilginçti; “Müslümanlar burada yedi yüz yıl kaldı, oysa İspanyol hakimiyeti henüz beşyüz yıl oldu. Kültürel anlamda fizik varlık tüm acımasızlığıyla yok edilirken farklı biçimlerde de olsa geleneğin devam etmesinin en iyi örneği. Gelenek ruhundan kopsa da farklı bir kültüre kendi biçimini verebiliyor. Diğer tarafta modern anlamda Hobsbawm''ın tanımladığı biçimde “geleneğin yeniden icadı” da tam bu noktada düşündürücü biçimde devreye giriyor. Kendiliğinden süreklilik arzeden, baskıya direnen gelenek farklı bir din ve kültürün biçimine bürünürken buna paralel biçimde zaman zaman yeniden üretiliyor.

Geleneğin yeniden keşfi anlamında ortaya çıkan Endülüs etkisinin modern formlarından biri de, önceki yazımda kısaca değindiğim ''Endülüs milliyetçiliği''dir. Bu akımın derli toplu bir manifestosu olmasa da önemli kısmı Katolik Endülüslülerden ya da kendilerini Endülüslülerin nesli olarak gören, Morsikolarla kan bağı olduğunu düşünen (doğrusu böyle düşünmemeleri için hiçbir neden de yok) insanların ortaya attığı ve çerçevesi tam çizilmemiş akım.

Bunların en belirgin özelliği İspanyol hakimiyetini ve engizisyon gibi tarihin en vahşi uygulamalarını eleştirirken kendilerine yeni bir Endülüs tanımı yapmaları. 1609 yılında, zorla Hristiyanlaştırılan fakat gizlice Müslümanlığı yaşamaya çalışan Moriskoların topluca sürülmelerinin doğurduğu travmayla yüzleşmeye çağırıyorlar. Endülüs hakimiyetindeki Müslümanlar sadece Araplardan ibaret değildi, Araplarla beraber yerli halkın önemli kısmı Müslümanlaştı. “Arapları geldikleri yer gönderdik” tezi tarihin en büyük yalanı diyor Endülüs milliyetçileri. Onlar Müslüman oldukları için ötekileştirildiler ve Arap diye sürüldü. Oysa sürülenlerin büyük kısmı yerli Müslümanlardı.

Endülüs milliyetçilerinin, İspanyol resmi tarih okumasına dair en tutarlı tezlerinden biri olan bu tespitleri düşündürücü. Diğer taraftan, Endülüs medeniyeti, etkisi, bugünkü kimlikleriyle vardıkları “sentezler geleneğin yeniden icadı”na iyi bir örnek oluştur. Bu icat: Müslümanlaşamadan Endülüs''e sahip çıkarken aynı zamanda Endülüs mirasına Müslümanlaşamadan modern, seküler ve uluscu bir form vermeye çalışıyor. Fırsat oldukça izleri takip edeceğim.