Son günlerin en popüler konusu sendika başkanlarının maaşları ve lüks araçları. Gariban işçi ve memurlardan her ay kesilen aidatların birilerinin lüks tutkusu heveslerini karşılamak için kullanılması kabul edilemez bir durumdur. Daha önce bu durumu kısmen gündeme getirdik ama hiçbir adım atılmadı. Belki biraz gündem ve farkındalık oluşturdu ama hepsi o kadar. Acaba işçi ve memurlar kendilerinden kesilen aidatlarla karşılanan sendika başkanlarının ve yöneticilerinin yüksek ücretlerini ve lüks araç tutkularını normal mi karşılıyor ya da seslerini duyuracak mecralar mı yok?
Son günlerde sendika başkanlarının aldıkları yüksek maaşlar gündeme gelmişti. Mevzuat cevaz verdiği için sendika başkanlarının yüksek maaş almasında hukuki bir sıkıntı yoktur. Hatta denilebilir ki bu sendikaların yetkili organları maaşlarını belirliyor ve genel kurulları da bu maaşları onaylıyorsa sizleri niçin bu kadar ilgilendiriyor? Nitekim sendika tüzüklerinde yöneticilerin ne kadar ücret alacaklarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Burada herhangi bir kısıtlamaya yer verilmemiştir.
Ancak, basına yansıdığı kadarıyla ücretlerin yüksekliği dikkat çekiyor. Hatta bazı başkanlar tartışmaya başka bir boyut kazandıracağı için aldıkları ücretleri açıklamaktan dahi kaçınıyorlar. Hatta sendika başkanları, genel kurul ücreti yüksek belirlemişse size ne oluyor da diyebilirler.
Ancak, asgari ücretle çalışan bir işçiden her ay için bir günlük ücreti veya bir günlük ücretin yüzde sekseni aidat olarak alınıyorsa bu garibanlar adına yüksek ücretleri sorgulamamız doğal karşılanmalıdır. Bu ücretlere ilaveten başka ödemeler de alınıyorsa işin boyutu değişmektedir. Bu nedenle bu konulara mevzuat değişikliği ile çeki düzen verilmesi gerekmektedir. Hatta sendikalara internet sitelerinde yönetim kurulunun aldığı ücretleri açıklama zorunluluğu getirilmelidir.
Sendika başkanları ve yöneticileri zor şartlar altında görev yaptıklarını iddia ederek aldıkları ücretlerin ve kullandıkları makam araçlarının makul olduklarını dahi iddia edebilirler. Ancak, gelinen noktada bu işin hiçte normal ve makul olmadığı görülmektedir.
Diğer bir gariplik ise sendika başkanları değişse de davranış kalıpları değişmiyor. Çünkü, sendika başkanlığına genellikle sendika içerisinden gelinmektedir. Dışardan ben de başkan olmak istiyorum demekle bu işin olmadığı bilinen bir gerçektir. Yani sendika başkanları genellikle aynı sendikadaki rekabetten çıkmaktadır. Bu nedenle de aynı ekosistem aynı davranış kalıbını beraberinde getirmektedir.
Özellikle işçi sendikaları, kısmen de memur sendikaları yüksek maaş ve lüks araçta sınır tanımaz bir tutum içerisine girmeye başlamıştır. Öyle ki bazı sendikaların önünden geçerken lüks araçların parıltısından kaynaklı hayretten ağzınız açık kalabilir.
Sık sık lüks harcamaları ile gündeme gelen sendikaların, gariban işçilerden topladığı aidatlar isyan ettirecek boyutlara ulaşmıştır. İşçi maaşlarına toplu sözleşme sonrasında gelen zamlardan ve diğer özlük haklardaki artışlardan yararlanmak için sendikalara aidat ödemek zorunda kalan milyonlarca işçi bu durumdan herhalde memnun değildir. Yani zor şartlar altında çalışan işçilerin her ay ödemek zorunda oldukları yüksek sendika aidatlarının yüksek maaşlara ve lüks araçlara harcanmasına bravo çok iyi yapıyorsunuz demezler.
Bazı sendikalar üyelik aidatı olarak bir günlük çıplak ücreti, kimisi bu tutarın % 80'ini, kimisi de % 50'sini almaktadır. İşçiler üye olmak zorunlu değil ama üye olmasalar dahi dayanışma aidatı ödemek zorundadırlar. Aksi takdirde toplu sözleşmeden faydalanamazlar. Bu durum ise sendikalara büyük bir kaynak akmasına sebep olmaktadır.
Benzer durumlar oda başkanlıklarında da görülmektedir. Mesela Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nda oda başkanlarına ve yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretler belirlenmiştir. Buna göre konfederasyonda genel başkana asgari ücretin on katı net ücret olarak ödenmektedir. Bunun karşılığı ise 2.558,4*10= 25.584 TL’dir.
Yine bu kanunda organ üyelerinin, meslek kuruluşları iştiraklerinden en fazla birinden ücret alabilecekleri belirtilmiştir. Ancak, bu ücret için bir tavan belirlenmemiştir. Ancak, birçok oda için benzer durum olduğunu söyleyemeyiz. Mesela ziraat odaları için ücretler genel kurul tarafından belirlenmekte ve herhangi bir tavan da bulunmamaktadır.
Basına yansıdığı kadarıyla zaman zaman merkez birliklerinin genel müdürlerinin veya başkanlarının ücretleri tartışma konusu olmuştur ve halen de olmaktadır. Gariban esnafın veya çiftçilerin bir araya gelerek oluşturdukları ve kanunla verilen birçok yetkinin/kolaylığın kullanıldığı bu kuruluşların yöneticilerinin çok yüksek ücret almaları izah edilebilecek bir durum değildir. Kaldı ki buralarda hesap sormakta çok zordur. Yani örgütlü hareket eden başkanları değiştirmek oldukça zordur.
Merkez birliklerinin ana sözleşmelerinde yönetim kurulu başkan ve üyelerine verilecek ücretlerin genel kurul tarafından belirleneceği ifade edilmekle birlikte burada görev yapan genel müdürlere ne kadar ücret verileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Ayrıca, ödenecek ücretlere ilişkin bir tavana da yer verilmediği gibi birden çok ücret alınamayacağına ilişkin de bir sınırlama getirilmemiştir. Öyleyse devlet olarak gariban üyelerin hak ve menfaatlerine sahip çıkmak gerekmez mi?
Belediye başkanı, sendika başkanı veya oda başkanlarının kullandıkları araçlardan tutun da ücretlerine kadar birçok konunun masaya yatırılarak bu konuda vicdanları teskin edecek hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
Maalesef gelinen noktada belediye, sendika, birlik veya oda başkanlarının/yöneticilerinin lüks araçları vicdanları yaralayacak boyutlara ulaşmıştır. Ben bir sendika başkanıyım ve hesabımı da üyelerime veririm mantığı sağlıklı değildir. Kamunun ve üyelerin sağladığı imkanları kullananların belirli kısıtlamalara tabi olması kaçınılmazdır. Böyle gelmiş böyle gider mantığından hareket edersek, lüks araç yarışı aşırı maaşlar devam edip gider. Elbette hepsini aynı kefeye koymak doğru olmaz. Çünkü bu konularda son derece titiz davrananlar vardır ve buradan bunlara teşekkür ediyoruz. Ancak, basına yansıyan sendika kapısındaki araç konvoylarını da gözardı edemeyiz.
Bir dönem kaç tane yönetim kurulu üyeliğine baktığını dahi unutan memurlar varken bir düzenleme ile dur denilmiştir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri için ödenecek ücretlerle ilgili düzenlemelere yer verilmesine rağmen belediyeler, sendikalar, odalar veya birliklerde görev yapan başkan ve üyelere verilecek ücretlere tavan konulmadığı (istisnalar hariç) gibi birden fazla ödeme yapılıp yapılmayacağına ilişkin de net düzenlemelere yer verilmediğini görüyoruz. Dolayısıyla çıkarılacak bir kanunla bu konunun suiistimal edilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Bize göre tavan ücret ise en yüksek devlet memuru maaşıdır. Ayrıca, sendika ve odaların internet sayfalarında başkanların ve diğer yöneticilerin aldığı her türlü ücret açıklanmalıdır. Böylece başkanlar işçilerden utanarak yüksek ücret almaya cesaret edemezler. Aksi takdirde basında çıkan haberlerin ardı arkası kesilmez ve bizler de “zenginin malı züğürdün çenesini yorar” atasözünü terennüm eder dururuz. Bakalım birileri bizi duyacak mı? Ümitle ve sabırla bekliyoruz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.