Önceki yazımızda belediye şirketlerinin, belediyelerin hizmet ve görev alanlarında kurdukları veya yönetimin elde edilmesi koşuluyla ortak oldukları bağımsız bütçeli özel hukuk tüzel kişileri olduğunu ifade etmiştik.Belediye şirketleri büyük ölçüde merkezi yönetimden belediyeye aktarılan gelirler veya belediyelerin öz gelirleriyle finanse edilmektedir. Söz konusu gelirler vatandaşın ödemiş olduğu vergilerdir. Yani,belediye şirketleri kamu kaynağı kullanmaktadır.Oldukça yüksek tutarlarda kamu kaynağı
Önceki yazımızda belediye şirketlerinin, belediyelerin hizmet ve görev alanlarında kurdukları veya yönetimin elde edilmesi koşuluyla ortak oldukları bağımsız bütçeli özel hukuk tüzel kişileri olduğunu ifade etmiştik.
Belediye şirketleri büyük ölçüde merkezi yönetimden belediyeye aktarılan gelirler veya belediyelerin öz gelirleriyle finanse edilmektedir. Söz konusu gelirler vatandaşın ödemiş olduğu vergilerdir. Yani,
belediye şirketleri kamu kaynağı kullanmaktadır
.
Oldukça yüksek tutarlarda kamu kaynağı kullanan bu
şirketlerin denetimi ise hiç de yeterli değildir
. Bunu
2018 yılında denetimlerini sonuçlandırdığı
497 rapordan sadece 6 tanesinin belediye şirketlerine ait
olmasından anlamak mümkün.
Belediye Kanunu’nun verdiği yetkiyle kurulmaktadır. Aynı kanun belediye şirketlerini denetleyecek yetkili makamları da belirlemiştir. Kanuna göre belediye şirketlerinde
; iş ve işlemlerin hukuka uygunluk, malî ve performans denetimini kapsamaktadır. Bu denetimi ise parlamento adına
yapar.
Kamu kaynağını esnek mevzuat kuralları çerçevesinde rahatça harcayabilen belediye şirketlerinin
denetlenme oranı sadece yüzde 1’dir
. Bu oran son derece düşüktür ve Sayıştay’ın söz konusu kurumların denetiminde yoğunlaşması, bunun için de yasal ve kurumsal desteğin verilmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, kendi özel kanunlarından aldığı yetkiyle belediye şirketleri üzerinde denetim yapma yetkisi olan diğer devlet kurumları da var.
Bu denetimler bir alana özgü olmanın ötesine geçmediği gibi, şirket yönetiminin malî iş ve işlemler ile performans denetimini de içermemektedir.
Şirketlerin Ticaret Kanunu’na tabi olmasından kaynaklı
, vergi açısından
Hazine ve Maliye Bakanlığının
, sağlık ve gıda açısından
ile
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
, ayrıca
Devlet Denetleme Kurulu’nun
da her türlü inceleme, araştırma ve denetleme yetkisi vardır. Ancak
bu denetimler bir alana özgü
olmanın ötesine geçmemekte ve belediye şirketlerinin
kamu kurumu gibi düşünülerek
güvenilir kabul edilmesinden dolayı
.
Diğer taraftan, belediye şirketlerinin
şirketlerine kendini denetlettirme imkânı bulunmaktadır. Ancak şirketin bağımsız denetçinin ücretini bütçesinden ödeyerek kendini denetlettirmesi, kamu kurumlarının denetime bakış açısı düşünüldüğünde, ne kadar
etkin ve sağlıklı olacağı da tartışmalıdır
.
birçoğu usulsüz iş ve işlemler nedeniyle zarar etmekte, bu
zararlar sermaye artırımı adı altında belediye bütçelerinden
(vatandaşın vergileri)
Belediye Şirketlerinde görülen bazı usulsüz iş ve işlemlerden örnekler vererek
denetimsizliğin maliyetlerini
küçük ölçekli de olsa gözler önüne serelim.
- Belediye başkanlarının bizzat kendilerini veya ‘sevdiği/sevmek zorunda kaldığı’ kişileri belediye şirketlerinin yönetim kurullarına ataması, bir
belediye başkanının 3-5 şirkette yönetim kurulu başkanı olarak yer alması
, yönetim kurulu
üyeliklerinin ek gelir kapısı
olarak görülmesinin (yönetsel katkı söz konusu değil) çok açık örneği.
- Belediye şirketlerinin daha etkin çalışmasını sağlamak için tanınan
bazen seçimlerde tekrar
aday olan belediye başkanlarının seçim giderlerinin finansmanında
(seçim yemekleri, afiş harcamaları ve daha fazlası)
kullanılacak kadar esnetilmektedir
(!).
- Belediyelerin mevzuat sınırlaması nedeniyle
veremediği
, belediye şirkleri üzerinden şanslı kişilere (!) doğrudan, ihalesiz verilmektedir (gerçi kanun koyucu bu durumu öngörmüş ve şirketleri ihale mevzuatına tabi tutmuş olsa da şirketlerin üzerindeki denetim yetersizliği nedeniyle bu kurala pek riayet edilmemektedir).
- Bilindiği gibi belediye yönetimlerinin
,
yer alan taşıtların en az
yüzde 50 yerli olma ve 1600 cc motoru geçmeme
şartına takılmaktadır. Belediye yönetimleri lüks araç sevdasının önündeki
bu engeli de belediye şirketleri kanalıyla aşmaktadır
(birçok belediye başkanı ve belediye mensuplarının değeri milyon lira üzerindeki makam araçları belediye şirketleri kanalıyla alınmaktadır)
- Bazı belediye şirketlerinin
kullanarak sakıncalı mükellef kategorisine girmesi yöneticilerin hangi kayıtsız işlemlerini faturalandırarak şirkete yükleme kaygısı taşıdığını gösterme açısından ilginç.
- Şirket bütçeleri katı kurallara tabi değil, vesayet denetiminden uzak,
yöneticiler zarara doğrudan katlanmıyor
. Bu yapı
sahipsiz hale getirmekte, hesabı verilmeden
israf edilmesine ve hoyratça kullanılmasına neden olmaktadır
.
Sonuç olarak, birçok kurumun denetim yetkisinde olmasına rağmen mali yönden neredeyse hiç denetlen(e)meyen
belediye şirketlerinin denetim düzeyi artırılmalı
, en önemlisi de mevzuat dağınıklığı giderilmeli (ayrı bir kanun) ve kamu kaynağı denetimsiz (sahipsiz) bırakılmamalıdır.
#Sayıştay
#Ticaret Bakanlığı
#Belediye
#Denetim