Bu köşeyi takip edenler kamu personelinin haklarını sonuna kadar savunduğumu bilirler. Kamu personeline 375 sayılı KHK’de toplu sözleşme hükümleri gereğince ödenen toplu sözleşme ikramiyesi Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve rekabet ihlaline kapı araladığı gerekçesiyle iptal edilmişti. Nihayet konu tatlıya bağlanarak Meclis Genel Kurulunda çözüme kavuştu.
Elbette müneccimliğe soyunmadık. Nihayetinde perşembenin gelişi çarşambadan belli olur kavli mucibince iptal gerekçesi dikkate alınmadan yapılacak düzenlemenin iptal edileceğini tahmin etmekten daha doğal bir şey olamaz.
Yazımızda şu ifadelere yer vermiştim; “…Daha önceki düzenlemede yer aldığı için iptal edilen yüzde iki üye kaydetme kısıtı şimdi de yüzde bire düşürülüyor. Ancak iptal için aynı gerekçeler bu durumda da yer alıyor. Çünkü teklif edilen düzenleme ile büyük sendikalara yönlendirme olacağı, küçük sendikaların zarar göreceği ve dışlanacağı için rekabet ihlali ve eşitliğe aykırılık nedeniyle iptalle karşı karşıya kalacaktır.
Görüleceği üzere getirilmeye çalışılan düzenlemenin iptal edilen düzenlemeden farkı yüzde ikinin yüzde bire düşürülmesidir. Yani mantık aynı.
Büyük memur sendikalarının ısrarla iptal edilecek bir düzenlemeyi tekrar kanun teklifi olarak Meclise getirtip kanunlaştırmaya gayret etmeleri anlaşılır gibi değildir. Zira getirilecek düzenleme yeni bir iptale kapı aralayacaktır. Israrla teklife Kamu görevlileri Sendikası’nın kurulu olduğu hizmet kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az yüzde birini sendika üyesi kaydetme ifadesinin koydurulmasını anlamak mümkün değildir.
Meclise getirilen Kanun Teklifi aynen geçerse üye sayısı yüzde birin altında kalan sendikalar bu durumun iptali için harekete geçecek ve muhalefet partileri de iptal için AYM’ye müracaat edeceklerdir. Daha şimdiden küçük sendikalar bağırmaya ve feryada başladılar bile.
Büyük sendikaların ısrarla küçük sendikaları bitirmeye yönelik tutumları doğru değildir. Bırakın memurlar istediği sendikaya üye olsunlar ve rekabet sonucunda da sunulan hizmet kalitesi artsın. Hep benim olsun mantığını bırakın da küçük sendikalar da yaşasın ve büyük sendikaların yararlandığı aynı haklardan faydalansın…”
Şimdi gelelim işin sıkıntılı yanına. Büyük sendikaların ısrarı üzerine yapılan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edilince toplu sözleşme ikramiyesi kesilmişti. Şayet büyük sendikalarının gönlüne kalsa ve Meclis Genel Kurulunda gerekli düzeltme yapılmamış olsaydı aynı akibet yine ortaya çıkacak ve sendika üyesi memurlar yine mağdur olacaktı.
Nihayetinde ortaya çıkan tabloda büyük sendikaların hepsi benim olsun mantığı yatmaktadır. Bu nedenle aylardır toplu sözleşme ikramiyesi alamayan ve yüksek sendika aidatı nedeniyle mali kayba uğrayan memurların bu kaybının büyük sendikalarca üyelerine iade edilmesi için formül üretilmelidir. Açıkça kendilerinde olan kusur görülmeli ve gereği yapılmalıdır.
Uzunca bir süredir Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsilinde sorun yaşamaktadır. Özellikle belediyeler ödemesi gereken SGK borçlarını ödemeyerek ödeyecekleri primleri başka harcamaların finansmanı olarak kullanmaktadır.
SGK, alacaklarını tahsil için belediyelere birçok imkan da mevzuatla sunulmuştur. 5510 sayılı Kanunun geçici 41 inci maddesinde yer alan düzenleme böyledir. Bu düzenlemeye göre mülkiyeti belediyelere ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlardan SGK tarafından uygun görülenler SGK’nın görevlendireceği üç temsilci ile taşınmazın bulunduğu yerdeki defterdarlık tarafından görevlendirilecek iki temsilciden oluşan komisyon tarafından ve gerektiğinde bilirkişi mütalaası alınmak suretiyle takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak Kurum bütçesinin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin Kurumca satın alınabilmektedir.
Buna rağmen birçok belediye ve bağlı kuruluşu SGK borçlarını ödememeyi bir politika olarak kabul etmiştir. İyi de bu borçların kaynağı işçilerden kesilen primlerdir. Yani işçiden sağlık, emeklilik vb. amaçla kesilen primler SGK’ya yatırılmayarak ucuz kredi şeklinde belediyelerce kullanılmaktadır.
Kaldı ki bu tutarların tamamı SGK’nın emeklilere ödediği bir aylık emekli maaşından daha azdır. Ancak muhalefetçe konu öyle bir noktaya getirildi ki borçların kaynakta tahsiline mali darbe dahi denilmeye başlandı.
Mevzuat gayet açık olup SGK prim alacağını Hazine ve Maliye Bakanlığına resmi yazı ile bildirmekte, Bakanlık ta İller Bankası tarafından belediyelere aktarılması gereken tutarlardan belirli oranda kesinti yaparak SGK’nın hesaplarına aktarmaktadır.
Konu nasıl olup ta mevzuat gereği yapılması gereken kesintilerin mali darbeye evrildiğini anlamak mümkün değildir. İşin en hazin tarafı ise SGK’nın bu kadar alacağı varken bu vakte kadar hukuki süreç başlatmayarak ödemelerini Hazinenin sırtına niçin yüklediğinin sorgulanmamasıdır. Çünkü her yıl Hazinece milyarlarca TL SGK’ya transfer edilmektedir. Aksi takdirde SGK, emekli maaşlarını dahi ödeyemez hale gelecektir. Özetle belediyeler ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenerek başkasının parasıyla keyif sürmeyi bırakacaklar nokta.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.