Rektör atamasında yaşanan sorunlar ve çıkarılması gereken dersler

04:002/09/2024, Pazartesi
G: 2/09/2024, Pazartesi
Ahmet Ünlü

Nitelikli bürokratların sorun çıkmadan çözüm ürettiğini yıllardır yazıp çiziyoruz. Ancak yazıp çizdiklerimizden bazıları dikkate alınarak düzenleme yapılmış ve sorunlar çözülmüşken bazıları ise hala çözüm beklemektedir. Yazdıklarımız bazen can sıkan bir noktaya dönüşse de sorunun yanında çözüm önerisini de belirttiğimiz için en azından niyet sorgulaması yapılmıyor. Bu yazımızda basit düzenleme yapılmamasının nelere yol açtığını örneklerle açıklamaya çalışacak ve çözüm önerisi sunmaya çalışacağız.



Nitelikli bürokratların sorun çıkmadan çözüm ürettiğini yıllardır yazıp çiziyoruz. Ancak yazıp çizdiklerimizden bazıları dikkate alınarak düzenleme yapılmış ve sorunlar çözülmüşken bazıları ise hala çözüm beklemektedir. Yazdıklarımız bazen can sıkan bir noktaya dönüşse de sorunun yanında çözüm önerisini de belirttiğimiz için en azından niyet sorgulaması yapılmıyor. Bu yazımızda basit düzenleme yapılmamasının nelere yol açtığını örneklerle açıklamaya çalışacak ve çözüm önerisi sunmaya çalışacağız.


Açıktan rektör ataması ve yaşanan sorunlar

Üniversite kurulmasına ilişkin kanunlara bakılınca kadro cetvelleri arasında rektör kadrosuna yer verilmediği görülmektedir. Bu nedenle rektör atamalarında rektör kadrosu olmadığı için esasen atama rektör kadrosuna yapılmamaktadır. Hal böyle olunca da üniversitelerin profesör kadrosunda olan öğretim üyeleri rektör olarak atandığında kanunla rektörler için öngörülen mali haklardan yararlanmakta ama profesör kadrosunu hala işgal etmektedirler. Biraz garip gelebilir ama durum budur. Bu durumun kadro mantığına çok da uymadığını ifade etmemiz gerekiyor.

Bu nedenle açıktan rektör olarak atananlar veya başka kurumların kadrolarında bulunanlardan profesör unvanı olmakla birlikte profesör kadrosunda olmayanlar açısından ciddi bir sorunla karşılaşılmaktadır. Çünkü ödemelerin yapılmasında ister istemez sıkıntı olabilmektedir. Özellikle en büyük sorun vakıf üniversitelerinde görev yapan öğretim üyelerinin veya başka kurumlarda olanların devlet üniversitelerine rektör atanmasında yaşanmaktadır. Rektör atanması yapılan devlet üniversitelerinde profesör kadrosunda olmayanlar için ilana çıkılarak bu kişilerin profesör kadrosuna atanması gibi garip bir durumla karşılaşılabilmektedir.

Şunu da belirtmemiz gerekmektedir ki akademik dünyanın kendine özgü yapısında her üniversitenin profesörlük şartları farklı olabilmektedir. Bunu anlayabiliriz ama ortada ciddi bir sorun olduğunu da kabul etmemiz gerekmektedir. Daha açık ifadeyle sistem özü itibarıyla rektörlerin kendi üniversitelerindeki profesörler arasından atanmasını istemektedir.

Ancak gelinen nokta ise oldukça yıpratıcıdır. Öyle ki zaman zaman basında kişiye özel ilana çıkılıyor gibi eleştirilerle karşılaşılabilmektedir. Bu tür eleştiriler karşısında sorunu kökten çözmek için harekete geçmesi gerekenler ise misafir gibi kurumlarının koltuklarında oturarak isteyerek veya istemeyerek İktidarın yıpranmasını izlemektedirler. Elbette kimseyi suçlamak gibi bir niyetimiz yoktur. Ancak sorumluluk makamında olanların gerekli düzenleme için öneri getirmemesi bu tür sonuçlara yol açabilmektedir.


Mevzuat değişikliği yapılması vacip olmuştur

Gelinen noktada sistemsel bir sorun olduğu görülmektedir. Bu nedenle atanan rektörleri daha fazla yıpratmadan harekete geçilmesi zamanı geldiğini düşünüyorum.

Diğer yandan, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa baktığımızda sanki rektör kadrosu ve rektör unvanı var gibi bir düzenleme yapıldığını görüyoruz. Hatta rektörler için 7000 göstergeli makam tazminatı düzenlemesi yapılmıştır. Halbuki rektör kadro unvanı bulunmamaktadır. Ama düzenlemede bütün ifadeler rektör kadro unvanına göre yapılmıştır.

Mevzuattan kaynaklanan sıkıntının farkına varılmadığı veya varıldığı halde gerekli adımlar atılmadığı için ister istemez atanan rektörleri sıkıntıya sokulmaktadır. Bu sorun yıllardır olmasına rağmen YÖK gerekli adımı atarak kanuni düzenleme için harekete geçmediğinden kamuoyuna da yansıyan yıpratıcı garipliklerle karşılaşılmaktadır.


Örneklerle ortaya çıkan gariplikler

Düşünsenize bir öğretim üyesi rektör olarak atanmış ama atandığı üniversitenin profesör kadrosunda olmadığı için göreve başlamadan tutun da maaş ödemesine kadar bir dizi sorunla karşılaşılmaktadır. Atandığı üniversitenin profesör kadrosunda olmadığı için birçok kişinin eli ayağına dolaşmaktadır.

Görüleceği üzere zamanında yapılmayan bir düzenleme birçok yanlışa ve istenmeyen sonuçlara yol açmaktadır. Rektörler göreve başlamadan adeta kendilerini sıkıntılı bir sürecin içinde bulmaktadırlar. Kendileri için özel ilana çıkılması gibi kulağı tırmalayan bir durumla dahi karşı karşıya kalınabilmektedir. Rektör adeta kendini sınava tabi tutturmaktadır.

İlan sonucunda değerlendirmeyi ve sınavı kim yapacak diye sorulabilir ki bu da haklı bir sorudur. Biraz garip gelebilir ama ilan sonrasında rektöre sınav yapılarak zoraki de olsa profesör olarak atanması uygun görülerek ataması yapılacaktır. Sınav komisyonunun kimlerden oluşacağı ve komisyonu kimin belirleyeceği ise başka bir garabettir.

İşin etik boyutuna ise girmek bile istemiyoruz. Çünkü atanan rektörün profesörlük için sınava girmesi ve göstermelik bir sınavla atama yapılması izahı zor bir durumdur.


Atanan rektörün profesörlük için yeterli olmadığına karar verilirse ne olacak?

Profesörlük sınavı için komisyonun kurulduğu bir durumda tek şık yoktur. Bu nedenle bir de sınav komisyonu, atanan rektörün profesörlük için yeterli olmadığına karar verirse işte o zaman ortalık karıştı demektir. Daha açık ifadeyle işin doğası gereği komisyonun atanan rektörün profesörlüğü için uygunluk vermekten başka seçeneği yoktur. Yani komisyonun rektörün profesörlük için uygun olmadığına karar vermesi halinde işlerin karışması kaçınılmaz olacaktır.

Aynı durum vakıf üniversiteleri için de geçerlidir. Yani vakıf üniversitesinin kadrosunda olmayan bir profesörün rektör olarak atanması halinde de benzer süreç işletilmektedir.


Yapılacak düzenleme için sonuç ve öneriler

Sonuç olarak ortada sistemsel bir sorun olduğu dikkate alınarak 2547 sayılı Kanunda veya 2914 sayılı Kanunda gerekli değişiklik yapılarak sorunun kökten çözülmesi sağlanmalıdır. Bunun için de yaşanan sorunlar özelinde YÖK’ün gerekli değerlendirmeyi yaparak kanuni düzenleme için gerekli adımları atması gerekmektedir.

Halbuki yıllardır bu sorunla karşılaşılmaktadır. İşte yaşananlardan ders çıkarılmayınca bu tür gariplikler kaçınılmaz hale geliyor. Rektör olarak atananların profesörlük sınavına girerek imtihan olacağı kimin aklına gelebilir ki diye soracak olursanız biz de yıllardır benzer işler oluyor deriz.

Maalesef rektörler kendileri dışında gelişen olaylar nedeniyle kendilerini sıkıntılı bir sürecin içinde buluyorlar. Konunun tatsız olduğunun farkındayım ama birilerinin de uyarı vazifesini yapması gerekiyor. Ümit ederiz ki bir hayra vesile oluruz.

#Atama
#Rektör
#Ahmet Ünlü