Memur sendikacılığında acilen yeni şeyler yapmak lazım

Savunma, Büro ve Destek Hizmetleri Sendikası (SAVDES) Başkanı ve ekibiyle memur sendikacılığındaki acı durumu tartıştık. Bu yazımızda memur sendikacılığında yaşanan sıkıntılı durumu açıklamaya çalışacağız.

Sosyal medya hesabımda yapmış olduğum bir anket çerçevesinde okuyucularımıza “Memur sendikalarının haklarınızı yeterince savunduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltmiştik. 705 kişinin oy kullandığı ve 3586 kişinin görüntülediği anketten ilginç bir sonuç çıkmıştı.

Katılımcı sayısı düşük kalsa da memur sendikalarının haklarını yeterince savunduğunu düşünenlerin sayısı %3,3, düşünmeyenlerin sayısı ise %96,7’dür. Yorumlarda da ciddi eleştiriler yer alıyordu.

Memur sendikalarının bu sonuç üzerinde düşünmesi gerektiğini ifade etmiştik.

SAVDES’in paylaştığı anketten de benzer sonuçlar çıktığını görüyoruz. Sendikalara niçin üye olunduğunun araştırılmasını içeren ankette üzücü bir sonuç çıktığını görüyoruz.

Elbette anketler kesin bilgiler içermezler. Ancak ciddi ipuçları da verdiğini bilmemiz gerekiyor. Bu nedenle anket sonucundan ve ankete yapılan yorumlardan faydalanılması gerektiğini düşünüyoruz.

4.684 kişinin oy kullandığı ankete göre sendikalara üye olunmasının sebepleri ve oranları;

1- Toplu sözleşme ikramiyesi için: %31.66 - 1483 oy

2- Hakkımı koruyacağına inandığım için: %25.88 - 1212 oy

3- Siyasi düşünceme ve ideolojime uygun olduğu için: %13.92 - 652 oy

4- Diğer: %7.88 - 369 oy

5- Atanmak veya terfi etmek için: %7.00 - 328 oy

6- Arkadaş ve akrabalarım da bu sendikaya üye olduğu için: %6.85 - 321 oy

7- Dağıtılan promosyonlar için: %3.54 - 166 oy

8- Güzel çalışmalar ve projeler yaptığı için: %3.27 - 153 oy

Bu ankete göre memur sendikalarına üye olunmasının sebepleri arasında 1'inci sırayı toplu sözleşme ikramiyesi olması oldukça üzüntü vericidir. Bu ödeme kanundan kaynaklanan bir durum olup sendikaların varlığından başka bir şart yoktur.

En son sırada yer alan ise % 3,27’lik bir oranla güzel çalışmalar ve projeler yapılması ise başka bir garabettir.

Bu sonuçlar üzerinde düşünülmesi gerektiğini ve sendikaların kendilerini hesaba çekmeleri gerektiğini gösteriyor.

SAVDES heyeti ile Yeni Şafak Gazetemizin Ankara temsilciliğinde bir araya gelerek memur sendikacılığını masaya yatırdık. Samimi bir ortamda gerçekleşen sohbetimizde memur sendikacılığında yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini paylaştık. Sendikaların şeffaflaştıkça ve memur sorunlarını öncelendikçe çözüme daha fazla yaklaşılacağını ifade ettik.

Neden SAVDES soruma ise ilginç bir cevap geldi. Hiçbir felsefi, siyasal ve ideolojik ayırıma gidilmeksizin ve hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmadan kamuda adalet, liyakat ve adil bölüşümü merkeze alarak tüm üyeleri kapsayacak şekilde faaliyetlerimizi şeffaf ve hesap verilebilir bir şekilde merkeze alan sendikacılık ilkesini benimsediğimiz için diye kısaca cevapladılar.

Doğrusu bu cevaba diyecek hiçbir itirazımız olamaz. Şeffaflığı, liyakati ve adaleti merkeze alan hiçbir organizasyonun başarısız olması söz konusu olamaz.

Kimseyi suçlamak gibi bir niyetimiz olamaz. Sadece ortaya çıkan sıkıntılar çerçevesinde sendikaların daha şeffaf adımlar atmasını öneriyoruz. Delegelerin oylarıyla seçilen sendika başkanlarının üyelerinin aidatlarıyla oluşan sendika gelirlerinin daha şeffaf harcanmasına imkan verilmesi olmazsa olmaz şarttır.

Bunun için her yıl hazırlanacak faaliyet raporlarında kalem kalem harcamaların listelenmesi ve üyelerinin huzurunda bu raporun savunulması faydalı olacaktır. Üyeler de kim oluyor ben delegelerin oylarıyla seçiliyorum ve seçim döneminde de zaten onlara hesabını veriyorum, denirse ona da saygı duymasak da bir şey yapamayız.

Benzer bir uygulamayı yıllar önce bir siyasi partinin belediye başkanları düzenlediği halk günleri ile yapmıştı. Bu uygulamanın kaynağı da Hz. Ömer’dir (R.A.) Hz. Ömer her yıl Hac zamanında valileri toplar ve halkın şikayeti olup olmadığını sorardı. Bunu bilen valiler iş ve işlemlerini ona göre yaparlardı. Demek ki adalet timsali olmak kolay olmuyormuş. İşin temelinde de hesap verilebilirlik yatmaktadır. Son zamanlarda biz şeref veririz hesap vermeyiz mantığı aldı yürüdü.

Yine internet ortamında üyelerine açacakları harcama bilgileriyle şeffaflıkta ileri bir noktaya gitmeleri gerekiyor. Biraz konuyu açalım: Sendikaların üyelerine verecekleri şifrelerle sendika yönetimlerinin maaşlarından tutun da harcırahlarına ve temsil tanıtım ödemelerine kadar birçok ödemeye ulaşmaları sağlanmalıdır. Zira sendikalar üyelerinden aldıkları aidatlarla hayatlarını idame ettiriyorlar. Bunun için de aldıkları aidatların kuruşuna kadar üyelerine hesabını vermek zorundadırlar. Ben hesap vermem şeref veririm denirse ona da sadece şaşırıp kalırız.

Bu konuda devletin de ciddi adımlar atması gerekiyor. Elbette kimse kendi gönlüne göre adım atmak istemez. Bunun için yapılacak kanuni düzenlemelerle sendikaların şeffaflığa zorlanmaları gerekmektedir.

Sendikaların yapacağı şeffaf uygulamalar ister istemez diğer sendikaların da benzer uygulama yapmasına ve şeffaf uygulama yapmayanların sorgulanmasına sebep olur. Yani her hareketi şeffaflık sayesinde takip edilenler hem üyelerine hem de inanıyorlarsa Allaha hesap vereceğini her an düşünecektir. Bunu düşünenlerin yanlış yapma ihtimali kalmayacaktır. Her hareketini Allah’ın ve üyelerinin gördüğünü düşünen bir başkan yanlış yapabilir mi? İşte şeffaflığın sendika yönetiminde böyle bir fonksiyonu olacaktır. Cümle alemin sendika yönetiminin her yaptığından haberinin olması halinde yanlış yapma ihtimali azalacaktır.

Düşünün ki sendika yönetim kurulu toplantıları kamerayla kaydediliyor ve isteyen herkesin izlemesi için sendikanın internet sayfasına konuluyor. Böyle bir durumda başkanın ve kurul üyelerinin yanlış yapma imkan ve ihtimali olamaz. Olması halinde ise yanlış yapanların başlarına nelerin geleceği bilinir.

Bu nedenle şeffaflığın ete kemiğe bürünmesi halinde daha rasyonel davranış sergilenecektir. Hani kapalı kapılar ardında işler yapılıyor deniliyor ya işte şeffaflık ve saydamlık sayesinde kapalı kapılar ardında kavramı da tarihe karışacaktır. Biz önerelim de isteyen yapar istemeyen yapmaz.