Mahkemelerdeki bilirkişilik sistemi ıslah edilmezse acılar ve gözyaşları dinmez

04:006/10/2024, الأحد
G: 6/10/2024, الأحد
Ahmet Ünlü

Adli yargı sisteminde dava dosyalarının ayrılmaz bir parçası ve büyük oranda kararda etkili olan bilirkişi raporları son zamanlarda tartışılmaya başlandı. Kamuya mal olmuş davalarda ortaya çıkan iddianamelerle verilen kararlar arasındaki uçurum neler oluyor diye düşündürmeye başladı. Bu yazımızda konuyu genel hatlarıyla açıklamaya çalışacağız. Bilirkişi raporları verilecek kararların alt yapısını oluşturuyor Adli yargıda bilirkişilik müessesesi dava dosyalarının adeta ayrılmaz parçasıdır. Konuların

Adli yargı sisteminde dava dosyalarının ayrılmaz bir parçası ve büyük oranda kararda etkili olan bilirkişi raporları son zamanlarda tartışılmaya başlandı. Kamuya mal olmuş davalarda ortaya çıkan iddianamelerle verilen kararlar arasındaki uçurum neler oluyor diye düşündürmeye başladı. Bu yazımızda konuyu genel hatlarıyla açıklamaya çalışacağız.


Bilirkişi raporları verilecek kararların alt yapısını oluşturuyor

Adli yargıda bilirkişilik müessesesi dava dosyalarının adeta ayrılmaz parçasıdır. Konuların karmaşıklığının yanında uzmanlık gerektirmesi bilirkişi raporlarını ön plana çıkarmaktadır.

Bilirkişi seçimi ve görevlendirmesinde çok ciddi kriterlerin olduğunu söylemek mümkün değildir. Eğitimlerine katılanların bilirkişi oldukları bir sistem olduğunu söylersek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

Bilirkişilerin dosyada gördükleri ya da görmek istedikleri şeyler yazılacak raporda etkili olmaktadır. Elbette işinin erbabı bilirkişiler görevlerini layıkıyla yerine getirmekte ve hiçbir şeyden etkilenmeden raporlarını mahkemelere sunmaktadırlar. Bunları tenzih ediyorum.

Bu nedenledir ki kamuoyuna yansıyan kritik davalarda ortaya çıkan sonuçlar hepimizi şaşırtabilmektedir. Resmi raporların yanında dosyaya kazandırılan anlı şanlı isimlerden para karşılığı alınan özel görüşler davaların akibetini belirlemektedir.

Beyaza siyah diyen rapordan tutun da olayları ters yüz eden veya paranızın büyüklüğüne göre ısmarlama raporlara kadar her çeşit rapor havada uçuşmaktadır. Bu ortamda garibanların sonuca ulaşması biraz tesadüfe kalmaktadır.


Davalarda delil karartma

Bir davada taraflar ne kadar haklı olurlarsa olsunlar hakimler dava dosyasındaki delillere göre karar vermektedirler. Bu nedenle dava dosyasındaki delillerin toplanması kadar muhafazası da oldukça kritiktir. Delillerin toplanmasından ve muhafazasında yapılan yanlışlıklar davanın sonucunu doğrudan etkilemektedir.

Bazı kişiler delil karartmada oldukça uzmanlaşmıştır. Nitekim delil karartmanın en barizleri FETÖ terör örgütü zamanında gün yüzüne çıkmıştı. Birileri yapmayın etmeyin dese de deliller karartılarak ya da ters yüz edilerek sonuç istenildiği gibi çıkarılabilmekteydi.


Resmi bilirkişiler aynı zamanda özel raporlar da yazıyor

Resmi bilirkişilik yapanlar aynı zamanda özel raporda hazırlayabilmektedir. Bunda ne var ki diyenler çıkabilir. Ancak resmi bilirkişi raporu ile özel rapor yazanlar arasında irtibat olursa ya da birileri bu kanalı kullanırsa ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını varın siz düşünün.

Özellikle belirli akademik unvan kullananlar olayları ters yüz etmede oldukça mahir olabilmektedirler. Olayın etik ve adalet boyutu ise yerlerde sürünebilmektedir. Bir kişi hem resmi hem de özel rapor yazıyor ve her ikisi de farklı farklı dosyalarda yer alabiliyorsa tarafların hangi yollara başvuracağını kestiremezsiniz.

Bir de resmi rapor yazanlarla özel rapor yazanların aynı ortamlarda görev yaptıklarını görünce sonucu varın siz düşünün. Burada isim vererek insanları rencide etmek istemiyorum. Ama maalesef ciddi bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Bir fakültenin aynı bölümünde görev yapan ve odaları yan yana olan iki akademisyenden birisi resmi rapor diğeri de özel rapor yazıyor. Her iki raporda aynı dava dosyasına girebiliyor. Ne kadar tesadüf değil mi? Mahkeme her iki raporu da itiraz üzerine kabul etmiyor ama rapor yazanlar hakkında hukuki süreçte başlatılmıyor. Bu kişiler hala mahkemelerde bilirkişilik yapıyorlar. Yani sistem bu kişileri dışlamıyor ve yakalanmadığı sürece sorun çıkmıyor. Yakalanınca da sadece raporları kabul edilmiyor ve bunlara bir şey olmuyor. Şayet ilgilenenler olursa bu kişilerin isim ve üniversitelerini verebilirim.

Öyle ki aynı büroda çalışanlardan tutunda her gün birlikte olan insanların aynı dosyada biri resmi diğeri özel rapor yazdıklarına şahit olunabilmektedir. Anlayacağınız bu iş büyük bir geçim kapısı olmuştur.

Bir de bunların ortaklaşa çalıştıklarını düşünürseniz varın gerisini siz düşünün.

Biz uzman görüşü alınmasın demiyoruz. Bizim demek istediğimiz husus bu işlerde çok ciddi sıkıntılar olduğunu ifade etmektir. Biz büyük bir tehlikeyi ifade etmek istiyoruz.


Bilirkişilik kurumu ıslah edilmeden adalet tesis edilemez

Elbette bilirkişiler tek başlarına dava sonucunu belirleyemiyorlar. Ancak sonuçta çok etkili olabiliyorlar. Şayet taraflardan birisi mali olarak çok güçlüyse resmi ve özel raporlarla sonucu büyük oranda lehlerine belirleyebilmektedirler.

Resmi bilirkişilere ödenen ücretlerin düşüklüğü ister istemez hazırlanan raporun kalitesini etkilemekte ve özel raporları ön plana çıkarabilmektedir. Bu durumun fırsata çevrilmesi ise dava avukatlarının becerisine kalmıştır. Avukatlar ise mesleklerinin gereği olarak hangi bilirkişiden nasıl bir rapor çıkacağını bilmektedirler. Müsaade edelimde o kadar da olsun diyebilirsiniz ki bunda da haklısınız.

Sonuç çıkar mı bilmiyorum ama son zamanlarda bilirkişi raporları tartışılmaya başlandı.

Biz sadece basına yansıyanları biliyoruz. Bir de bilinmeyenler var ki onları öbür dünyada göreceğiz. Davanın tarafları arasında bariz bir güç farkı varsa zayıf olanın işi oldukça zordur ve lehe karar çıkması imkansıza yakındır. Hakim nihayetinde dosyadaki bilgi ve belgeye göre karar verdiği için zayıf tarafın özel raporlara karşı görüş oluşturması neredeyse imkansızdır. Bir de konu teknikse hakimin rapora göre karar vermekten başka çaresi yoktur.

Özetlemek gerekirse Adalet Bakanlığının bilirkişilik kurumunu ıslah etmesi için çok ciddi bir süreç başlatması gerekiyor. Dünyayı yeniden keşfetmeye herhalde gerek yoktur. Gelişmiş ülkeler bu işi nasıl çözmüşse aynı yöntemin uygulanmasından başka seçenek olmasa gerektir.

Öncelikle ciddi bir durum tespiti yapılması gerekiyor. Adalet teşkilatından yanlışlıkları kendisine dert edilen üç beş hakimle görüşülse dahi sistemdeki sıkıntıları baştan sona anlatırlar. Özetle ölü taklidi yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Yani sistemde ciddi hastalıklar var ve acilen ameliyat gerekiyor. Acıları ve gözyaşlarını dindirmek için harekete geçmenin zamanı geldi de geçiyor diye düşünüyorum. İşte hali pür melalimiz bu.

#Ekonomi
#bilirkişi
#rapor
#Ahmet Ünlü

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.