Kamu kurumları personeline disiplin cezası vermek için tuzak kurmamalıdır

04:0031/05/2021, Pazartesi
G: 31/05/2021, Pazartesi
Ahmet Ünlü

Kamu kurumlarında, zaman zaman amirlerin cezalandırmak istedikleri personele adeta tuzak kurarak pusuya yatarcasına bir davranış içerisine girdiklerine şahit olunmaktadır. Amirlerinin canını sıkan personelin açıkları aranarak nasıl cezalandırılacağı araştırılmaya çalışıldığına yargı kararlarında sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bazen de yakaladım zannıyla ceza verilerek memurlar adeta cezalandırılmakta ve büyük sıkıntılara sokulmaktadır. Sonunda süreç yargı duvarına toslayarak sonuçlandırılmaktaysa

Kamu kurumlarında, zaman zaman amirlerin cezalandırmak istedikleri personele adeta tuzak kurarak pusuya yatarcasına bir davranış içerisine girdiklerine şahit olunmaktadır. Amirlerinin canını sıkan personelin açıkları aranarak nasıl cezalandırılacağı araştırılmaya çalışıldığına yargı kararlarında sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bazen de yakaladım zannıyla ceza verilerek memurlar adeta cezalandırılmakta ve büyük sıkıntılara sokulmaktadır. Sonunda süreç yargı duvarına toslayarak sonuçlandırılmaktaysa da memurlar büyük bir sıkıntıya girmektedir. Bu yazımızda benzer bir olayı açıklamaya çalışacağız.

Personele kurulan tuzak yargı duvarına çarptı

Kamu çalışanlarının zaman zaman amirlerini kızdırdıkları ve bu kızgınlığın sonucu olarak da cezalandırılmak için fırsat arandığına şahit olunmaktadır. Bu durumlar adeta vakayı adiye’den olmaktadır. Nitekim Danıştay kararlarında benzer birçok olaya şahit olunmaktadır.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın 2020/4147 E., 2020/3653 K. No.'lu Kararı'nda şu ifadelere yer verilmiştir; İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesi'nce, Danıştay Onikinci Dairesi'nin 04/05/2017 tarihli ve E:2015/1045, K:2017/2294 sayılı bozma kararına uyularak; dava konusu olayda, davacının personel takip sistemini kullanmamak suretiyle kasıtlı olarak kurumca belirlenen usul ve esasları yerine getirmediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; personel takip sisteminin binanın giriş çıkışında bulunmadığı, atıl bir yerde bulunduğu, davacının her gün amirinin odasında bulunan imza defterini sabah, öğlen, akşam imzaladığı, mesaiye riayet ettiği; personel takip sisteminin binanın giriş ve çıkışına konulması durumunda daha etkin bir mesai kontrolü yapılabileceği hususları karşısında davacının kurumca belirlenen usul ve esasları yerine getirmeme kastı olmadığı, bu yönüyle suçun manevi unsurunun oluşmadığı, öte yandan, hukuka aykırı dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca davalı idarece tazmini gerektiğinden, parasal haklarının dava tarihi olan 17.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının dava tarihi olan 17.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, davacının günlük devam izlenim formunda sabah, öğle, akşam saatlerinde imzasının olmaması, özürsüz veya izinsiz göreve geç gelmesi ve görev yerini terk etmesinden dolayı disiplin cezalarının bulunduğu, davacının hakkında tesis edilen dava konusu işleme dayanak olan fiilleri daha önce işlediği, ilgili genelgenin tebellüğ edilmesine rağmen aykırı davranmaya devam ettiği ileri sürülmekte ise de İdarenin temyiz talebi reddedilerek İdare Mahkemesi'nin kararı onanarak süreç tamamlanmıştır. Yargı kararında memurun nasıl tuzağa düşürüldüğünün izleri görülmektedir.

Danıştay kararının hatırlattıkları

Davalı idare, memura 657 sayılı Kanun'un 125/C-a bendinde yer alan; “Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak” hükmü gereğince aylıktan kesme cezası verilmiştir. Bu cezayı alan bir memurun yükselme imkanı ortadan kalkacağı için verilen cezanın memur açısından nasıl bir anlamı olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Görüleceği üzere, personelin giriş çıkışını takip etmek üzere kullanılan elektronik turnikelerin kurumun atıl bir yerine konulması amacın giriş çıkışları takipten ziyade başka amaçlara matuf olduğunu da göstermektedir. Kaldı ki elektronik turnikeler kurumların giriş ve çıkışlarına konularak kart okutmak suretiyle yapılmaktadır. Hal böyle iken hem turnike hem de imza defteri konulması, işin nasıl bir mantıkla yapıldığını göstermektedir. Niçin hem elektronik turnike hem de manuel imza defteri kullanıldığını anlamak mümkün değildir. Elektronik turnike kullanılmasının temel amacı personelinin giriş ve çıkış saatlerinin takibidir. Örnek olayımızda ise personel takibi için kullanılan elektronik personel takip sisteminin binanın giriş çıkışında değil de atıl bir yerde bulunmasını birilerinin izah etmesi gerekmez mi? Acaba benzer durumlara başka kurumlarda da rastlamak mümkün müdür?

Amirler birlikte çalıştıkları memurları cezalandırmak için fırsat kollamamalıdır

657 sayılı Kanun'un amir durumda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları başlıklı 10'uncu maddesinde; “Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun ve diğer mevzuatla belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar. Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslar içinde kullanır. Amir, maiyetindeki memurlara kanunlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı emir veremez ve maiyetindeki memurdan hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz, hediyesini kabul edemez ve borç alamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, amir durumunda olanların birlikte çalıştıkları memurlara tuzak kurma yerine hakkaniyet ve eşitlik içerisinde davranması gerektiği belirtilmiştir. Ancak uygulamanın hiç te öyle olmadığı görülmektedir.

Amirler birlikte çalıştığı memurları cezalandırmak istediklerinde memurları bir şekilde tuzağa düşürebilirler. Ancak, amirin memurlara kurduğu her tuzak aynı zamanda kendisinin de düşebileceği anlamına gelmektedir. Çünkü, cezalandırmak istedikleri memurlara disiplin işlemi yaptıklarında o memurla aynı durumda olan diğerlerine de benzer disiplin işlemi uygulamak zorunda kalacaklardır. Aksi durumda ise memurlar arasında eşit davranılmadığı için disiplin suçu işlemek durumunda kalacaklardır. Sonuçta da kendileri de disiplin cezasına maruz kalacakları gibi adli sürçle de baş başa kalabilirler.

Yine canı sıkılan amirler bir şekilde memurları cezalandırma yoluna gitmekte bunu da disiplin cezası vermeden başka yöntemlerle yapmaktadırlar. Özellikle izin döneminde amirin ayağına fırsat gelmektedir. Amir kızdığı memurun izin kullanımında takdir hakkını sonuna kadar kullanarak izne ihtiyacı olduğu dönemde değil de ihtiyacı olmadığı dönemde izin kullandırmaktadır. Bu nedenle birçok memur amirleriyle sıkıntı çıkmaması için adeta amirlerinin suyundan gitmeyi usul haline getirmiştir.

Bu nedenle memur sendikalarına büyük sorumluluklar düşmektedir. Üyesi olan veya olmayan memurlara verilen disiplin cezaları veya mobbingleri raporlayarak yayınlamalı ve bu yolla amirlerin benzer yanlış uygulamalarının önüne geçilmelidir. Bazen atılan küçük adımların çok büyük sonuçları olduğu bilinmelidir. Özellikle memurları cezalandırmak amacıyla işletilen disiplin süreci dikkatli bir göz tarafından anında anlaşılacaktır. Elbette disiplin cezasını hak etmiş memurlara hak ettikleri verilmelidir ve buna da kimseden itiraz gelmeyecektir.

Unutulmamalıdır ki her yetki beraberinde sorumluluk getirmektedir. Ben yetkimi sonuna kadar kullanır, hiçbir sorumluluğum da yoktur mantığı ile hareket eden amirlerin sonu hiç de hayırlı olmamıştır.

#Kamu
#Kurum
#Personel
#Disiplin
#Ceza