Yeni Şafak·Ahmet Ünlü - EYT düzenlemesi üzerinde tekrar tekrar düşünülmelidirEYT olarak kendini tanımlayan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” hakkında düzenleme yapılacağının belirtilmesi heyecanı arttırdı. EYT’lilerin yaşadığı sorunların çözüme kavuşturulmasının başka birçok soruna yol açacağı biliniyor. Yıllar önce Cumhurbaşkanı, işin sonunun nereye gideceğini gördüğü için seçimi kaybetme pahasına da olsa bu işin olmayacağını açıkça ifade ederek son noktayı koymuştu. Ancak şu an tekrar hükümetin gündemine
EYT olarak kendini tanımlayan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” hakkında düzenleme yapılacağının belirtilmesi heyecanı arttırdı. EYT’lilerin yaşadığı sorunların çözüme kavuşturulmasının başka birçok soruna yol açacağı biliniyor. Yıllar önce Cumhurbaşkanı, işin sonunun nereye gideceğini gördüğü için seçimi kaybetme pahasına da olsa bu işin olmayacağını açıkça ifade ederek son noktayı koymuştu. Ancak şu an tekrar hükümetin gündemine girdi. Ortaya çıkacak sorunları düşünerek konuyu farklı boyutlarıyla açıklamaya çalışacağız.
EYT çıktığında Bülent Ecevit Başbakan’dı
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in imzasıyla TBMM’ye sunulan İşsizlik Sigortası Kanun Tasarısı 4447 sayılı Kanun olarak yürürlüğe girmişti. Meclis’e sunulan kanun tasarısının gerekçesinde; “sosyal güvenlik sistemlerinin bütün dünyada sıkıntılar yaşadığı ve reform ihtiyacının her ülkenin gündemini işgal ettiği” belirtiliyordu. İşin özü ise sosyal güvenlik sistemi üzerindeki yükü taşıyamaz hale gelmiş ve iflasa doğru gidiyordu.
Kim ne derse desin o dönemde yapılan doğruydu ve olması gereken yapılmıştı. Bir zamanlar Çalışma Bakanlığı da yapan Ecevit Koalisyon Hükümeti bu düzenlemeyi yapmak zorunda kalmışsa konunun vahameti daha iyi anlaşılacaktır.
5510 sayılı Kanun da yapılmak zorunda kalınmıştır
1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile getirilen düzenlemeler 4447 sayılı Kanun’la getirilenlerden daha ağırdı.
Ancak zaman içerisinde kanunda önemli esnemeler yapılarak reform özelliği kısmen törpülenmiştir. Dünyada sosyal güvenlik sistemleri önemli sorunlar yaşarken Türkiye’nin buna kayıtsız kalması düşünülemezdi. Yani 4447 sayılı Kanun’un getirdiği düzenlemeler yeterli olmadığı için 5510 sayılı Kanun’a ihtiyaç duyulmuştur.
EYT’nin talep edildiği şekliyle çözüme kavuşturulması halinde ülke olarak nasıl bir maliyetle karşı karşıya kalınacağı hakkında resmi açıklamalar yapılmadığı için muhalefetin köpürtmesi daha da artmaktadır. Muhalefetin “Hükümet şu işe kaynak buluyorsa EYT için de bulmalıdır” mantığı ancak konunun bütün boyutlarıyla ortaya konulması halinde sona erdirilebilir.
EYT’lilerin kazanılmış hakları yenildi mi?
Özal iktidarında 10 Ocak 1986 tarihinde 3246 sayılı Kanun’la ilk defa emeklikte kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartı getirilerek genç yaşta emeklilik sona erdirilmiştir. Bu kanunla emeklilikte kademeli yaş şartı getirilerek kadınlar için 41, 43, 45 ve erkekler için de 46, 48 ve 50 yaş kademeleri oluşturulmuştur.
Maalesef Süleyman Demirel’in 1992 yılında iktidara gelmesiyle popülizm tavan yapmış ve 27.02.1992 tarihli ve 3774 sayılı Kanun’la daha önce 3246 sayılı Kanun’la getirilen yaş şartı tamamen yürürlükten kaldırılmış ve eski haline getirilmiştir. Emeklilikte temel parametre olan yaş ve hizmet süresi şartı sadece hizmet süresine indirgenmiştir.
Yani konu özet olarak yaş şartı yokken yaş şartı getirilmiş, daha sonra tekrar yaş şartı kaldırılmış ve son olarak da 4447 sayılı Kanun’la tekrar yaş şartı kademeli olarak getirilmiştir. Konu Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüş ancak mahkeme kademeli yaşı Anayasa’ya aykırı bulmamıştır. Dolayısıyla maç yapılırken kural değiştirildi iddiası doğru değildir. Eğer öyle olsaydı, yaş şartı varken yapılan maçta da daha sonra yaş kaldırılarak kural değiştirilmiştir demek gerekir. İşin özü ise bir dönem sonuna kadar açılan kapının tekrar kapatılmasıdır.
EYT, sonunda Babacan’ı da şaşırttı
Dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, EYT hakkında açıklama yapan dönemin SGK Başkanı’na tepki göstermiş, hatta azarlamış ve bu tür konuların gündemlerinde olmadığını belirterek konuyu kapatmıştı. Ancak aynı Ali Babacan’ın partisi şimdi yapmış olduğu eylem planında emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorunlarını çözüme kavuşturacağını belirtiyor. Nasıl çözüm üreteceğini ise eylem planında açıklamıyor. Siyasi rant uğruna Babacan’ın düştüğü durumun en iyi özeti bu olsa gerektir.
Bu ülke sosyal güvenlik sistemindeki kara delikleri tıkamak için Sosyal Güvenlik Reformu yapmış ve olabildiğince de bu reformun arkasında durmaya çalışmaktadır. 5510 sayılı Kanun’la yapılmaya çalışılan Sosyal Güvenlik Reformu öncesinde, sosyal güvenlik sisteminde en kritik değişiklik 4447 sayılı Kanun’la yapılmıştı. 4447 sayılı Kanun öncesinde sosyal güvenlik mevzuatında emeklilik aylığı bağlatabilmek için asgari yaş haddi Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde kaldırılmıştı. Sosyal güvenlik sisteminde yapılan bu değişiklik sonrasında oluşan kambur hala giderilememiş, uzun yıllar da kambur olmaya devam edecektir. Somut olarak açıklamak gerekirse, değişiklik öncesinde sosyal güvenlik sistemine 18 yaşında giriş yapan bir kişi kesintisiz olarak kadın ise 38 yaşında erkek ise 43 yaşında emekli olabilmekteydi. Hala ülke bunun faturasını ödüyor.
Kılıçdaroğlu neyse de Babacan’ın dahi siyasi rant uğruna bu konuda zikzak yapması doğrusu şaşılacak bir konudur. Her defasında hükümetin ekonomide yanlış yaptığını iddia eden bir siyasetçinin sonuçlarını bildiği halde EYT’liler için ucu açık çözüm önerisi vaadinde bulunması anlaşılabilir bir durum değildir. Daha yolun başında olan bir siyasetçi şimdiden böyle yaparsa iktidar uğruna daha neler yapacağını zaman gösterecektir.
Oysa geçmişte yaşanan acı tecrübeler nedeniyle önerilen sistemden 23 yıl önce vazgeçilmişti. Muhalefetin oy uğruna önerdiği sistem, sosyal güvenlik sistemindeki dengeleri alt üst ettiği için 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun’la kademeli olarak kısmen düzeltilebilmiş, emeklilikte yaş ve hizmet şartı tekrar birlikte aranmaya başlanmış, 5510 sayılı Kanun’la ise daha katı kurallar getirilmişti.
Öncelikle ülke olarak 38-43 yaşlarında prim gün sayısını doldurdukları için emekli olamayanlara acıyarak ve geçmişte yaşanan acı tecrübeleri hiçe sayıp emekli maaşı bağlamanın yolunu açarak sosyal güvenlik sistemini çökertecek miyiz, yoksa dünyanın izlediği sistemde devam mı edeceğiz? Kaldı ki bu konuda AB ülkelerinin çok gerisindeyiz. Muhalefet ısrarla oyun oynanırken kural değiştirildiğinden bahsediyor ama sosyal güvenlik sisteminin içler acısı durumundan hiç bahsetmiyor. Kaldı ki muhalefet partileri her defasında şu an sosyal güvenlik açıklarındaki artışı gündeme getiriyor.
EYT’liler oy uğruna oyuna mı getiriliyor?
EYT’de en ileri giden parti olan CHP dahi Seçim Bildirgesi’nde; “Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetini gidereceğiz. Prim ödemeksizin sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacağız” ifadesine yer verilmiştir. Yani CHP, seçim bildirgesinde prim ödeme süresini tamamladıkları halde emekli olamayanların emekliliğini sağlayacağını söylemiyor. Sadece bunların prim ödemeksizin sağlık hizmetinden yararlanmalarının sağlanacağını ifade ediyor. Yaşa takıldığı için emeklilik hakkını kazanamayanlara emeklilik hakkı verilecek mi yoksa bunlar oy uğruna oyuna mı getiriliyor? Görüldüğü kadarıyla EYT’liler üzerinden büyük bir oyun oynanıyor.
EYT, SGK açıklarını katlanılamaz hale getirir
Eğer popülist politikalardan uzaklaşır ve sosyal güvenlik sistemindeki aktüeryal dengeleri bozarsak ülke geleceğine en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Yani emeklilik sistemi siyasi söylemlere alet edilmemelidir. Bu bağlamda dünyadaki gelişmiş ülkeler, sendikaların dirençlerine rağmen emeklilikteki asgari yaş hadlerini sürekli olarak arttırmaya çalışmaktadır. Çünkü, iyileşen yaşam ve sağlık şartları ortalama yaşam beklentisini arttırmıştır. Bu durum ise sosyal güvenlik sistemlerinin en büyük harcama kalemlerini oluşturan sağlık harcamaları ile emekli aylıklarını karşılayamaz hale getirmektedir. Ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin açıklarındaki en büyük harcama kalemleri ise sağlık harcamaları ve emekli maaşları olup oluşan açık her geçen gün daha da artmaktadır. SGK açıklarının büyük bir bölümü ise halen vergilerle karşılanmaktadır.
Sonuç olarak, EYT düzenlemesinin ülkeyi nasıl bir çıkmaza sürükleyeceğini bilerek çok dikkatli adımlar atılması gerekmektedir. Aksi takdirde dönülmez bir yola girileceğinin unutulmaması gerekiyor. Hangi formülle olursa olsun EYT’lilere getirilecek emeklilik, sosyal güvenlik sisteminde çok büyük yara oluşturacak ve ülkeye çok büyük bir fatura ödettirecektir. Bizden hatırlatması.