Önceki yazımızda kapitalizmin ciddi bir kriz içinde olduğunu, sistemi yaşatma düzeneklerinden biri olan “Dünya Ekonomik Forumu’nun” her yıl Davos’ta düzenlenen toplantılarında olduğu gibi, bu yıl da yoğun olarak bu krizden nasıl çıkılabileceği arayışlarının damga vurduğunu belirtmiştik.
Yine, krizden çıkış için ağırlık kazanan yeni temanın “Sürdürülebilir ve Uyumlu bir Dünya için Paydaş Kapitalizmi” olduğuna değinmiştik. Ayrıca, bir alternatif olarak da devletçi kapitalizmin güneydoğu Asya ülkeleri başarısından esinlenerek gündeme geldiğini söylemiştik.
**
50 yıldır devam eden Davos toplantılarında; “dünyanın durumunu iyileştirme” hedefi konulsa da, aslında dünyayı yöneten elitlerin daha uzun süre sistemlerine halel gelmeyecek şekilde kârlılıklarının devamı nasıl sağlanır arayışıdır.
Yazar Anand Giridharadas Davos’u “dünya çapında birçok ülkeye hile yapanların karnavalı” olarak nitelemiş.
Havalı konferanslar, havada uçuşan özel helikopterler, gösterişli partiler, yüksek profilli konuklarla daha iyi bir dünya geleceğinin inşası düşüncesi tam bir paradoks.
Eleştirmenler Davos toplantılarını; “sadece kendi çıkarını önemseyen, özel olarak iş yapan, yoksulluğu artıran ve çevreyi yok eden küreselleşmenin yılmaz savunucuları zengin işadamları kulübü” olarak nitelendirmektedir.
Porto Riko’lu genç aktivist Gomez-Colon “Davos’a gelip hiçbir şey yapmadan geri dönülmesinden çok yorulduk, boş vaatlerden ve çok fazla konuşmaktan bıktık” eleştirisi de toplantıların sonuçsuz olduğunun başka bir açıklaması.
Ekonomik forumunun kurucusu Profesör Klauz Schwab Davos manifestosunu 1973 yılında açıklamış, paydaş kapitalizm metaforu o gün bugün havada kalmış. Bugün iş dünyası aleyhine zirve yapan sosyal tepkilerin (artık sokağa inmiş) ancak bu yolla tolere edilebileceği düşünüldüğünden daha yoğun gündeme taşınıştır.
**
Davos’ta kapitalist sistemi yönetenler (sistemin neden olduğu felaketler nedeniyle) adeta günah çıkartıyor. Aslında yine kendi geleceklerini nasıl garanti altına alabileceklerini düşünüyorlar. Çünkü dünyanın her yerinde hem devleti yönetenlere hem de onlarla iş tutan büyük şirketlere aşırı bir tepki var.
Z kuşağı hissedarları zengin etmenin ötesinde değerleri olmayan şirketlerde çalışmak, onlara yatırım yapmak ya da satın almak istemiyor. Yöneticiler ve yatırımcılar kendi uzun vadeli başarılarının müşteri, çalışan ve tedarikçilerle yakından ilişkili olduğunun farkına vardı.
**
2008’le 2017 yılları arasında küresel ekonomiyi ayakta tutmak için yaklaşık 10 trilyon dolarlık fazla bir para piyasaya enjekte edilmiş. Bu para sermayenin yanlış tahsisine neden olarak verimlilik artışını engellemiştir.
Yine dünyanın bugün geldiği noktada sorunların temel kaynağı olarak kârlılık esasına dayalı bir işletmecilik, mal ve hizmet üretimi anlayışı devam etmektedir. Kârlılığı artırmanın temel alternatifi olarak işgücü ücretlerinin azaltılması tercih edilmiştir. Nüfus artışı, göçler, yeni teknoloji işgücü ücretlerindeki aşağı yönlü baskıyı artırmaktadır.
BM Üniversitesinden James Cockayne “modern köle” olarak 40 milyon insanın çalıştırıldığını, uyuşturucu ve sahte mal kaçakçılığından sonra dünyadaki en büyük haksız kazancın işgücü sömürüsünden elde edildiğini söylemektedir. Yapılan hesaplamalara göre yaklaşık yıllık 150 milyar dolarlık haksız bir kazanç, modern sömürü yöntemiyle kapitalistlerin cebine girmektedir. Piyasa başarısızlığının en açık göstergelerinden birisi de budur. Koca koca şirketlerin (muhtemelen yöneticileri Davos toplantılarına katılıyor) bu insan kaçakçılığına nasıl karıştıkları mahkeme kayıtlarıyla belgelenmiştir.
**
Bu küresel çarpık (manipülasyon ve hile gibi haksız kazançların da zirve yaptığı) yapının temelinde, kapitali ve onun sahiplerini merkeze koyan bir sistem yatmaktadır. Böylesine acı, gözyaşı, yoksulluk, sosyal çatışmalar, sömürü üreten bir sistemin yaraları pansumanla iyileşmeyecektir. Daha huzurlu, yaşanılabilir, moda deyimle sürdürülebilir bir dünya-gelecek inşası küresel sistemin paradigma, felsefe değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. Sermaye-kapital merkezli (kapitalizm) değil, insan merkezli yeni bir sistem inşa etmek gerekiyor.
Sistemin içinde, bütün defolarını bilen dolar milyarderi (aynı zamanda büyük hayırsever) Marc Benioff’un deyimi ile “Sadece sermayedarların kârını maksimize etme saplantısı inanılmaz bir eşitsizliğe ve gezegensel acil duruma yol açan kapitalizm bildiğiniz gibi öldü..” Artık, insanları daha mutlu edecek, yaşam kalitesini iyileştirecek, refahı adaletli dağıtacak, yarınki nesle kıyamet yaşatmayacak, ortak refah ve yeşil ekonomiye geçiş sağlayacak bir sistemin zamanı gelmiştir.
Özetle; kendi çıkarlarımızı uzun süre nasıl sürdürebiliriz şeklinde bir arayışla adeta gaz alma seanslarına dönüşen ve yönetici elit azınlığı temsil eden toplantılardan (Davos forumu) küresel sorunlara çözüm üretilemeyeceği belgelenmiştir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.