TÜİK İkinci çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı.Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.2 büyüyen Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte beklentilerin üzerinde (yüzde 21.7) büyüdü.2. çeyrek büyüme rakamının 1999 yılından bu yana yaşanılan en yüksek büyüme hızı olduğunun da altını çizelim.Yine OECD ve G20 ülkeleri arasında en yüksek büyüme hızı yakalayan 2. ülkeyiz.Ayrıca, 2. çeyrek büyüme rakamları sonrasında yerli ve yabancı birçok kurum ve ekonomistin 2021 yılının tamamına ilişkin yıllık büyüme beklentilerini
TÜİK İkinci çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı.
Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.2 büyüyen Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte beklentilerin üzerinde (yüzde 21.7) büyüdü.
2. çeyrek büyüme rakamının 1999 yılından bu yana yaşanılan en yüksek büyüme hızı olduğunun da altını çizelim.
Yine OECD ve G20 ülkeleri arasında en yüksek büyüme hızı yakalayan 2. ülkeyiz.
Ayrıca, 2. çeyrek büyüme rakamları sonrasında yerli ve yabancı birçok kurum ve ekonomistin 2021 yılının tamamına ilişkin yıllık büyüme beklentilerini revize ettiğini de söyleyelim.
Öncelikle büyüme rakamının belirleyicilerine değinelim.
Harcamalar yönünden GSYH zincirlenmiş hacim endeks değeri 186,3 (cari fiyatlarla 1. 581 milyar TL) olarak gerçekleşti. Bu değer geçtiğimiz yıl aynı dönemde 153’tü( cari fiyatlarla 1.037 milyar TL). Endeks değerinin bir yıl önceki değere göre artışı yüzde 21.7’lik büyüme oranını vermektedir.
Harcamalar yönünden GSYH incelendiğinde (iç talep); hane halkı tüketim harcamalarında yüzde 22.9 ve yatırım harcamalarında da yüzde 20.3 oranında artışın belirleyici olduğunu görmekteyiz.
Yatırım harcamalarının inşaattan ziyade
makine ve teçhizat kaynaklı olması büyüme kalitesi ve sürdürülebilirliği noktasında moral vericidir.
İlk çeyrekte yüzde 30 civarında artış gösteren
makine teçhizat alımı ikinci çeyrekte yüzde 35.2
ile artışını sürdürmüştür.
Diğer yandan dış talep (ihracat) artışının da büyümeye önemli katkı verdiği, büyümenin yarısının (yüzde 10,8) ihracat artışından kaynaklandığı gerçeğini de görmeliyiz.
Kamu tüketiminin manşet orana düşük düzeyde (0,7 puan) destek vermesi yine kamu harcaması öncülüğünde büyüme yaşanmadığı ve mali disipline uyulduğu noktasında sevindirici.
Yatırımların ve bağlantılı ihracatın yüksek artışı sanayi sektöründeki pozitif gelişmeleri (yüzde 40,5 artış) yansıtmaktadır. İhracatın yüzde 95’inin sanayi ürünü olması bu argümanı tamamlamaktadır.
Normalleşmeyle ciddi daralma yaşayan
hizmet sektöründeki rekor büyüme de (yüzde 45,8)
üretim yönüyle büyümenin asıl belirleyicilerinden biri olmuştur.
Sonuçta, ertelenen iç ve dış talepteki canlanmayla hareketlenen
yatırım artışlarının belirleyici olması sürdürülebilir (ihracata dayalı) büyüme inşa etmeye yönelik, umut verici bir adım
olarak değerlendirilebilir.
Bakan Elvan’ın da ifade ettiği
gibi; sürdürülebilir bir büyüme ortamının sağlanabilmesi için
düşük enflasyon, kur istikrarı ve belirsizliklerin ortandan kalkması
gerektiğine de işaret edelim.
Büyüme rakamının bu derece yüksek çıkmasında
(önceki yıl aynı dönemde kapanmalar dolayısıyla yaşanan yüzde 10,4 düzeyinde daralma-negatif büyüme) önemli rolü olduğunu da ekleyelim.
Büyümenin başka bir yanı da
toplumun geniş kesimine nasıl yansıdığı, refah artışına ne derece katkı sağladığıyla ilgilidir.
Bunun için GSYH’nın yani
milli gelirin paylaşımına
(gelir yöntemiyle hesaplanan GSYH bileşenlerine) bakılması gerekir.
Geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinde sanayi sektörünün milli gelirden aldığı pay yüzde 42.8 iken, açıklanan verilerde yüzde 49.8’e çıkmış. İşgücünün payı ise yüzde 37 seviyesinden yüzde 32.9’a gerilemiş.
Dolayısıyla,
işgücünün ekonomik büyümeden aldığı payın azalması
daha çok şirketlerin (özellikle ihracat yapan şirketlerin) ekonomik büyümeyi pozitif hissettiği anlamına gelmektedir.
Yine, toplumun düşük gelirli kesiminin
enflasyonu daha fazla hissetmesi
yüksek büyüme karşısında refahın arttığı algısını sınırlamaktadır.
Bu noktada Bakan Elvan’ın
“Gelir dağılımı adaletini daha da iyileştirecek bir büyümeyi sürekli kılmanın çabasındayız”
açıklamaları hükümetin gelişmelerin farkında olduğunu ve iyileştirme arayışlarını yansıtmaktadır.
Sonuç olarak, 2. Çeyrek büyüme belirleyicileri özellikle
(yatırım ve ihracat endeksli büyüme) ve
sürdürülebilirlik açısından umut verici olmuştur.
Ekonomik güven endeksi, sanayi endeksi, İmalat PMI endeksi, sanayi üretimi, ihracat artışları ve turizm sektöründeki pozitif gelişmeler
yüksek büyüme hızlarının 3. çeyrek ve sonrasında da devam edeceğini göstermektedir.
#Ekonomik Büyüme
#Türkiye Büyümesi
#Büyüme
#İndeks