İşte görüyorsunuz, MHP nihayet gerçeği farketti. Daha doğrusu, dibini görmediği bir suya doğru, kendisini ittirenlerin asıl niyetinin ne olduğunu anladı.Son günlerde kaleme aldığımız yazıların; MHP-ANAP-DYP, çevrelerinde tehâlükle takip edildiği, Türkiye kamuoyu nezdinde MHP''nin, 28 Şubatçıların güdümündeki CHP rolü ile hatırlanma tehlikesini gündeme getirdiği ve bunların son derece faydalı olduğu şeklindeki ifadeler, tabiî ki bizi de memnûn etti.Vur fakat dinle!.. Yık ama!..MHP''deki arka plan
İşte görüyorsunuz, MHP nihayet gerçeği farketti. Daha doğrusu, dibini görmediği bir suya doğru, kendisini ittirenlerin asıl niyetinin ne olduğunu anladı.
Son günlerde kaleme aldığımız yazıların; MHP-ANAP-DYP, çevrelerinde tehâlükle takip edildiği, Türkiye kamuoyu nezdinde MHP''nin, 28 Şubatçıların güdümündeki CHP rolü ile hatırlanma tehlikesini gündeme getirdiği ve bunların son derece faydalı olduğu şeklindeki ifadeler, tabiî ki bizi de memnûn etti.
Vur fakat dinle!.. Yık ama!..
MHP''deki arka plan gelişmeleri bize nakleden muhatabımız, yazılardaki asıl etkinin, hükümetin bozulması gibi bir durum karşısında MHP''nin ne yapacağı, kiminle hükümet kuracağı noktasındaki öngörü noksanlığını ortaya çıkarması olmuştur dedi.
Nitekim öyle değil mi? Yılmaz''ı ve Çiller''i Yüce Divan''a gönder, o partilerin meclis gruplarını ve tabanlarını kendine düşman hale getir, yani hükümeti devir; ondan sonra da "kiminle hükümet kuracağım" diye kara kara düşün!.. Sen FP''yi zaten istemezsen, DSP de senin başbakanlığında bir hükümeti kabul etmeyeceğine göre!.. İşte öyle bir zamanda, "grev kırıcılığı" gibi kötü bir rolü sana ihale etmiş olurlar, sonra da, çok yanlış bir benzetme olacak ama, Abdullah Karakuş gibi meydanda kalırsın.
Bazıları diyebilirler ki, DYP ve ANAP''taki "Demirel-kolikler" ne duruyor? Onlar hükümeti, DSP-MHP hükümetini dışarıdan desteklemeye hazır olduğuna, bu hususta açık taahhütte bulunduğu göre!.. Mübârekler; Meclisi ve siyaseti ahlâken arındırmanın yolu; ahlâki olmayan ve zaten Yılmaz ve Çiller''i de farklı dönemlerde kirleten, siyasetin şâibe bakımından en gedikli sınıflarıylarıyla mı sağlanacak? Onun için herkesin aklını başına toplaması gerekiyor. Küskünler hareketinden ve hatta Yalım Erez''in başbakanlık düşlerinin iyice azgınlaştığı 1998 aralığından beri, bir türlü teskin edilemeyen bir fitnenin boğulması, yatıştırılması ve örtülmesidir önemli olan. Neyse ki, bu fitne kazanı şimdilik kapanacak gözüküyor.
Evet bu ülkede, Çiller ve Yılmaz''ı azgınlaştıran, hatadan hataya sürükleyen, yolsuzlukları ve yanlış politikaları yol geçen hanına dönüştüren bir mekanizmanın varlığını hepimiz biliyoruz. Buna ortak olan, birbirini tasfiye amacıyla bu hatalı yollara kendini kaptıran lider ve partileri, seçimlerde toplum zaten cezalandırmadı mı? Hem Çiller, hem Yılmaz hatalarının farkına varmadı mı?
Muhatabı tecrit, kendini tecrit
Hal böyle iken ve onlar da hatalarının farkına varmışken; şimdi kalkıp toplumu bu yönde tahrik ve yeni cezalandırma süreçleri oluşturmak biçimindeki bir hırs; hırsızı evine kadar kovalamak değil de nedir?
Peki biz ne söylüyoruz? Şunu söylemek istiyoruz ki: bu yoldan sağlanacak bir fayda, ortaya çıkacak genel zararın yanında solda sıfır mesabesindedir. İşte ortada ki, bundan tam bir siyasal kaos doğacak. Siyaset alabildiğine zayıflayacak!.. ABD''nin İran ve Irak''a uyguladığı çifte tecridi, bazı mihraklar, Türkiye''de siyasete ve TBMM''ne uyguluyor. Bundan doğan zararı ise kimse hesap etmiyor, farkına varamıyor.
Düşünün bir kerre!.. MHP; DYP ve FP''ye böyle bir tecrid politikası uyguluyor seçimlerden beri. Bu politika, sırf MHP''nin tayin ettiği bir strateji mi, o da ayrı mesele ya!.. Bunun bırakın MHP''yi, ülkeye bir faydası var diyen olursa, alnını karışlarız. Şimdi MHP''liler de daha iyi farkediyorlar ki, bu politikadan asıl zararı gören doğrudan kendileridir. DYP''yi ve FP''yi iten bir MHP; DSP karşısında alabildiğine zayıflıyor. Muhalefeti de yanına alarak, DSP''yi köşeye sıkıştıramıyor. Başörtüsünün çözümsüzlüğü burada yatıyor.
Aynı şey yıllardan beri, birbirini tasfiye peşinde koşan ANAP ve DYP için de geçerli. Buradaki tecrid politikası da, bu iki partinin tayin ettiği bir stratejiden kaynaklanmadı asla. Bazan asker, bazan ABD, bazan sermaye ve medya, bu tür tecrid politikalarını bu liderlere telkin ve icbar ettiler. Liderlerin etrafına yumulan çanakçı takımları da onlara sürekli gaz verdi. Bunların büyük ekseriyeti Demirel-koliktir ve "yeni oluşum" serenatlarını da nedense hep bu takımlardan dinliyoruz.
Kılavuzun ne? Ebabil mi, karga mı?
Biz diyoruz ki, MHP''nin DYP ve FP''ye uyguladığı siyasal tecrid sona ermeli!.. Çiller ve Yılmaz''ın artık bir kinden beslendiği iyice ortaya çıkan ve âdeta bir kan içiciliğe dönüşen karşılıklı tecrid sevdaları da, aynı şekilde sona ermeli!.. Biz diyoruz ki Türkiye siyasetinin hayrı burada yatıyor. Böyle bir sonuca, Doğu''da iki aşiretin barıştırılması gibi; ayrılmış ve birbirinin sırlarını fâş etmeyi mârifete dönüştüren iki aile bireyinin arasının bulunması gibi sevinmemiz gerekir. Çünkü barışta hayır vardır. Ve buradan doğacak hayır ve fayda, Çiller ve Yılmaz''ın cezalandırılmasından daha yüksek görünüyor bize. Bu fayda, Türk siyasetinin içine düştüğü bir zâfiyetin telâfisi anlamına gelir ve bir ailenin barışmasından çocukların duyduğu yüksek bir mutluluğu hatırlatır.
Böyle bir barıştan, ulüvvücenap tutumdan, ancak mesleği cazgırlık olanlar zarar görür. Çünkü kin ve nefretin ticaret değeri zâil olur gider o zaman.
Bir de bundan, sivil siyaseti güçsüz bırakmak isteyen mihraklar rahatsız olur. Dış çevreler rahatsız olur. Türkiye''nin kendi sorunlarını, sâlim bir kafa ile konuşmasını istemeyen çevreler rahatsız olur. Onun için biz diyoruz ki, lûtfen bu defteri kapatalım. Karşılıklı bir af duygusu egemen olsun atmosferimizde.
Çünkü Türkiye çok keskin dönemeçlerden geçiyor da, henüz kimse farkına varamıyor. Gelin bu handikapı aşalım; ondan sonra Yeni Oluşum vs''yi konuşalım.