Şu günkü günde MHP, dalgalı bir deniz gibi gidip geliyor. Adetâ atın yularını eline geçirmiş; atı ne tarafa sürerse, o tarafa doğru korkunç bir koşunun başlayacağından emin görünüyor. Yani MHP''nin atacağı her adım, Türk siyasetinin bütün dengelerini alt üst etmeye kâfi.MHP, iktidar-muhalefetBirincisi, Mesut Yılmaz''ı aklayarak, hükümete devam kararı!.. Bu kararın anlamı şu: Çiller-M.Yılmaz arasındaki tarihi kavgada MHP, alelâde bir aklama işlemi gerçekleştirmeyecek, aynı zamanda hükümetin geleceği
Şu günkü günde MHP, dalgalı bir deniz gibi gidip geliyor. Adetâ atın yularını eline geçirmiş; atı ne tarafa sürerse, o tarafa doğru korkunç bir koşunun başlayacağından emin görünüyor. Yani MHP''nin atacağı her adım, Türk siyasetinin bütün dengelerini alt üst etmeye kâfi.
MHP, iktidar-muhalefet
Birincisi, Mesut Yılmaz''ı aklayarak, hükümete devam kararı!.. Bu kararın anlamı şu: Çiller-M.Yılmaz arasındaki tarihi kavgada MHP, alelâde bir aklama işlemi gerçekleştirmeyecek, aynı zamanda hükümetin geleceği konusunda da hayatî bir karar almış olacak. Daha ötede Mesut Yılmaz, başbakan yardımcısı olarak hükümete girecek!.. Bunun anlamı daha da büyük. Bize göre böyle bir işlem sonunda hükümet iç dengelerini daha bir sağlamlaştırır ki, Yeni Oluşum heveslileri için de büyük bir darbe teşkil eder.
MHP kararsızlığının devam ettiği, Necati Çelik dolayısıyla Recai Kutan''ın FP grubunu serbest bıraktığı, DYP''nin tavrının da az çok belli olduğu bir ortamda, nasıl sonuç çıkacağını varın siz hesap edin. Muhtemelen MHP de grubunu serbest bırakarak, dolaylı şekilde hükümetin devamını sağlayacaktır düşüncesi ister istemez ağır basıyor. Peki böylece MHP ne yapmış olur dersiniz? Biraz gönülsüz, biraz da şartların zarureti dolayısıyla hükümetin devamından yana bir tavır!..
MHP''nin tercihi eğer bu yönde olacaksa; Çiller oylamasında da benzer bir tavır geliştirmesi kendileri açısından daha uygun olmaz mı? Aksi yöndeki bir karar, daha hükümetin kuruluşu aşamasındaki FP ve DYP diskurundan daha az hatalı mı olur? Yani MHP hem hükümetle, hem muhalefetle ilişkilerini normalleştirmenin bir fırsatı olarak baksa bu hadiselere isabetli olmaz mı? Bu durumda, saçma sapan Necati Çelik operasyonu içinde benzer bir tavır gayet şık düşmez mi?
Siyasetteki ahlâkî erozyon
Bunları niçin söylüyoruz?
Şunun için ki; bizdeki siyasî partiler genellikle, karşılaştıkları her muzayakalı durumda taktik kararlarla iktifa ediyor ve bir adım ötesinde elleri-ayakları birbirine karışıveriyor. Son meclis soruşturması krizinde hem MHP''nin, hem ANAP''ın tutumları aynen böyle oldu. Hatta Çiller ve Recai Bey''in de aynı. Ani karar değişiklikleri, parti politikaları nâmına, insanın elini sıcak sudan soğuk suya çıkarıp batırması gibi bir tesir bırakıyor.
Çok söz, başı sonu gelmez isnadlar ve seçmenin aşırı tahrikinden sonra ani geriye çekilişler; dün ak dediğine bugün kara deyişler, siyasî partilerde ahlâk nâmına birşey bırakmıyor ve toplumsal güven sürekli erozyona uğruyor. Bu manzarayı yakından izleyen toplum, Türkiye''deki siyasî mücadelenin kendisi adına yapılmadığını farkederek, iyice kabuğuna çekiliyor, bezginleşiyor, "asker bunlardan daha iyi" gibi duygulara kaptırıyor kendisini. Ya da "gemisini kurtaran kaptan!.." tarzında, aşırı bireyci ve köşe dönmeci telâkkilere giriftar oluyor. Yani hem siyasî ahlâk çürüyor, hem toplumsal ahlâk!..
Dolayısıyla, siyasetin en hurda takımlarının sırtına ihale edilecek olduktan sonra; yeni oluşum olsa ne ifade eder, eski oluşum olsa ne ifade eder? Onun için siyasetin, kendi içinden bir ahlâkî çıkış üretmesinden başka bir çaremiz yok. Böyle bir talep ve tutum üretmektir bize düşen!.. Asgari böyle davranmaktır. Birini diğerine kışkırtarak, dün kötülediğini bugün göklere çıkararak, yani bir hizip menfaati adına yanlışı-doğruyu setrederek ne ahlâk üretilebilir, ne de toplum menfaatine bir siyasal strateji tayin ve takip edilebilir.
Bu açıdan düşünüldüğünde, MHP''nin Yılmaz''ı ve Çiller''i aklamadığı bir durumda, ne yapmak isteyebileceğini sormak gerekmez mi? Sonu hükümetin yıkılmasına varacak bir tercihin akıbetini; hem MHP, hem bizler düşünmek durumunda değil miyiz?
ANAP''ın çekildiği bir halde, Ecevit de çekileceğine göre; MHP yeni hükümeti kurmak durumunda değil midir? Bunu düşünmeyen ve şartlarını hazırlamayan bir MHP; 1998 aralığında Yılmaz hükümetini deviren muhalefetin durumuna düşerse ne olur? Bu hata, 28 Şubat''a muhalefet cephesinin intiharı olmadı mı, seçim bu yüzden kaybedilmedi mi?
MHP önünü görse iyi olur
O zaman dosdoğru konuşalım: MHP hükümetin yıkılışına yol açacak bir tutum sergilerse, o takdirde de DYP, FP ve hatta ANAP''la arasındaki soğukluğu gidermesi gerekmez mi? DYP''yi Yüce Divan''a gönderen, Necati Çelik''i siyaseten idama kalkışan, koalisyon ortağı Yılmaz''ın hafakanlarını yükselten bir MHP, belki doğru olanı, ahlâkî olanı yapmış olur; ama buradan çıkan siyasî destabilizasyonun altından MHP nasıl ve kiminle kalkar Allahaşkına?..
Ha!.. Koray Aydın ve Şefkat Çetin takımlarının kafasında, belki bir DSP-MHP hükümeti falan olabilir. Peki yarım kalan boşluk, yeni bir DTP ile mi doldurulacak? O zaman da sormak gerekmez mi? Ahlâkî olan yol ve icad bu mudur?
Son sözümüz hem ANAP''a, hem MHP''ye şu olacaktır: Taktik değil, stratejik düşünmek zorundasınız. Millet sizin şikâyetlerinizi değil, geleceğe yönelik Türkiye tasarımlarınızı duymak istiyor. Hem ayrıca siyaseti temizleyelim derken; Türkiye siyasetinin intiharına yol açmanın bir mânâsı bulunabilir mi?