Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi "Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi" bölümü mezunu. 15 yıldan uzun zamandır basın camiasının içinde yer aldı. 1997 yılından bu yana Yeni Şafak Gazetesi Haber Merkezi'nde özel haberler, dizi yazıları, araştırma yazıları, röportajlar, tarih sayfaları ve köşe yazıları yazdı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri Röportaj Dalı'nda ödüle layık görüldü. Biyografi alanında dört kitap yayınladı. Sivil toplum kuruluşlarında çeşitli görevler üstlendi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres , BM Şartı’nın 99. maddesini işleterek 6 Aralık’ta BM Güvenlik Konseyi’ne mektup göndermişti. Bu girişimin ardından BM üyesi 97 ülkenin destek verdiği acil insanî ateşkes içeren bir karar tasarısı Güvenlik Konseyi’ne sunulmuş idi. ABD yine “ veto ” etti. Güvenlik Konseyi’nin 13 üyesi “evet” oyu kullanırken, İngiltere ‘çekimser’ kaldı. Tasarı oylamaya sunulduğunda Gazze’de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere katledilen Filistinlilerin sayısı neredeyse 18 bine
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Şartı’nın 99. maddesini işleterek 6 Aralık’ta BM Güvenlik Konseyi’ne mektup göndermişti. Bu girişimin ardından BM üyesi 97 ülkenin destek verdiği acil insanî ateşkes içeren bir karar tasarısı Güvenlik Konseyi’ne sunulmuş idi. ABD yine “veto” etti. Güvenlik Konseyi’nin 13 üyesi “evet” oyu kullanırken, İngiltere ‘çekimser’ kaldı.
Tasarı oylamaya sunulduğunda Gazze’de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere katledilen Filistinlilerin sayısı neredeyse 18 bine ulaşmak üzereydi. Biden Yönetimi, İsrail’in soykırım bombardımanlarına karşı ayağa kalkan insanlık vicdanına karşı direnmeyi sürdürüyor. Bu vetoyla Biden Yönetimi İsrail’in soykırıma devam etmesine bir kez daha “yeşil ışık” yakmış oldu. Başından beri ABD’nin Gazze politikası Netanyahu Hükümeti’ne zaman kazandırmak oldu. Sadece zaman kazandırmakla yetinmeyen ABD, İsrail’in cephaneliğine cephane taşıdı.
ABD “Birleşmiş Milletler”in kuruluşunda öncü rol oynamıştı. BM’nin merkezi de New York’ta. ABD’nin koruması altındaki İsrail ise kurulduğundan bu yana BM kararlarını hep hiçe saydı. 1948’de Birleşmiş Milletler “Filistin meselesi” bağlamında çıkan “Arap-İsrail Savaşı”nın son bulması için İsveçli diplomat Kont Folke Bernadotte’yi görevlendirmişti. Bernadotte’nin bazı girişimleri Siyonistler’i rahatsız etti. Bernadotte, “Stern Çetesi” olarak da bilinen Siyonist terör örgütü “Lehi” tarafından bir suikast sonucunda 17 Eylül’de Kudüs’te öldürüldü. Örgütün operasyonlarını yöneten kişiyse daha sonra İsrail Başbakanı olan İzak Şamir idi.
1944’te İngiltere’nin Ortadoğu’daki en yüksek temsilcisi olan Lord Moyne’un Kahire’de öldürülmesinden yine İzak Şamir ve “Lehi” sorumluydu. Her iki isim de Siyonistler’in “Büyük İsrail” hırslarını dizginlenmek istedikleri için öldürüldü. İzak Şamir, 1993 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda bu iki ismin Siyonizm karşıtı oldukları için öldürüldüklerini söylemişti.
Gazze’de soykırım tüm hızıyla devam ederken, ABD Temsilciler Meclisi “Anti-Siyonizm” ile “Yahudi karşıtlığı”nı aynı kefeye koyan bir karar tasarısını kabul etti. 13 Demokrat ve bir Cumhuriyetçi ‘hayır’ derken 92 Demokrat ise oy kullanmadı. Tasarıya göre İsrail’i eleştiren veya İsrail’i protesto eden Amerikalı anti-Siyonist Yahudiler de ‘Yahudi karşıtı’ oluyorlar.
Sadece bu değil. Amerikan üniversitelerinin kampüslerinde İsrail’i protesto eden öğrenciler de ‘Yahudi karşıtı’ olarak görülüyorlar. Yine Temsilciler Meclisi’nde, protestoların yoğun olduğu bazı üniversite kampüslerinin yöneticilerini sorgulayan oturumlar gerçekleştirildi.
Kitapları ABD’de çok satanlar listesinde ilk sıralarda yer alan dünyaca ünlü İklim Adaleti Profesörü Naomi Klein yaptığı açıklamada üniversite rektörlerinin ABD Temsilciler Meclisi Eğitim ve İşgücü Komitesi tarafından sorgulamaya maruz bırakılmalarını eleştirerek, “Dikkat dağıtma makinesi aşırı hızda çalışıyor” dedi. Klein Gazze’de kalıcı bir ateşkesi destekleyen Amerikalıların tek bir konuya odaklanmaları, İsrail’in abluka altındaki bölgede uluslararası hukuku ihlal ederek sivilleri kitlesel olarak öldürmesi ve kamuoyunun dikkatini asıl meseleden uzaklaştırma çabalarına direnmeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyordu.
ABD’de Biden Yönetimi’nin İsrail’e katliamları sona erdirmesini söylemesi için yoğun bir kamuoyu baskısı var. Biden Yönetimi bu tepkilere duyarsız kalıyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer ise Perşembe günü Washington’da düzenlenen “Aspen Güvenlik Forumu”nda yaptığı açıklamada Biden Yönetimi’nin İsrail’in Gazze’deki savaşı konusunda bir ‘son tarih’ belirlemediğini söyledi. Finer, ABD’nin henüz İsrail’den durmasını ya da ‘ateşkes’ istemediğini belirtiyordu. Öyle anlaşılıyor ki ABD İsrail’e daha fazla kadın ve çocuk öldürmesi, Gazze’yi de çöle çevirmesi için zaman kazandırmaya devam ediyor.
ABD’yi yönetenlerin Gazze’deki soykırım karşısında yüreklerinin bir parça da olsa titrediğine inanılabilir mi? Joe Biden defalarca “Amerika Dünyada demokrasilerin cephaneliğidir” demişti. Biden Yönetimi, bırakın Demokrat olmayı, muhalif İsraillilerin bile Irk ayrımcısı- faşist bir rejim inşâ etmekle suçladığı Netanyahu’nun arkasında saf tutmayı içine sindirebiliyor. “İsrail Lobisi”nin yanı sıra “Askeri-Endüstriyel Kongre-Medya Kopleksi”nin ipoteği altında inim inim inleyen ‘Amerikan Demokrasisi’ ise sadece bir sahne dekorundan ibaret görünüyor.
#Politika
#İsrail
#ABD
#Abdullah Muradoğlu
Yorumlar
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Henüz yorum bulunmuyor
İlk yorumu siz yapın.
Kapat
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.