Joe Biden’ın değil, Donald Trump’ın istediği oldu. İsrail “ Hamas ” ile ateşkes ve rehine anlaşmasını kabul etti. Netanyahu’nun Trump göreve gelene kadar soykırımı sürdüreceğini hep söylemiştik. Netanyahu Temmuz 2024’te ABD Kongresi’nde konuşma yapmak için Washington’a gittiğinde Trump ile de özel bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmeye dair kaleme aldığım bir yazıda Netanyahu’nun Trump seçilip de Başkanlık koltuğuna oturuncaya kadar ateşkes ve rehine anlaşmasına hiçbir şekilde yanaşmayacağını söylemiştim.
Joe
değil,
istediği oldu. İsrail “
” ile ateşkes ve rehine anlaşmasını kabul etti. Netanyahu’nun Trump göreve gelene kadar soykırımı sürdüreceğini hep söylemiştik. Netanyahu Temmuz 2024’te ABD Kongresi’nde konuşma yapmak için Washington’a gittiğinde Trump ile de özel bir görüşme yapmıştı. Bu görüşmeye dair kaleme aldığım bir yazıda Netanyahu’nun Trump seçilip de Başkanlık koltuğuna oturuncaya kadar ateşkes ve rehine anlaşmasına hiçbir şekilde yanaşmayacağını söylemiştim. Öyle de oldu.
İsrail’e koşulsuz desteğin
’in kaybetmesinde rol oynayacağı belliydi. Harris ve ekibi İsrail’e desteğin seçim kaybettirebileceğini kabul etmek istemediler. Bir miktar oy kaybetseler bile kolayca telafi edeceklerini düşündüler. Trump’sa durumu doğru okuyarak ‘savaşı’ bitireceğini söylemişti. Trump kolayca kazandı, Harris ise çok fena halde kaybetti.
Amerikan kamuoyundaki sarsılmaz zannedilen İsrail desteğinin giderek erimeye başladığını sık sık dile getirmiştik. Nitekim ABD’nin İsrail Büyükelçisi
de bunu itiraf ediyor. Kudüs merkezli “
İsrael” gazetesinde 12 Ocak’ta ABD’nin Lew ile yapılan bir veda söyleşisine yer verildi. Söyleşinin başlığı “
Büyükelçinin veda uyarısı: Bu savaşın gelecekteki ABD politika yapıcıları üzerindeki etkisini görmezden gelemezsiniz
” idi. Jack Lew söyleşide İsrail’e desteğin Kamala Harris’in seçilme şansını azalttığını da açık yüreklilikle itiraf ediyordu.
Ortodoks Yahudi olan Lew çok endişeliydi. Zira İsrail “
”nı kaybetmişti. İsrail’in yeni kuşak Amerikalılar’ın hafızasında “
” ile anılacağını dikkat çeken Lew şöyle diyordu:
“Buradaki insanlara bu savaş bittiğinde endişelenmeleri gerektiğini söylediğim şey, kuşak hafızasının devletin(İsrail’in) kuruluşuna, Altı Gün Savaşı’na, Yom Kippur Savaşı’na ya da hatta İntifada’ya kadar gitmediğidir. Bu savaşla başlıyor ve bu savaşın gelecekteki politika yapıcılar üzerindeki etkisini görmezden gelemezsiniz - bugün karar veren insanlar değil, bugün 25, 35, 45 yaşında olan ve önümüzdeki 30 yıl, 40 yıl boyunca lider olacak insanlar.”
Lew’a göre Biden anıları, bilgisi ve İsrail’i destekleme tutkusu kuruluş hikayesine kadar uzanan kendi neslinin son başkanıydı. Biden İsrail’in daha iyi bir sonuca ulaşması için mümkün olan her şeyi yaparak siyasi risk almıştı. Biden 15 ay boyunca medyada ve kendi partisinin bazı kesimlerinde büyük bir muhalefetle karşılaşmasına rağmen İsrail’in yanında durarak yeniden seçilme mücadelesini aşılmaz hale getirmeye bizzat katkıda bulunmuştu.
Jack Lew, Dış İşleri bakanı
’ın İsrail’e silah sevkiyatının hızlıca sürdürülmesi için ABD Kongresi’ni atlatma girişimlerini de itiraf ediyordu. Blinken hem sevkiyatla ilgili kuralları, yasaları aşmış, hem de iki kez Kongre’yi bilgilendirmemişti. Lew bakın neler diyor:
“Kongre’yi atlatmak büyük bir olaydır. Çoğu insan Kongre’nin etrafından dolaşarak hayatta kalamaz. Ancak bu acil bir durumdu ve ihtiyaç duyulan şeyi ihtiyaç duyulan zaman diliminde göndermek dramatik bir adımdı. Normalde askeri transferlerin onaylanmasından önce karmaşık bir inceleme süreci vardır ve bu süreç kısa devre yaptı. Savaşın derinliklerine indikçe, tüm bu süreçleri atlama argümanını savunmak zorlaştı ve bunu yapmaya devam ederseniz, nihayetinde desteği sürdürme yeteneğini tehlikeye atabilirdiniz. Çünkü Kongre’nin etrafından dolaşma konusunda çok ileri giderseniz, bazen size bir ders verilir.”
Lew’in itiraf ettiği bir diğer husus ise, Netanyahu’nun Biden Yönetimi’ni defalarca aldatmış olmasıydı. Netanyahu kapalı kapılar ardında “ateşkes”e “
” demiş, Blinken da “
çok
” açıklamaları yapmıştı. Ne ki Netanyahu her defasında Blinken’ı yalancı çıkarmıştı. Lew durumu,
“Kendimi çok kötü hissettim çünkü bu olay Amerikan basınında ‘Bakan ona nasıl inanmış olabilir?’ şeklinde yer aldı. Ve bu çok zarar verici. Muhataplarınızla öyle bir iş yapmalısınız ki onlar ‘evet’ derse siz de ‘evet’ dediklerini söyleyebilesiniz”
diye anlatıyordu.
Aldatmak İsrail’in öteden beri yaptığı bir şey. İsrail sadece ABD Başkanlarını değil birçok Batı’lı lideri de aldatmıştı. Bu liderler hatıralarında nasıl kandırıldıklarını anlatmıştılar. Biden ve Blinken bile bile aldatıldılar ve İsrail’in soykırımına bile isteye ortak oldular. Soykırıma ilişkin gerçek rakamlar ortaya çıktığında ne kadar çocuk ve kadının hayatına son verildiği açıklık kazanacak. Ve hiç kuşkusuz tarih Biden ve Bilinken’ı “soykırım” ile etiketleyecektir.
#İsrail
#Netanyahu
#Blinken
#Abdullah Muradoğlu