Osmanlı’nın son dönemindeki fikir hareketlerine damgasını vuran isimlerdenYusuf Akçura, “Şark Meselesi”nin hakikatte “Kudüs”ünHazreti Ömertarafından fethedilmesiyle birlikte başladığını savunur.Kudüs,İslam’ın koruyuculuğu altına girdikten sonra “Müslümanlar”, “Hıristiyanlar” ve “Yahudiler” kendi alanları içinde özgürce ibadet hakkına sahip oldular. 11. Yüzyıl'ın sonlarına doğru, “Birinci Haçlı Seferleri” sırasında Kudüs’ü işgal eden Haçlılar, kentin Müslüman ve Yahudi sakinlerine yönelik korkunç
Osmanlı’nın son dönemindeki fikir hareketlerine damgasını vuran isimlerden
, “
”nin hakikatte “
ӟn
tarafından fethedilmesiyle birlikte başladığını savunur.
Kudüs,İslam’ın koruyuculuğu altına girdikten sonra “
”, “
” ve “
r” kendi alanları içinde özgürce ibadet hakkına sahip oldular. 11. Yüzyıl'ın sonlarına doğru, “
” sırasında Kudüs’ü işgal eden Haçlılar, kentin Müslüman ve Yahudi sakinlerine yönelik korkunç katliamlara imza attılar.
88 yıl kadar Haçlı yönetimi altında kalan Kudüs, 1187’de
tarafından özgürleştirildi. Ancak Haçlılar Kudüs’ü ele geçirmek için defalarca sefer düzenlediler. “
” sırasında Kutsal Roma-Germen İmparatoru
1228’de Doğu’ya geldi. Eyyubi Hükümdarı
1229’da Kudüs’ü savaşmadan Friedrich’e teslim etti. Bu onursuz teslimde dönemin Müslüman emirliklerinin biribiriyle çekişmesi büyük rol oynadı. Hadise İslam alemini ikinci kez mateme boğdu. Matem havası 15 yıl devam ettiyse de 1244’de bölgede bulunan Harzemşah birlikleri Kudüs’e girerek işgale son verdiler.
İstanbul’un 1453’te fethedilmesiyle “Şark Meselesi” yeni bir boyut kazandı. “
” sayesinde Kudüs 400 yıl huzur içinde yaşadı. Ancak “Şark Meselesi” devam etti ve 1914’te “
”yla sonuçlandı. İngiliz generali Allenby komutasındaki birlikler 1917’de Kudüs’e girdi. Böylece Kudüs üçüncü kez işgal edildi. Siyonistlere peşkeş çekilen Kudüs, 1967’deki “
”nda tümüyle işgal edildi. Aradan 50 yıl geçti, Müslümanlar Doğu Kudüs’e sıkıştırılmış olsalar bile şehirdeki “
” yok olmadı.
İsrail yönetiminin Kudüs’ün Müslüman, Musevi ve Hıristiyan sakinleri için kalıcı bir barış düzenini tesis edemeyeceği ortada. Kudüs’te 400 yıl Osmanlı nizamının sağladığı düzen ve barışın kırıntısı bile görünmüyor. Siyonistler, Batı zihninin derinliklerinde yerleşik bulunan “Şark Meselesi”nin kendilerine sağladığı kolaylıkları ziyadesiyle suiistimal ettiler. “
politikaları ise sadece tiksinti uyandırıyor. Batı dünyası artık bu istismara izin vermemeli. Zira Kudüs özgürlüğüne kavuşmadan ne bölgede, ne dünyada, barış olmaz.
Kudüs’ün tarihi, direnişin ve özgürlüğün de tarihi. Kudüs’ün üzerindeki karanlık elbet son bulacak, bundan hiç kuşkumuz yok. İsrail yönetiminin Kudüs’ün direnişçi ruhunu teslim alamadığı ve alamayacağı da aşikar. “
” liderlerinden, Kudüs’lü
, birkaç hafta önce kaleme aldığı yazıda Kudüs’ün tarihini şöyle özetler:
“İsrail işgalcileri tarih konusunda doğru bir kavrayışa sahiplerse, Kudüs’ün işgalinin sona ereceğini de fark etmiş olmalılar. Çünkü onlardan önce birçok işgalci Kudüs’e kendi karakterini dayatamadı. İşgal ettiler, kötüye kullandılar, öldürdüler ve yerleştiler. Sonra da gittiler, Kudüs ve halkı kurtuldu. Direnişle yaşayan Kudüs, işgalcileri yok olurken hayatta kalmaya devam edecek.”
Meselenin özüne gelirsek, “
Kudüs’ün özgürleştirilmesi
” ve “
”nun adil bir çözüme kavuşturulması Müslüman ülkelerin birbirleriyle didişmekten vazgeçip birlikte hareket etmeleriyle mümkün. İsrail yönetiminin “
”ya yönelik saldırılarının dozunu, Müslüman ülkeler arasındaki çekişmeler sayesinde artırdığı da bir vakıa. Şimdi 57 üyesi olan “
İslam İşbirliği Teşkilatı
”nın 1969’da “
”nın kundaklanması sonucunda kurulduğunu hatırlatalım. Müslüman ülkeler arasındaki işbirliğini ortak sorunlar bağlamında sonuç alıcı niteliğe kavuşturmak ise 57 ülkenin liderlerinin ilk vazifeleri olmalı.
#Kudüs
#Mescid-i Aksa
#Haçlılar