İsrail’e ‘koşulsuz destek’ Harris’e kaybettirdi

04:0017/11/2024, Pazar
G: 17/11/2024, Pazar
Abdullah Muradoğlu

ABD’deki seçimlerden önce yazdığım bir yazıda Biden-Harris Yönetimi’nin İsrail’e koşulsuz destek politikasının sonuçlarının sandıklarda olacağını söylemiştim. İsrail’e desteğin seçimin kaderini tayin edeceği bilinen salıncak eyaletlerde Demokratlar’a pahalıya mal olabileceğini belirtmiş idim. Şimdi Demokrat kampta Kamala Harris ’in yenilgisinde İsrail’e desteğin rolü tartışılıyor. Böyle bir tartışmanın başlamış olması bile çok önemli bir gelişme. Demokratlar’ın sıkı İsrail yanlısı kanadıyla ana

ABD’deki seçimlerden önce yazdığım bir yazıda Biden-Harris Yönetimi’nin İsrail’e koşulsuz destek politikasının sonuçlarının sandıklarda olacağını söylemiştim. İsrail’e desteğin seçimin kaderini tayin edeceği bilinen salıncak eyaletlerde Demokratlar’a pahalıya mal olabileceğini belirtmiş idim.

Şimdi Demokrat kampta
Kamala Harris
’in yenilgisinde İsrail’e desteğin rolü tartışılıyor. Böyle bir tartışmanın başlamış olması bile çok önemli bir gelişme. Demokratlar’ın sıkı İsrail yanlısı kanadıyla ana akım medyaysa İsrail’e desteğin siyaseten kaybettirmeye başladığını gizlemeye çalışıyorlar. Trump’ın Harris’in boşlukta bıraktığı çatlaklardan istifade ederek Lübnan ve Gazze’de barış sağlayacağını vaat etmesi boşuna değildi. Bu bile başlı başına bir kanıt.
Joe Biden
’ın kazandığı 2020 seçimlerine kıyasla Harris sekiz milyon daha az oy aldı. Yeni seçmenleri bile dahil etmeden söyleyecek olur isek, bu oylar nereye kaçmış olabilir? Tahminlere göre ABD’de 4 milyon civarında Müslüman yaşıyor. Ayrıca iki milyonun üzerinde
Hıristiyan-Arap
nüfustan söz ediliyor. Filistin’e duyarlı bu kesim de İsrail’e destekten rahatsız.

İsrail’e koşulsuz desteğe tepki olarak 3 milyona yakın seçmen üçüncü parti adaylarıyla bağımsızlara yöneldi. Oy kullanmayanları da kattığımızda hesap, basit. Bazı bölgelerdeyse seçmenler hem Trump’a, hem de İsrail’i eleştiren Demokrat Partili vekillere oy vermişler.

1984’ten bu yana neredeyse tüm seçimlerde hangi adayların kazanacağını tahmin eden Yahudi asıllı tarihçi
Prof. Allan Lichtman
bu seçimlerde Kamala Harris’in kazanacağını duyurmuştu. Lichtman Amerikan tarihindeki tüm Başkanlık seçimlerinin incelenmesi sonucunda adaylar için Beyaz Saray’ın kapısını açacak 13 anahtar sorudan oluşan bir tahmin sisteminin iki mimarından biriydi. “
Doğru/Yanlış
” formülüne göre tasarlanan 13 anahtardan 7’si doğruysa iktidardaki partinin adayı, değilse rakip partinin adayı Beyaz Saray’ı kazanıyor.

13 anahtar soru görev başındaki Başkan adayının karizması, uzun ve kısa vadeli ekonomik durumlar, skandallar, sosyal huzursuzluklar, ülke dışındaki askerî başarılar ve başarısızlıklar gibi faktörleri içeriyor. Lichtman’a göre Trump’ın kazanması için ülke dışı gelişmeleri içeren iki anahtarın Trump lehine dönmesi gerekiyordu. Halihazırda böyle bir gelişme söz konusu değildi. 13 anahtardan sekizi Kamala Harris’ten yana olduğu için Trump kaybedecekti.

Yanılıyordu. Aslında Lichtman bir röportajında 1968’deki
Vietnam Savaşı
’nın tetiklediği toplumsal huzursuzlukların ABD Başkanı
Lyndon’ın Johnson
’ın Başkan adaylığından çekilmesine yol açtığını söylemişti. Seçmenler rakip başkan adayı Richard Nixon’ın Vietnam sorununu çözecek dirayette olduğuna kanaat getirmiştiler. Vietnam savaşını sonlandıracağını vaat etmesine rağmen zayıf görünen ABD Başkan Yardımcısı
Hubert Humphrey
kaybetmişti.
Ülke dışı bir gelişmenin görev başındaki ABD Başkanına kaybettirdiği diğer vakaysa 1980 seçimlerinde yaşanmıştı. 1979’da İran’da Şah rejimi bir halk devrimi sonucunda devrilmiş, İranlı öğrencilerse ABD’nin Tahran Büyükelçiliğini işgal ederek içeridekileri rehin almıştılar.
Jimmy Carter Y
önetimi’nin rehineleri kurtarma operasyonlarıysa başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Rehinelerin kurtarılamamasının Carter’a seçimi kaybettirdiği söylenir. Bir iddiaya göreyse rakip Başkan Adayı
Ronald Reagan
’ın ekibi el altından İranlılarla temas ederek rehinelerin seçimler sonuçlanana kadar serbest bırakılmaması konusunda anlaşmıştılar. Gerçekten de rehineler Reagan’ın 20 Ocak 1981’de Beyaz Saray’daki koltuğuna oturduğu gün bırakıldılar.
Netanyahu
’nun ateşkes girişimlerini baltalaması ve ABD’yi içine çekecek bir savaşı bölgeye yayma çabaları seçmenleri endişelendirdi. Netanyahu’nun hamleleri Biden ve Harris’i zayıf gösterirken ‘sert lider’ havası veren Trump’ın kazanmasını kolaylaştırdı. Seçmenler Trump’ın Gazze’de rehin tutulan Amerikalıları eve getirebileceğine inanıyor olabilirler. Lichtman’ın göremediği veya görmek istemediği dış gelişmeler bunlardı. Trump’ın kazanmasından şok olduğunu söyleyerek hatasını kabul eden Lichtman bir süre ortalıkta görünmeyecek imiş.
İsrail’in dizginlenmesini isteyenler ABD nüfusunun küçük bir parçası. Ancak bu parça bıçak sırtında yürüyen bir yarışı kaybettirecek kadar stratejik. Demokratlar’ın yenilgisi bir sonraki seçimde Cumhuriyetçiler’in yenilgisi olabilir. İsrail’e destek zamanla ateşten kor halini alarak dokunan siyasetçileri yakacak. “İsrail
Lobisi
”nin gözlerden kaçırmaya çalıştığı ‘
yeni gerçek
’, bu.
#ABD
#İsrail
#Netanyahu