Yeni Şafak

Filistin Soykırımı’nın suç ortakları..

01:0011/02/2025, Salı
G: 11/02/2025, Salı
Abdullah Muradoğlu

ABD Başkanı Trump’ın fantastik Gazze plânını Trump'çı birçok politikacı yüzyılın en önemli buluşu olarak sahipleniyor. Senatör Rand Paul başta gelmek üzere birkaç Cumhuriyetçi Trump’ın Gazze plânını eleştiriyor. Diğerleriyse Trump ne duymak istiyorsa, onu söylüyorlar. ABD Dış İşleri Bakanı Marco Rubio ise Trump’ın plânına övgüler yağdırırken, “Bizim arayışımız bölgede tüm insanlar için kalıcı barışın sağlanmasıdır” demiş. Kalıcı barış isteyenler, İsrail’in soykırımına cephane taşırlar mı? Filistinlilerin

ABD Başkanı Trump’ın fantastik Gazze plânını Trump'çı birçok politikacı yüzyılın en önemli buluşu olarak sahipleniyor. Senatör Rand Paul başta gelmek üzere birkaç Cumhuriyetçi Trump’ın Gazze plânını eleştiriyor. Diğerleriyse Trump ne duymak istiyorsa, onu söylüyorlar.
ABD Dış İşleri Bakanı Marco Rubio ise Trump’ın plânına övgüler yağdırırken, “Bizim arayışımız bölgede tüm insanlar için kalıcı barışın sağlanmasıdır” demiş. Kalıcı barış isteyenler, İsrail’in soykırımına cephane taşırlar mı? Filistinlilerin hakları kendilerine verilmedikçe kalıcı bir barış sağlanabilir mi? BM’nin ezici çoğunluğu Filistin Devleti’ni tanıyor, ABD ise ayak diretiyor. ABD’nin kuyruğunu takip eden Avrupa ülkeleri de aynı durumdadır.

Avrupa Birliği ülkeleri sözde İki devletli çözümü destekliyorlar, ancak hayata geçirilmesi için hiçbir şey yapmıyorlar. İşi soykırıma vardırdığı halde “AB” ülkeleri İsrail’e yaptırım getirmiyorlar. Eylemleri kınamadan öteye geçmiyor. Oysa Rusya için sıraya girmiştiler.

Bir zamanlar Avrupa ve Amerika’daki İsrail yanlısı siyasetçiler, yazarlar İsrail’in toprak genişlemesi istemediğini, “Büyük İsrail”in Filistinliler’in ve Araplar’ın uydurduğu bir komplo teorisi olduğunu savunuyorlardı. Bu adamlara göre iki devletli çözümün önündeki tek engel de Filistinlilerdi. Keza İsraillilerin 1967 savaşında işgal ettiği topraklarda uzun süre kalmaya niyetleri de yoktu. İsrail barış karşılığında bu toprakları Filistinlilere iade etmeye hazırdı.
Oslo” dahil tüm anlaşmalar Filistinliler’i oyalamaktan öteye geçmedi. Onlarca yıldır İsrail iki devletli çözümü bombalıyor. Gelinen noktada İsrail’de iki devletli çözümden bahsetmek bile tabu oldu. ABD ve Avrupa’nın desteği sayesinde İsrail ilhâk politikalarını adım adım ilerletti. Batı Şeria’da yasa dışı yerleşimler her geçen yıl daha da arttı. Ne ABD, ne de Avrupa Birliği ülkeleri İsrail’i yasa dışı yerleşim politikalarından caydıracak nitelikte ciddi adımlar atmadı.
Uluslararası Adalet Divanı”nda açılan dava da, “Uluslararası Ceza Mahkemesi”nin(UCM) Netanyahu ve Yoav Galant hakkında yakalama emri vermesi de İsrail’i caydırmadı. Zira İsrail ne yaparsa yapsın, ABD arkasında duruyor. ABD İsrail’in cezasız kalmasını kendine vazife edinmiş bulunuyor. İsrail’in yüzde 70’i çocuk ve kadın 50 binden fazla insanı katletmesine rağmen “AB”nin merkez ülkeleri ve İngiltere de başlarını kuma gömmeye devam ediyorlar.
Netanyahu ve Galant, “UCM”ye imza atan Avrupa ülkelerine seyahat etmiyor, ancak İsrail hükümetinin diğer üyeleri için herhangi bir kısıtlama getirilmiş değil. İsrailli generaller Avrupa başkentlerinde serbestçe dolaşabiliyorlar. Netanyahu’nun Avrupa’ya seyahat etmesi halinde nasıl bir tavır takınacakları da şüphelidir. Tabii ki maskelerinin düşmesini istemeyeceklerdir. Bu yüzden Netanyahu’nun ülkelerine gelmemesi için perde arkasında yalvaracaklardır.
İkinci Dünya Savaş’ından sonra Almanya ve Japonya’da savaş suçlarını yargılamak için askeri mahkemeler kurulmuştu. Bu mahkemelerin savaş suçlularını hangi gerekçelerle yargıladıkları biliniyor. Japonya’dan bir örnek vereceğim. Filipinler’deki Japon birliklerinden sorumlu General Tomoyuki Yamashita, askerlerinin sivillere ve esirlere karşı savaş suçları işlemelerine engel olamadığı için Amerikan Askeri Mahkemesi tarafından suçlu bulunarak idam edildi.
Yamashita’nın bu suçları işleyen askerlere emir verdiğine yahut bu suçları onayladığına dair bir kanıt yoktu. Yamashita’nın suçu Filipinler’deki birliklerinin etkin kontrolünü sağlayamamış olmasıydı. Yani, komuta sorumluluğunu eksiksiz şekilde yerine getirmemişti. Bu vaka “Yamashita standardı” adı verilen bir emsal oluşturdu. “Komuta sorumluluğu doktrini” Cenevre Sözleşmeleri’ne eklendi ve Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki davalara uygulandı. Keza bu doktrin 2002’de kurulan “UCM” tarafından da benimsendi.

Cezasızlığa alıştırılan İsrail dünyanın gözleri önünde Gazze’de soykırım yaptı. Evlere, okullara, hastanelere, ibadethanelere bombalar yağdırdı. Akla gelebilecek her suçu işleyen İsrail’in nihai hedefiyse nehirden denize tüm topraklardan Filistinliler’i kovmak. Trump’ın Gazze plânı da Siyonistler’in “Büyük İsrail” hayaline hizmet ediyor. Sözde liberal, kurallara dayalı uluslararası düzenin hamiliğini üstlenen Batı dünyasının önde gelen ülkeleriyse İsrail’e normal bir devlet muamelesi yaparak cezasızlığı hayasızca devam ettiriyorlar. İsrail’in cezasız bırakılmasının hukukî, siyasî ve ahlakî sorumluluğu Batı dünyasının boynunda asılı duruyor.

#Filistin
#soykırım
#ABD
#İsrail
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.