Bizim de kırmızı çizgilerimiz var

04:0028/07/2019, Pazar
G: 28/07/2019, Pazar
Abdullah Muradoğlu

Türkiye’nin“Patriot füze savunma sistemi”ni satın almamasının gerekçelerinden biri teknoloji paylaşımı yapılmasına, bazı parçaların Türkiye’de üretilmesine izin verilmemesiydi. Böyle bir anlaşma, savunma teknolojisi bağlamında Türkiye ile ABD arasında ‘tek taraflı bağımlılık’ ilişkisi anlamına geliyor. Bu tür bir ilişki ‘jeopolitik’ olarak çok hassas bir bölgede yer alan ülkemiz için kabul edilemez. 1974’deki “Kıbrıs Harekâtı” sonrasında yaşadığımız sıkıntılarsa hafızalardaki sıcaklığını hâlâ koruyor.

Türkiye’nin
“Patriot füze savunma sistemi
”ni satın almamasının gerekçelerinden biri teknoloji paylaşımı yapılmasına, bazı parçaların Türkiye’de üretilmesine izin verilmemesiydi. Böyle bir anlaşma, savunma teknolojisi bağlamında Türkiye ile ABD arasında ‘tek taraflı bağımlılık’ ilişkisi anlamına geliyor. Bu tür bir ilişki ‘jeopolitik’ olarak çok hassas bir bölgede yer alan ülkemiz için kabul edilemez. 1974’deki “
Kıbrıs Harekâtı
” sonrasında yaşadığımız sıkıntılarsa hafızalardaki sıcaklığını hâlâ koruyor. Her ülkenin olduğu gibi bizim de kırmızı çizgilerimiz var. Türkiye, millî savunmasını bir başka ülkenin keyfine emanet edemez.


1974 yılı ve sonrasında yaşadığımız sıkıntılar ülkemizin savunma sanayiinin geliştirilmesi hususunda çok güçlü bir motivasyon oldu. “
Soğuk Savaş
” döneminin kapanmasının ardından
“NATO
”daki bazı sözde müttefiklerin, NATO’nun 5. Maddesinin ülkemiz için işletilmemesi gerektiği konusunda yaptıkları açıklamalar da gözümüzü açtı. 5. Madde, NATO üyesi bir ülkeye bir başka ülkeden gelecek saldırılar karşısında ittifakın devreye girmesini içeriyor.

Müttefiklik tek taraflı bir ilişki değildir, karşılıklı dayanışma, işbirliği ve güvene dayanır. ABD’nin Patriot savunma sistemiyle ilgili teknoloji paylaşımına izin vermemesi müttefiklik ilişkisiyle bağdaşmıyor. Böyle bir çekince, muhatabını güvensiz kılar. Bu durumda ülkemizin, şartlarımızı kabul eden başka ülkelerle savunma sanayii işbirliğini geliştirmesi en tabii hakkı.

Türkiye Rusya’dan “S-400” savunma sistemi aldığı için yaptırımlara maruz bırakılmak isteniyor. Trump ise yaptırım konusunda ABD Kongresi’yle çelişen bir tutum izliyor. Kongre’deki “
Demokratlar”
ve “
Cumhuriyetçiler
” Trump’a “
ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’”
nı Türkiye’ye karşı tavizsiz bir şekilde uygulaması yönünde baskı yapıyorlar. Salı günü “
Beyaz Saray
”da Cumhuriyetçi Senatörlerle buluşan Trump, Senatörlerden Türkiye’ye yaptırımlar konusunda sert olmamalarını, esnek davranmalarını istemiş. Toplantı basına kapalı olduğu için dışarıya çok az bilgi sızdı. Öte yandan Demokrat senatörler de, kendilerini davet etmediği için Trump’a bir hayli kızgınlar.
Gelinen noktada Trump yönetimi, Türkiye’nin “S-400” füze savunma sistemini aktif hale getirmesinin söz konusu yaptırımlar yasasının uygulanması için ‘
kırmızı çizgi’
olarak belirlemiş görünüyor. Nitekim Dışişleri Bakanı
Mike Pompeo,
Bloomberg TV
”ye yaptığı açıklamada,
“S-400’ün aktivasyonu kabul edilemez
” dedi. Washington’da “S-400”lerin aktif hale getirilmemesi durumunda yaptırım uygulanmasının gerekmediğini düşünenler de var. Böyle düşünenlere göre Türkiye’nin “
F-35 Programı
”ndan çıkarılması yeterli olacaktır. Yaptırımlar yasasının yaptırımlar için kesin bir zaman sınırı belirtmemiş olması da Trump’ın avantajlarından biri. Trump sorunu zamana yayarak işin içinden sıyrılmaya çalışabilir pekâlâ.
Öte yandan dış politikayla ilgilenen Amerikalı uzmanlar yaptırımlar konusunda görüş birliği içinde değiller. Bazı uzmanlar yaptırımların kısa vadede etkili olabileceklerini, uzun vadede bu durumun ise ABD’ye ciddi zararlar verebileceğini düşünüyorlar. Bu uzmanlar
Çin
’in,
Rusya
’nın,
İran
’ın,
Kuzey Kore’
nin ABD yaptırımlarını gevşetmek için farklı yollar denediklerini ve bunda da kısmen başarılı olduklarını dile getiriyorlar. Bu uzmanlara göre ABD Başkanları kendi dönemlerindeki yaptırımlardan kısa vadeli siyasî fayda sağlayabilirler. Ancak sorun tam anlamıyla çözülemediği için yaptırımların ABD’ye maliyeti sonraki yıllarda çok çok ağır olacaktır. Böyle bir durum ABD’nin küresel gücünü de zafiyete uğratacaktır.
Halihazırda ABD yaptırımlarının Amerikan halkına maliyeti konusunda çarpıcı bulgular var. ABD dış politikasını etkileyen güç odaklarıysa Amerikan halkının uğradığı kayıpları zerre miskal dert etmiyorlar. Bu durumda Trump’ın “
Önce Amerika
” vaadi de sözde kalıyor tabii.
#Patriot
#ABD
#NATO
#Kıbrıs Harekâtı
#S-400
#F-35