Anayasal sistemin temeli ‘güven’dir

04:007/02/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Abdullah Muradoğlu

Bir toplumu güçlü kılan en önemli unsur, hiç şüphesiz, yansıttığı “
Güven
” duygusudur. Elbette bir ülkenin ekonomisinin ve savunmasının güçlü olması çok önemlidir ama güven hepsinden daha önce gelir. “Güven” bir ülkenin içten gelen gücüdür. Sağlam ve kalıcı güç içten gelir. Ülkeler tarihin derinliklerinden süzülerek gelen toplumsal değerlerin beslediği güven duygusunun yüksekliği sayesinde birçok meydan okumayla baş ederek varlıklarını sürdürürler. Bin yıllık tarihimizde Anadolu çok çetin sarsıntıları, dönemin öznel koşulları içinde, “güven” veren ve “
ortak gelecek
” vaat eden yönetimler sayesinde atlatmamış mıydı?


Ekonomi de, hukuk da, siyasi sistem de keza bu güven duygusu temelinde sağlıklı bir şekilde işler. Güvenin zayıfladığı toplumlarda herkes kendi başının çaresine bakmaya başlar ki bu da yeni sorunların zuhur etmesine yol açar ve giderek insanlar biribirinin kurdu haline gelirler. Ekonominin, hukukun ve siyasi sistemin herkes için adil sonuçlar doğuracak şekilde işlemesi bir toplum için güven verici unsurların en başında geliyor. Muhafaza edilmesi gereken temel, budur. Nitekim Anayasalar da uzunlukları veya kısalıklarından ziyade “

toplumsal güven

” üzerine bina edildikleri takdirde sağlıklı bir şekilde işleyerek kalıcı metinler haline gelirler.



“Kadir Has

Üniversitesi”nin her yıl yaptığı “

Türkiye Sosyal ve Siyasal Eğilimler Araştırması”

nın 2015 yılını içeren sonuçları geçen ayın ikinci haftasında açıklanmıştı. Bu araştırmada

“Türkleri Kürtlere bağlayan ana unsur nedir ?

”diye sorulmuştu. Bu soruya deneklerin yüzde 47'si “

Müslümanlık

”, yüzde 26.7'si “

Ortak tarih

”, yüzde 10.3'ü “

Ortak gelecek beklentisi

”, yüzde 8.1'i “

Evlilik ilişkileri

”, yüzde 7.9'u ise “

Ekonomik ilişkiler

” diye cevap vermiş. Türk kökenli deneklerde “Müslümanlık” cevabını işaretleyenler yüzde 46.6, Kürt kökenlilerdeyse yüzde 58.6'ydi. Keza ”Ortak tarih” Türk kökenlilerde yüzde 27.1 iken, bu oran Kürt kökenlilerde yüzde 20.7'de kalmış. “Ortak gelecek beklentisi” diyenlerin oranı Kürt kökenlilerde yüzde 11.7 iken, Türk kökenlilerde bu oran yüzde 9.6'da kalmış.



Bu soruya cevap veren deneklerin siyasal partilere dağılımında bariz dramatik farklılıklar bulunmuyor. Müslümanlık ve ortak tarihimizin iç içe geçtiğini düşünecek olursak toplumun azami kısmı birleştirici değerlere sahip. “

Türkleri Kürtlere bağlayan ana unsur nedir?”

sorusuna AK Partiye oy verenlerin yüzde 50.7'si, CHP ve MHP'ye oy verenlerin yaklaşık yüzde 43'ü, HDP'ye oy verenlerinse yüzde 42.3'ü “Müslümanlık” seçeneğini işaretlemişler. HDP'ye oy verenler “Ortak tarih” seçeneğinde yüzde 38.7 ile ilk sırada yer alıyorlar. HDP'ye oy verenler “Ortak gelecek beklentisi” seçeneğinde de yüzde 12.6 oranıyla ilk sıradalar.



Müslümanlık bu ülkenin en temel ortak değerleri arasında ilk sırayı alıyor. Bin yıllık tarihsel tecrübemiz bu kendine özgü Müslümanlık anlayışının toplumda kökleşmesini sağladı. Bu anlayışı “

Ortak gelecek

” duygusuyla güçlendirmediğimiz takdirde ülkemizi daha zor günler bekliyor. Zaten terörün amacı toplumu biribirine bağlayan unsurları işlevsiz hale getirmek değil mi? Toplumdaki “güven” duygusunu ve “ortak geleceğe” dair beklentileri zayıflatmayı amaçlayan her türlü girişimi boşa çıkarmalıyız. Ülkenin

'başkanlık'

sistemiyle mi,

'yarı başkanlık

' rejimiyle mi, yahut güçlendirilmiş '

parlamenter'

sistemle mi yönetileceğinden çok daha önemli olan şey, insanlarımızın biribirine güvenini ve ortak geleceğe dair ümitlerini artırmaktır. Dünyanın en iyi sistemini getirseniz, güven ve itimat olmadan hiçbir işe yaramaz.


#Anayasal sistem
#güven
#Müslümanlık
#Ortak tarih
#yarı başkanlık
#başkanlık