Muhsin Yazıcıoğlu"nun kemiklerini sızlattılar

00:0021/07/2014, Pazartesi
G: 12/09/2019, Perşembe
Abdülkadir Selvi

Geçenlerde Ümran Menderes"i gördüm.Aydın Menderes"i ne kadar özlediğimi hatırladım.Burnumun direği sızladı.Perşembe günü iftarda Cebeci"deydim.Muhsin Yazıcıoğlu"nun kabrini ziyaret ettim.Bir kadın kabrin başında ağlıyordu.Genç bir kız fotoğraf çekiyordu.Muhsin Yazıcıoğlu"nu ne kadar özlediğimi hissettim.Siyasi güçlerinin ötesinde bir misyon ifa ederlerdi Aydın Menderes ve Muhsin Yazıcıoğlu.Ankara"nın puslu havalarında, siyasetin fırtınalı günlerinde işaret feneri gibiydiler.Aydın Bey ile bir kitap

Geçenlerde Ümran Menderes"i gördüm.

Aydın Menderes"i ne kadar özlediğimi hatırladım.

Burnumun direği sızladı.

Perşembe günü iftarda Cebeci"deydim.

Muhsin Yazıcıoğlu"nun kabrini ziyaret ettim.

Bir kadın kabrin başında ağlıyordu.

Genç bir kız fotoğraf çekiyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu"nu ne kadar özlediğimi hissettim.

Siyasi güçlerinin ötesinde bir misyon ifa ederlerdi Aydın Menderes ve Muhsin Yazıcıoğlu.

Ankara"nın puslu havalarında, siyasetin fırtınalı günlerinde işaret feneri gibiydiler.

Aydın Bey ile bir kitap çalışması üzerinde anlaşmıştık.

Sevgiye, saygıya dayalı derin bir muhabbet vardı aramızda.

Son zamanlarda rahatsızdı. Kıyamadım, yormak istemedim.

Ve uçup gitti.

Nur içinde yatsın.

Muhsin Yazıcıoğlu"nu IDP, MÇP ve Refah Partisi"nin ittifakla girdiği Meclis"te tanımıştım.

28 Şubat"ın sıkıntılı günlerinde tanışıklığımız dostluğa dönüştü.

28 Şubat"a en net teşhisi o koymuştu.

"Türkiye İran olmaz, Cezayir de olmaz... Ama Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz" demişti.

Bu söz Çevik Bir"in hop oturup hop kalkmasına yol açmıştı.

"Namlusunu milletine çevirmiş bir tankı asla alkışlamam" diye meydan okumuştu.

Yürekli bir sesin arandığı dönemlerde adam gibi adamdı Muhsin Yazıcıoğlu.

Bir gün Mamak"ta gördüğü bir işkenceyi anlatmıştı.

"Kollarımı ağır bir kalasın üstüne koydular. Hiçbir şey acı vermedi ama hicap ettim" demişti. İşkence ederken iç çamaşırlarını çıkarması istendiğinde utanmıştı. Utanmazların utanmadığı bir dünyada.

Son zamanlarda üst üste trafik kazaları geçiriyordu. Bu bende kuşku uyandırmıştı. Eşi Gülefer Hanım da kaza geçirmişti. Her defasında bu kuşkularımı paylaşıyorum ama o beni, teselli ediyordu. İkna olmadım. Oturdum yazdım.

Meclis"e gittim. Muhalefet kulisinde, etrafını saran gazetecilerle sohbet ediyordu.

"Bak başıma bu dertleri sen açtın. Gel sorulara cevap ver" dedi. Gülüştük.

Başbakan çok değer verirdi Muhsin Bey"e. AK Parti"yi kurarken aralarında olmasını çok istedi. Ama Muhsin Yazıcıoğlu"nun bir davası vardı. Ona saygı duyardı. Balkan gezisine Başbakan tarafından davet edilmişti. Kosova Dostluk Grubu Başkanlığı jesti yapılmıştı. İyi de olmuştu. O her şeyi hak ediyordu.

Makam, mansıp peşinde koşan biri değildi. 28 Şubat"ta dik durdu. Refahyol"a en güçlü desteği verdi. Hükümete girmesi, Başbakan Yardımcısı olması yönündeki teklifleri elinin tersiyle itti.

İlke adamıydı Muhsin Yazıcıoğlu.

Yalım Erez hükümeti kurma görevini aldığı zaman görüşmeye gelmişti. TOBB Başkanı olarak hazırlattığınız Güneydoğu raporunun arkasında mısınız?" diye sormuş. "Evet" yanıtını alınca, "Bizim size destek vermemiz söz konusu olamaz" demişti.

Büyük Birlik Partisi kurulurken, geniş katılımlı istişareler yapılmış, Türkiye"nin büyük bir değişime ihtiyacı olduğu ve değişimin sağlıklı olabilmesi için milli ve manevi temellere oturması sonucuna varılmıştı.

Bu görüşler Büyük Birlik kalıbına dökülmüş, Alperen ruhuyla yola çıkılmıştı.

Muhsin Yazıcıoğlu"nun yaktığı meşaleyi taşıyan Büyük Birlik Partisi bir süredir sıkıntılı bir süreçten geçiyor.

Muhsin Yazıcıoğlu"nun partisi, Muhsin Yazıcıoğlu"nun siyasi mücadelesi ve Türk siyasetine kazandırdığı değerler karşısında imtihan veriyor.

Siyaset üzerindeki her türlü vesayete karşı mücadele veren Muhsin Yazıcıoğlu"nun partisi, 17 Aralık darbe girişiminde ne yazık ki iyi bir sınav veremedi. Siyasetin değil, darbecilerin yanında yer aldı.

Muhsin Yazıcıoğlu olsa idi tereddütsüz Recep Tayyip Erdoğan"ın yanında yer alırdı. 28 Şubat"ta Erbakan"ın yanında dik durduğu gibi, 17 Aralık darbe girişiminde Erdoğan"ın yanında yiğitçe dururdu.

Çankaya yolculuğunda da hiçbir çıkar hesabı yapmadan İlay-ı Kelimatullah için Erdoğan"ı desteklerdi.

Muhsin Yazıcıoğlu vefat ettiğinde en büyük acıyı yaşayanlardan biri Allah şahit ki, Başbakan oldu. Muhsin Yazıcıoğlu"nun emaneti olan eşi ve dava arkadaşları ne zaman istedilerse görüştü. Meclis"te teamül olmasına rağmen iki kez komisyon kurulması için talimat verdi. Bunun en yakın tanığı Mustafa Destici.

Ama talihsiz bir durum ki, Yazıcıoğlu suikastı aydınlatılamadı. Hayatı kumpas kurmakla geçen Pensilvanya çetesi neredeyse Başbakan"ı Muhsin Yazıcıoğlu"na suikast hazırlamakla suçlayacak iftiralara soyundular.

Mustafa Destici ise 17 Aralık"tan bu yana Muhsin Yazıcıoğlu"nun partisini darbeci cemaatin arka bahçesi yaptı. Muhsin Yazıcıoğlu, MÇP"den, SHP koalisyon hükümetine destek verildiği için istifa etmişti. Mustafa Destici, Muhsin Yazıcıoğlu"nun partisini CHP lokomotifinin vagonu haline getirdi.

Muhsin Yazıcıoğlu değil CHP"nin çatısı altında yer almak, tam aksine bu çatıya karşı mücadele ederdi.

Muhsin Yazıcoğlu"nun ölüsüne hakaret edecek kadar aşağılık olan Türk Solu Dergisini elinde sallayan Ekmeleddin İhsanoğlu"na destek kararı aldı.

Muhsin Yazıcıoğlu"nun kemiklerini sızlattılar.