|

Kitaplara meraklı bir padişah: III. Murâd

Osmanlı Dünyasında Himaye İlişkileri ve Yazılı Kültür–Sultan 3. Murâd Devri adlı kitapta yazar Uğur Öztürk, Osmanlı İmparatorluğunun bir dönemine ayna tutuyor. Öztürk, siyasi ilişkilerin yazılı kültürü nasıl etkilediğini örneklerle ortaya koyuyor.

04:00 - 15/09/2024 Pazar
Güncelleme: 04:01 - 15/09/2024 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Saadet Demircan

Uğur Öztürk tarafından Osmanlı Dünyasında Himaye İlişkileri ve Yazılı Kültür – Sultan 3. Murâd Devri (1574-1595) kitabında III. Murâd’ın saltanatında teşekkül eden yazılı kültür geleneğini ve bu geleneğin oluşmasında etkili olan faktörleri tespit ederken II. Selim ile başlayıp III. Murâd ve III. Mehmed ile devam eden Osmanlı sultanlarının saraya çekilmesiyle bu devirde sarayda farklı ilişki ağlarının nasıl ortaya çıktığını ele alıyor.

III. Murâd tasavvufa, sayı ilmine, kitaba olan merakıyla öne çıkan bir padişah. Kitapta III. Murâd’ın şiirlerine yazılmış şerhler, tahmisler ve nazireler de ele alınıyor ve III. Murâd’ın şerhler, nazireler ve tahmisler ile hem edebî bir muhit hem de himaye ağı oluşturduğu ifade ediliyor. Kitapta ayrıca III. Murâd’ın çevresinde teşekkül eden saray erkanıyla ilişkisi de ayrıntılı olarak anlatılıyor. Yönetimde etkili olan bu kişiler tek tek ayrı başlıklar altında incelenirken aynı zamanda III. Murâd’ın sadrazamların güçlenmesine müsaade etmeyerek sadrazamların karşısına kendine sadık ağaları ön plana çıkardığını da öğreniyoruz. Bu sebeple yazar, III. Murâd devrini ‘ağalar çağı’nın başlangıcı olarak nitelendiriyor. Kitapta vurgulanan bir diğer husus sultanın etrafında bulunan cüceler ve dilsizler. Bazı müelliflerin bu kişiler aracılığıyla sultana ulaştığı ve ona eserler sunduğunu yazar tespit ediyor.


345 ESER VERİLMİŞ

Eser ana çerçevede III. Murâd döneminin edebi kültürüne dair tespitlere yer vermiş. Telif, tercüme ve şerh eserler, dönemin diğer müellifleri, şairleri ve resimli yazmalar tek tek incelenendiği kitapta Öztürk, sultan başta olmak üzere birçok müellifin eser telif ettiğini ve telif edilen eserlerin birçoğunun sultanın ilgilendiği acayip ve garip hikayeler, sanat, hat, tasavvuf ve tarikat adabı gibi konulardan müteşekkil olduğunu belirtiyor. Ayrıca Öztürk, III. Murâd’a ithafen III. Murâd döneminde sultana, saray halkına ve bürokrasideki kişilere ithafen kaleme alınan 214’ü telif (168’i Türkçe, 14’ü Farsça, 32’si Arapça), 73’ü tercüme (41’i Arapça, 32’si Farsça), 58’i şerh (34’ü Türkçe, 3’ü Farsça, 20’si Arapça) olmak üzere toplam 345 eser tespit ediyor. Yazar, tercüme eserleri incelediği bir sonraki kısımda, telif edilen birçok eser gibi tercüme edilen eserlerin de ya doğrudan sultanın emriyle ya da saraydan belli bir aracının teşvikiyle kaleme alındığını ortaya çıkarmış. Yazara göre Sultan III. Murâd devrindeki eserler konularına göre edebiyat (92), tarih (58), tasavvuf (57) ve dîni (56) başlıklar altında toplanıyor. Bu tespitler ayrıca kitabın sonunda ayrıntılı bir liste şeklinde de veriliyor. Yazar, bu devirde yazılan şerhlerin çoğunun tasavvufî ve dinî içerikli olup sultanın emri doğrultusunda saray ağaları Cüce Zeyrek Ağa ve Hasan Ağa tarafından yaptırıldığı sonucuna ulaşıyor. Ayrıca bu bölümün sonuna III. Murâd döneminde tasvirlenmiş yazmaların bir dökümünü de ekleyerek okuyucunun ilgisine sunuyor.


İRAN SEFERİ GÜNDEMDEYDİ

Öztürk yine eserinde III. Murâd’ın 1574’te tahta çıktığı andan itibaren dönemin şairlerince kendisine sunulan çeşitli kaside ve manzumelerini de inceliyor. Yazar, bu dönemde sultanın cülûsu için yazılan manzumelerin sayıca ön plana çıktığını belirtiyor. Azmî Pîr Mehmed, Gelibolulu Mustafa Âlî, Hâşimî, Kâmî, Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Mahvî, Mecdî, Mostarlı Ziyâ‘î, Muhlisî, Nâlî, Nev’î, Sâ’î, Sâdık, Şemsî Ahmed Paşa, Vukûfî, Yümnî gibi şairler cülûsiye yazan şairler arasında öne çıkıyor. Öztürk, bu dönemde şairlerin uzun süren İran savaşları hakkında manzumeler yazdığını da dile getiriyor ve İran’dan İstanbul’a gelen elçilik heyeti hakkında Bâkî ve Gelibolulu Âlî’nin birer kaside yazmış olmasını dönemin şiirinin tarihi ve sosyal olayları yansıtması bakımından önemli olduğuna dikkat çekiyor..

Yazarın tespit ettiği bir diğer husus, bu dönemde yazılan manzumelerde Sultan III. Murâd’ın belli özelliklerinin ön plana çıkarılmış olması. Bu özelliklerden en önemlileri III. Murâd’ın âdil ve takva sahibi oluşu. Bu bölümün sonunda yazar, “1582 Sünnet Şenliği ve Şenlik Münasebetiyle Yazılmış Eserler, Manzumeler” alt başlığında III. Murâd’ın saltanatı sırasında tahtın tek vârisi Şehzade (III.) Mehmed’in sünneti sebebiyle yapılan şenliği, dönemin yazılı kaynaklarından faydalanarak ele alıyor.

Sonuç olarak Uğur Öztürk tarafından kaleme alınan Osmanlı Dünyasında Himaye İlişkileri ve Yazılı Kültür: Sultan III. Murâd Devri (1574-1595) adıyla yayımlanan eser, III. Murâd’ın yirmi bir yıllık saltanatını kapsayan dönemin ne kadar zengin bir yazılı kültüre sahip olduğunu belgelerle ortaya koyan oldukça hacimli bir çalışma. Sultanın kitaba, özellikle tasvirli kitaplara düşkünlüğü bu dönemde yabancı devlet adamları veya Osmanlı devlet erkanı tarafından sultana çeşit çeşit kitabın hediye edilmesinde etkili olmuş ve bu durum Osmanlı yazılı kültürünün zenginleşmesine katkı sağlamıştır.

Eser, konusu ve yazarın konuyu ele alış biçimi itibariyle Türk dili ve edebiyatı, tarih, kitap kültürü, sosyoloji vb. alanlara meraklı okurlar için dikkate değer bir kaynak niteliğindedir.



#aktüel
#hayat
#edebiyat
4 gün önce