Gürültü kirliliğilini önlemek için 'alışkın olmadığı bir gece hayatı pahasına' mekanları denetlediğini söyleyen Osman Pepe müjde niteliğinde bir açıklamada bulundu: “Bundan böyle Türkiye'ye zehirli madde içeren hiç bir gemi girmeyek”
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile İstanbul'da görüştük. O, 2003'te çıkan yangında yeşil alanının yüzde 25'ini kaybeden Burgazada'nın yeni yeşilini denetlemekten geldi. Mutluydu. Yangından bir hafta sonra dikmeye başladıkları ağaçların boyunu geçtiğini gururla anlattı. Bakan, Bakanlığı döneminde Türkiye'ye, Trakya büyüklüğünde bir orman kazandırdığını söylerken benim içimden, çocukken pek sevdiğim "Orman ne güzel, ne güzel, ne güzel" şarkısı geçti. Osman Pepe, 11 yıl, 4 dönem sonra kendi bakanlığı döneminde çıkan Çevre Yasası için de mutlu ve gururlu. 'İçinize sindi mi' sorumu ise 'Tanrı buyruğu değil ya, gerekirse değişiklik de yapılır' diyerek cevapladı.
Ben sayın bakana Türkiye demokratik bir toplumdur. Sizde kamuoyu baskısı, muhalefet, medya var mı, var. Bizde de var. Türkiye'nin Hollanda'dan farkı yok dedim. Tepkimizden sonra Hollanda'daki yayın organları "Türkiye Hollanda'dan daha ileri" diye yazdılar.
Batının Türkiye'ye bakışının tipik bir fotoğrafı bu. Bunların önüne ne koyarsak kabul etmeye mecburdurlar, seslerini çıkartamazlar. Ufak tefek şeyler teklif ederiz, mutlu olurlar anlayışı. Türkiye alttan alan bir ülke değil. Öyle bir yönetim anlayışını paylaşmıyorum. Haklıysam masaya yumruk vurmam gereken yerde, vururum. Bu kabadayılık yapmak değil. Ülkenin, insanlarının çıkarını düşünüyorsun. Ve uluslar arası diplomasinin nezaket kuralları içinde elverdiği ciddi marjlar var. Biz bunu kullandık.
Türkiye'nin İtalyanlarla İspanyollarla ve Fransızlarla çevreyle alakalı bazı sorunları olmuştur. Bunlar sütten çıkmış ak kaşık değiller.
Valla ben artık kızak mızak tanımıyorum. Son derece açık ve net olarak şunu söyleyebilirim: Tehlikeli atık madde taşıyan gemiler artık Türkiye'ye girmeyecek, burada sökülmeyecek.
Bazı şeyleri göreceksiniz. Durun bakalım.
Böyle bir çalışma için arkadaşlara talimat verdim. Bundan sonra böyle yapılacak.
Onlar da tehlikeli atığı olmayan gemileri söksünler. Yahut da başka iş yapsınlar.
Biz Kyoto'ya üretim kapasitemiz, emisyonlarımız İngiltere Almanya Fransa seviyesine geldiğimiz zaman taraf oluruz. Türkiye İklim Değişikleri Sözleşmesine imza attı, parlamentosundan geçirdi. Kyoto'ya taraf olmamasına rağmen kendisini daha az sera gazı oluşturan teknolojilere, yenilenebilir enerjiye yönlendiriyor. Kyoto'yu imzalamam çünkü sanayide ve enerji sektöründe çok ciddi sorumlulukları var. AB bu konuyla alakalı bize yardımcı olur, o zaman destekleriz, bunu telafi ederiz.
Kafamdaki planların önemli kısmını realize ettim. Devlette süreklilik vardır. Bu bakanlıkta arabayı kimse geri vitese takamaz artık. Benden önce Türkiye senede 75 bin hektar ağaçlandırma yapıyordu. Biz bunu 350 bin hektarın üzerine çıkarttık. Önümüzdeki sene 400 olacak. Sonraki sene 500. Kimsenin yapamayacağını yaptık. Baltalık ormanları koruya tahvil ettik, orman varlığını geliştirdik. Erozyon mücadelesinde su kaynakları ve ekosistemin iç dengesi, iklim değişikliği açısından son derece önemli bir karardır bu. Bunun altına cesaretle imza attık. Bunlar ancak tek parti iktidarının yapabileceği şeyler.
Bakanlığın imajıyla alakalı kamuoyu araştırmaları yapıyoruz. Durum dediğiniz gibi olumsuz değil. Şu da var. Çevre ekmek su gibi sabahleyin kalktığımızda ilk aradığımız şey değil. Ama Türkiye değişim sürecinde bütün toplumsal katmanlarıyla aynı hassasiyetleri geliştiriyor artık. Çevre kanunu, Tuzla'daki zehirli varillerle ilgili ortaya koyduğumuz tutarlı ve ısrarlı davranışımız kamuoyuna doğru aktarıldı. Otopan gemisinden, ağaçlandırmadan olumlu puan aldık. Boğazdaki gürültü için saat 24'ten sonra Bakan olarak gittik, denetledik. Hiç alışık olmadığımız bir gece hayatı pahasına, tekneyle boğazı bir uçtan bir uca gezdik. (Gülüyor.) Gitmedik eğlence yeri bırakmadık. Her mekana gittik. Bunu millet için yaptık ama, onu da söyleyeyim.
Yok, yok. Denetlemek için gittik.
Ben özel sektörden geldim. Bürokrasinin bir takım refleksleri var, devlet makinesi biraz yavaş işliyor. Ben ağır işleyen bu makineyle daha hızlı gitmek istiyorum. Onun için yürüyüş takımlarında falan ufak tefek problemler olabiliyor bazen.(gülü-yor)
2006 Ağustosu son 30 yılın en sıcak Ağustosuydu. Sıcaklık gölgede 45 dereceydi. Bir de vatandaşın ihmalkarlığı ve bazılarında kötü niyet eklenince karşımıza böyle bir tablo çıktı maalesef. Bugün itibariyle 6 bin 5 yüz hektarlık ormanımızı kaybettik. Bu azımsanacak bir rakam değil ama hem Türkiye'nin dününe, bugününe hem de aynı iklim şartlarında başka ülkelerin durumlarına bakmamız lazım. Ben 2002'nin sonunda geldim. 4 yılda orman kaybımızın ortalaması yıllık 5 bin hektar. Benden önceki 10 yılın ortalaması ise 14 bin hektardan fazla. Yani ben bu rakamı üçte bire indirdim. Alan olarak bize en yakın orman alanı İspanya'da var ve İspanya'da bu yıl 140 bin hektar, biz de 6 bin 5 yüz hektar orman yandı.
Şunu söylemeye çalışıyorum. Biz 2006 başında "Yangınlara karşı acil eylem planı" hazırladık. Helikopter, uçak, arazöz, iş makinesi, eleman vs. temin ve eğitimiyle alakalı çalıştık. İşimiz iyi de gidiyordu. Ağustos başında Gürcistan'da çıkan yangına gönderdiğimiz 8 uçak devre dışı kaldı maalesef. Hesaplarımız bozuldu. Kamuoyuna karşı sanki zaaf var gibi oldu.
Elimde olan bir şey değil ki bu. Bunu hiç kimse önceden kestiremez. Helikopterler ilave ederek işin üstesinden gelmeye gayret ettik.
Çalışmalara başladık. 2007'de uçak ve helikopter filomuz bu yıldan çok daha iyi olacak.
Ben bir insanım. Bu ülkenin insanıyım. 73 milyon insanla birlikte bu ülkede nefes alıp veriyorum. Bakan olmaktan öte insan olmam önemli. Etten ve kemikten ibaret değilim. Duygularım var. Elbette ki öfkelerim, kızgınlıklarım oluyor. Aynı zamanda ben bir mühendisim. Müthiş bir mühendislik faciası görüyorum. İsyanım budur. Gösterdiğim tepki, öyle zannediyorum ki halkla aynı frekansta olduğum için.
Ben sadece söylemiyorum, korkmadan çekinmeden, adam gibi üstüne gidiyorum. Benim üstüne gittiğim olaylar öyle kolay olaylar değil. Karşınızda büyük sermaye grupları var. Bunun zorluklarını biliyorum ama hiç kimse milletten daha büyük ve daha güçlü değil. Emaneti halktan aldık, ona hesap vereceğiz.
Bizim partimiz muhafazakar demokrat bir parti. Muhafazakarlığımız aile ve değerlerini korumaktan geçer. Bu olayların hiç birisini tasvip etmiyorum. Ailenin toplumdaki yerinin zedelenmemesi için ister milletvekili, ister kim olursa olsun daha hassas olmalı. Boşanmalar artıyor, aile temelden sarsılıyor. Herkesin günahı var ama en büyük günah değerleri yıprattığı için medyanın. İki AK Parti milletvekili de yanlış yapmış. Doğru yapmışlar demiyorum, yazıklar olsun diyorum.
Müthiş bir hüzün ve ıstırap.
Sedir ağacı. Sedir büyürken boynu büküktür. Anadolu toprağında sediri boynu bükük bırakmamak keyifli.
Aman Ormancı türküsünü ben ormancılara haksızlık olarak görürüm.
70 bin kişi çalışıyor bakanlığımda. İstisnası olabilir.
Bunu ilk kez sizden duyuyorum.