Başbakan Erdoğan, ziyaret öncesi Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmede "irtica" konusunun konuşulup konuşulmadığına yönelik soruları şöyle cevapladı: "İrtica konusu pek gündemimize girmedi. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz husus şudur. Türkiye'de gerek siyasi ve gerek de ekonomik alanda gerilime sebebiyet verecek açıklamalardan kaçınılması gerekiyor. Bunu Büyükanıt Paşa'ya da söyledim. Kendisi de buna katılıyor. Olumlu yaklaştı. Bu konularda Yaşar Paşa'nın zaten hassasiyeti var. Piyasalar bunlardan olumsuz etkileniyor. 'Ben açıklamamı yaparım ne olursa olsun' olmaz. Hassasiyet olması lazım."
"İrtica tartışmaları gereksizdir. Onyılların tartışması, bugünün değil. Osmanlı'nın son döneminden beri var. Ama irtica kavramı yaşatılıyor. Ne yazık ki bundan nemalananlar var. Konuşulduğu zaman biryerler gerilmek isteniyor. Bu kavramı ülke gündeminden düşürmek lazım. Gündemde tutmanın bir anlamı ve faydası yok. Türkiye artık bunları aştı. Halka soralım 'böyle bir endişeniz var mı' diye, yok. Türkiye, Cumhuriyet değerlerine onyıllar öncesine göre daha yakın. Bütün kurumlarıyla yerleşmiş durumda. Marjinal görüntüleri referans almak doğru değil. Yeni yeni Müslüm (Gündüz) olayları çıkarmanın anlamı yok."
Başbakan, gazetecilerin "İrtica tehdidi yok mu?" sorusunu "yok tabiî" şeklinde cevaplayarak şöyle devam ettii: "Diyanet'in bir çalışma yaparak bu işi bilimsel olarak oturtması lazım. Olduğunu veya olmadığını ortaya koymalıdır. Mehmet Aydın beyle konuştum böyle bir çalışma başlatacaklar. Kastedilen Kur'an kursları konusu ise yaz kursları var artık. Devamlı kurslarda ciddi bir azalma var. İlahiyat fakültelerine ne yazık ki kontenjan verilmiyor. Büyük camilere İlahiyat mezunu görevliler vermek gerekiyor. Müftüler yabancı dil bilmeli."
"Bir abdest suyu meselesi manşetlerde. Dostlarıma soruyorum, herkes o haberden abdest suyunun içilmesinin yazıldığını anlamış. Haberin başlığını okuyunca bu anlaşılıyor. Eşim de ben de öyle anladık. Kitabı aldırdım. Okudum. Yok böyle birşey. Herşey bitti de Müslüman'ın abdest almasının övülmesinin eleştirilmesi mi kaldı. Üstelik kitap o konuyu bir Alman bilim adamından alıntı yapıyor. Bunu manşet yaparak topluma ne kazandırıyorsunuz?"
"Bizim yaptığımız son araştırmada kararsızların oranı yüzde 32'ye çıkmış. Bizden de biraz kararsızlara kayma var. Kararsızlar dağıtılmadan aldığımız en düşük oy, geçtiğimiz ay yüzde 26.2'ydi. Ama kararsızlar dağıtılmadan Meclis'e yine iki parti girebiliyor” diyen Erdoğan, “Kararsızlara oy kaydığını söylemeniz ve 'alım gücü düşen bize oy vermesin' gibi sözleriniz cesur açıklamalar” denilmesi üzerine de, "Hem kendime güveniyorum, hem rakamlar ortada. 4 sene önce asgari ücretle ne alınıyordu, şimdi ne alınıyor. bunu sadece vatandaş söylemiyor. Aydın Doğan da şirketlemizi 10'a katladım' diyor. Turgay Ciner de bunu söylüyor” dedi.
"AB kararlılığımız kesinlikle devam ediyor. Ali'ye (Babacan) talimat verdim. Her ayın bir haftasını bir AB ülkesinde geçirecek. Brüksel'e sıkça gidecek. Onun ve arkadaşlarımızın çabalarıyla AP raporunda Ermeni maddesi değiştirildi."
