Sinemada “durum komedisi” janrının yükselen yıldızı yönetmen Frank Coraci, gedikli oyuncusu Adam Sandler ile bir kez daha işbirliği yaptığı son filmi “Click”te, pek çoğumuzun aklından geçen en muzip hayâli beyazperdeye taşıyor.
(Click)
2006, ABD Yapımı
: Frank Coraci
: Adam Sandler, Kate Beckinsale, Christopher Walken, David Hasselhoff, Henry Winkler, Julie Kavner
: 107 dakika
: Amerikan MPAA Kurumu PG-13 Sertifikası (İçerdiği argo dil ve cinsel içerikli bir kaç espri nedeniyle, 13 yaşından küçüklerin ve bu tür temalardan hoşlanmayanların izlememesi önerilir.)
: 6.9 / 10 (Kaynak:
sitesi)
: Warner Bros
Evli ve iki çocuklu tipik bir orta sınıf Amerikan aile reisi olan Michael Newman, ayakta geçirdiği bir günün sonrası eve geldiğinde o kadar yorgundur ki hangi kumandanın televizyonu açtığını bir türlü bulamaz ve sinirden çıldırır. Bunun üzerine, evdeki bütün elektronik araç gereçleri tek kalemde kontrol edebilecek mükemmel bir uzaktan kumanda edinmeye karar verir. Gizemli Prof. Morty sayesinde, çok geçmeden böyle bir araca sahip olur da… Ancak, evrendeki herşeyi yönetebilen bu yeni oyuncağı sayesinde hayatı olağanüstü düzeyde kolaylaşıp güzelleşen, en zıpır hayâllerini bile gerçekleştirme olanağı bulan kahramanımız, bir süre sonra böyle bir ayrıcalığın fânilere mutluluk kadar mutsuzluk da getirdiğini gözlemlemeye başlayacaktır.
Hollywood'un İtalyan asıllı genç yönetmenlerinden Frank Coraci'nin son çalışması "Uzaktan Kumanda", hemen hepimizin hayatımızın bir anında şu ya da bu biçimde aklımıza gelmiş olan çılgınca bir hayâli beyazperdeye taşıyor. Bir uzaktan kumanda ile hayatımıza dilediğimiz gibi biçim vermek, yaşamaktan hoşlandığımız olayları "geri sar" tuşuna basarak tekrar tekrar yaşamak ya da tam aksine bir an önce unutmak istediklerimizi "sil" tuşuyla ortadan kaldırmak… Bitmesini hiç istemediğimiz kimi anları "yavaş oynatım" tuşuyla yavaşlatırken, bir an önce geçip gitmesini istediklerimizi ise "hızlı oynatım" seçeneğiyle başımızdan def etmek…
Eh, konu bu denli bildik, akıldan geçirmesi bile zevkli olan bir hayâl üzerine kurulu olunca, film de ister istemez bir hayli matrak oluyor. Henüz kariyerinin başlarında olmasına karşın, yakın geçmişte çektiği "Düğün Şarkıcısı" (The Wedding Singer, 1998) ve "Seksen Günde Devrialem" (Around the World in 80 Days, 2004) gibi yapıtlarla durum komedisinde iddialı olduğunu kanıtlayan Coraci, bu son çalışmasında da gedikli oyuncusu Adam Sandler ile yine izleyiciye kahkaha dolu dakikalar vaad ediyor.
Adam Sandler'ın öyle pek de ahım şahım bir oyuncu olduğu söylenemez. Ancak öykü izleyiciyi ilk dakikalardan itibaren öylesine sarıp sarmalıyor ki başrol oyuncusunun yetenek düzeyini fazlaca dikkate almadan kendinizi bu renkli serüvene kaptırıyorsunuz. Hem, Sandler olmuş olmamış ne gam! Bu filmde öyle bir eski dostumuz var ki sırf onun yirmi küsur yıl sonraki (şaşırtıcı biçimde, hâlâ çok zinde ve bakımlı) hâlini görmek adına bile zaman bulunursa gidilmeye değer bir film "Uzaktan Kumanda". Evet, ekranların 80'lerdeki kült dizisi, şimdilerde komedyen Cem Yılmaz'ın bir reklâm kampanyası çerçevesinde anısını yeniden canlandırdığı "Kara Şimşek"in (Knight Rider) cesur sürücüsü Michael Knight, yani gerçek adıyla David Hasselhoff yıllar sonra beyazperdede yeniden arz-ı endam ediyor. Hem de son derece gırgır, akıllara ziyan bir rolle… Özellikle de Sandler'ın, can sıkıcı ve bencil patronu Ammer rolündeki Hasselhoff'u uzaktan kumandasının "pause" tuşuyla dondurup suratına dilediğince yumruk salladığı, sonrasında ise yeniden hareket geçirdiği sahne kesinlikle görülmeye değer…
Bunun dışında, film, kahramanımıza bu müthiş uzaktan kumandayı armağan eden Profesör Morty rolünde efsanevî aktör Christopher Walken'ı da konuk ediyor. Başta "Avcı"nın (The Deer Hunter, 1978) -izleyicileri finalde gözyaşlarına boğan- Rus ruleti kurbanı Nick'i olmak üzere yıllar yılı birbirinden ciddi rollerde izlediğimiz Walken, 1990'ların ortalarından itibaren "Yeter artık bu kadar kasvet" diyerek, oyunculuk tarzında radikal bir değişikliğe gitti ve ardarda komedi dozu yüksek filmlerde, üstelik de yan rollerde boy göstermeye başladı. Bizim gibi onu "Vietnam Savaşı kurbanı Nick" olarak hatırlamaya alışkın eski kuşak için bu durumu kabullenmek biraz zor oluyor; ama Walken'ın komedi janrındaki performansı da pek fena sayılmaz doğrusu…
Frank Coraci'nin Sandler ile işbirliği hâlindeki filmlerinde kurduğu sinema dili izleyiciyi fazlasıyla güldürmeyi başarıyor başarmasına; ancak tıpkı aynı çizgide film yapan, akranı konumundaki siyahî yönetmen Keenan Ivory Wayans gibi Coraci'nin öyküleme tekniğinde de "çiğ" bir taraf var. Özellikle filmin bazı anlarında gündeme gelen dil ve espriler banallik sınırında dolaşıyor. O yüzden, özellikle hatırlatmak isterim ki bu Disney tarzı bir "aile komedisi" değil. Dolayısıyla çocuklarla paylaşılması da sakıncalı. Coraci-Sandler filmlerinin olmazsa olmazları arasında yer alan bir kaç argo konuşmayı ve banal sahneyi dikkate almazsanız, hafta sonunda kafadar arkadaşlarınızla birlikte oldukça eğlenceli saatler geçirebilirsiniz. Hele de filmin sonlarına doğru gitgide artan aile ve sadâkat merkezli olumlu mesajların değerini de es geçmemek gerekiyor.
Bir yandan ardarda ortaya çıkan eğlenceli durumlar karşısında hoşça vakit geçirirken, öte yandan da şu dünyada mutlu olabilmek için mutlaka elimizdekilerle yetinmemiz gerektiğini, çevremizdeki herşeyi dilediğimizce yönetebileceğimiz bir uzaktan kumandanın bile sonuçta bize hayatın doğal akışından daha fazla keyif veremeyeceğine tanık oluyoruz. Bir Amerikan durum komedisi için beklenenden fazla bile ağır bir konu bence.
"Uzaktan Kumanda", bu yönüyle de diğer Coraci-Sandler ortaklıklarına göre içerik açısından çok daha dolu bir yapıt olmuş. Vaktiniz olursa izleyin.