Başbakan Erdoğan, "Bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, dünya siyasetinin öznesi ya da nesnesi olacağını kaydederek, "Bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız" dedi.
Başbakan Erdoğan, Sungate Port Royal Oteli'nde düzenlenen 10. Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı'na katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, katılımcıları ülkesinde görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Türk Dünyasının, stratejik, ekonomik ve kültürel açıdan çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını ifade eden Erdoğan, zengin enerji kaynakları, dinamik genç nüfusu ve bereketli topraklarıyla bu coğrafyanın Türklere de, dünyaya da geniş imkanlar sunduğunu söyledi.
Tarihin Türk dünyasının karşısına çıkardığı büyük fırsatlarla karşı karşıya bulunulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, "Bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmek mecburiyetindeyiz" dedi. Yurt edinilen bu coğrafyanın büyük yükler getirdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şanlı bir mazinin, köklü bir tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklar var. Onun için inanıyorum ki, bugün bir araya gelişimizin anlamı büyüktür.
Buradaki temsilcilerin ortak sorunlarımızı tartışmaları, uygulanabilir siyasi, ekonomik ve kültürel projeler üretmeleri son derece önemlidir. Önemlidir diyorum çünkü yeni bir başlangıç mevsimindeyiz. Dünyamız soğuk bir savaş sonrasında yeniden şekilleniyor. Bu, on yılları alacak bir süreç olabilir. Ne yazık ki, bu süreç çok sancılı da geçebilir.
Daha yeni Filistin ve Lübnan'da tanık olduğumuz gibi büyük acılara, yeni yıkımlara da yol açabilir. Yaşadığımız çalkantılar, etrafımızda tanık olduğumuz acılar korkarım ki, bunun ilk işaretleridir. Yine de amacım burada büyük bir felaketin, bir yıkımın yaklaşmakta olduğunu haber vererek gereksiz bir endişe meydana getirmek değildir.
Hayır, ben aslında içinden geçtiğimiz dönemin barındırdığı imkan ve fırsatlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Nihayet korktuğumuz gelişmelerin, savaş ve çatışmaların önlenmesi de bizlerin bu imkan ve fırsatları ne kadar değerlendirdiğine bağlı olacaktır. Bunu tespit etmek, hatırlatmak için söylüyorum. Şurası muhakkak ki, günümüzün tehdit ve tehlikeleri, dolayısıyla yaşadığımız küresel değişim sürecinin olumsuz etkileri en çok bu coğrafyada hissedilmektedir.
Ancak bu krizleri büyük fırsatlara çevirmek bizim elimizdedir. Bilirsiniz, 'İhtiyaç medeniyetin üstadıdır' derler. İşte bu zor şartlar, bu tehdit ve tehlikeler, bu sarp dağlar bu coğrafyayı tarih boyunca bir medeniyet merkezi yapmıştır.
Bugün dünya siyasetinin ağırlık merkezi başka coğrafyalara kaymış gibi görünebilir. Ancak bilmeliyiz ki, bizim için sadece iki seçenek mevcuttur. Bu siyasetin ya öznesi, ya da nesnesi olmak durumundayız. Belki dünyanın başka bölgelerinde başka halklar için üçüncü bir ihtimal vardır.
Belki sınırlı bir etkiye maruz kalarak olup bitenleri seyretmeleri mümkündür. Ancak dünya siyasetinin oyun sahnesi hiç şüphe yoktur ki, bu coğrafyadır. Bu coğrafyanın sakinleri için de seyirci kalma lüksü yoktur. Ya başkalarının oluşturduğu siyasete maruz kalmakla yetinen pasif unsurlar olacağız ya da bu siyaseti oluşturan aktörler arasında hep birlikte yerimizi alacağız.
Bir kez daha altını çizerek söylüyorum: Dünya siyasetinin ya nesnesi olacağız ya da öznesi. . . Ama bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız. "