İran’a nükleer faaliyetlerini durdurması için tanınan süre doldu. UAEK raporu olumsuz çıktı. Uzmanlar, askeri operasyonun yaptırımlar arasında olmayacağı yorumunda bulunuyorlar
İran'a nükleer faaliyetlerine son vermesi için BM tarafından tanınan süre önceki gün doldu. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun önceki gün açıkladığı rapor olumsuz çıktı. UAEK'nun raporuna göre, Tahran uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmadı, aksine yeni bir zenginleştirme döngüsü başlattı. İran'a karşı tutumun haftaya Berlin'de tartışılması beklenirken, bundan sonra ne olacağı konusu ise uzmanlar arasında şimdiden tartışılmaya başlandı. Strateji uzmanlarına göre, ABD yönetimi bu aşamadan sonra İran'a yaptırım uygulanmasını istiyor, Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip olan Çin ve Rusya ise, bu seçeneği devreye sokmak için erken olduğu görüşünde. Uzmanlara göre, Çin ve Rusya ikna edilse bile, yaptırımların sembolik düzeyde kalması muhtemel görünüyor.
Kulislerde konuşulan senaryolara göre, ilk aşamada, İranlı yetkililere seyahat kısıtlamaları getirilebilir; İran kurumları ve yetkililerinin yurtdışındaki mal varlıkları dondurulabilir. Sonrasında, daha geniş ölçekli ekonomik yaptırımlar ve İran'ın diplomatik alanda tecridi gündeme gelebilir. Askeri operasyon olasılığı ise, kısa vadede zor görünüyor.
Bu arada, Ahmedinejad dün, Türkiye sınır bölgesine yakın Urumiye'deki gezi ve incelemeleri sırasında halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, bazı güçlü ülkelerin, hiçbir uluslararası kanun ve sözleşmelere ve ahlaki değerlere bağlı kalmadığını söyledi. Ahmedinecad, "Kendileri hazırlayıp kabul ettikleri sözleşmeleri kendileri uygulamıyorlar. Bunlar içerisinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın sözleşmeleri en başta gelmektedir" dedi. Nükleer güce sahip ülkelerin nükleer silah yarışını körüklediklerine işaret eden İran Cumhurbaşkanı, "İran, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması üyesidir ve bu sözleşmelere bağlıdır" dedi.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi John Bolton, yaptırımlarla ilgili olarak ''BM Güvenlik Konseyi'nde bir kararın oybirliğiyle alınması, siyasal açıdan istenen bir durumdur. Ancak, ABD olarak bunun şart olduğuna inanmıyoruz. BM'nin kurucuları Milletler Cemiyeti'nin işleyememesinde etkili olan oybirliği kuralını reddetmişlerdir. O yüzden oybirliğine ihtiyacımız yok'' diye konuştu.