Sıcak paranın enflasyonla mücadelenin etkinliğini azalttığını belirten MÜSİAD, kurun gerçek değerine getirilmesini istedi
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), aşırı yüksek reel faizler ve içeriye akan sıcak paranın kurun gerçek değerine ulaşmasını belirterek, önlem alınmasını istedi. MÜSİAD'ın üyelerin görüşleri doğrultusunda hazırlanarak, Dış Ticaret Raporu MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat tarafından Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e sunuldu. İhracatın ithalatı karşılama oranındaki düşüşün geçtiğimiz yıl yavaşlayarak neredeyse sabit kaldığı belirtilen raporda bununla birlikte Türkiye'nin ihracatta 22. ülke ve ithalatta 16. ülke olduğu, bunun önemli bir çarpıklık olduğu belirtildi. Yatırım ve ara mallarında ithalata bağımlılığın azaltılması istendi.
Raporda, son yıllarda döviz kurunun bastırılmış olmasının; zorunlu ithalat kalemlerinin ve yatırım modernizasyon ivmesinin nispeten ucuza gerçekleştirilmesini temin etmesi, dezenflasyon sürecine verdiği büyük destek, borç stokunun sürdürülebilirliğine verdiği olumlu katkı nedeniyle Türkiye'nin lehine olduğu kaydedildi.
Ancak burada 'kurun doğru değerinin' ortaya çıkmasına engel olan gelişmelere daha fazla seyirci kalınmaması istenen raporda “Bu faktörlerin başında aşırı yüksek reel faizler ve içeriye akan sıcak para gelmektedir. Sıcak para, ayrıca para politikalarının etkinliği azaltarak enflasyonla mücadeleyi de zora sokabilmektedir” denildi.
Raporda başta tekstil sektörü olmak üzere deri, gıda ve diğer marka sektörlerde özel teşvikler uygulanması istendi. AB'nin Türk işadamlarına vize konusunda getirdiği engellerin aşılması için 1 milyon doların üstünde ihracat yapan bütün firma sahiplerine ve genel müdürlerine özel yeşil pasaport verilmesi ve Çin'den yapılan ithalata anti damping vergisi, referans fiyatı, kotalar, ihtisas gümrükleri, şartnamelerin daha etkin kullanılması da MÜSİAD üyelerinin beklentileri arasında yer aldı.
MÜSİAD'ın önerileri ve alınması gereken tedbirlere yer verilen raporda, Türkiye'nin dış ticaret yapısının dinamik bir analizinin yapılması, uzun dönemde sürdürülebilir ve rekabetçi üstünlüklere sahip olacak ihracatçı sektörlerin tanımlanması gerektiğine işaret edildi. Raporda, DPT'nin “stratejik sektör” olarak benimsediği otomotiv ve beyaz eşyanın uzun vadede bu avantajının kaybolması ve üretimin göç etme ihtimali bulunduğu belirtildi. Raporda makine, turizm ve tarım sektörlerinin strateji sektör olarak tanımlanmasının son derece isabetli olacağı da bildirildi.