Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 'Eğer birisi bizim adımızı taşımışsa, argo ve küfür varsa, birine hakaret varsa, bizim logomuzu taşıdığı için dava açarım' dedi.
Hüseyin Çelik, Van ziyareti sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, müstehcenlik, küfür, kaba sözler, argo içeren ve "MEB'in okullara tavsiye ettiği 100 Temel Eser kapsamındadır" ifadesi bulunan kitaplarla ilgili bir liste hazırlatacaklarını bildirdi.Çelik, gazetelerde konuyla ilgili haberlerin çıktığı ilk gün buna ilişkin talimat verdiğini söyledi.
Velilere, öğrencilere ve gazetecilere çağrıda bulunan Çelik, içinde argolu, hakaret içeren ifadeler bulunan kitapların kendilerine ihbar edilmesini istedi.
Çelik, şöyle konuştu:
"İçinde Cumhurbaşkanına veya bir başkasına hakaret içeren bir kitabın okullara, öğrencilere tavsiye edilmesi söz konusu olmaz.Müstehcenlik, küfür, argo, kaba kelimeler, laflar, eğitimin ruhuyla kesinlikle bağdaşmaz.Bizim böyle bir şeyi tavsiye etmemiz de mümkün değil.Biz Türk Şiiri Antolojisi demişiz.
Birisi tutup da belden aşağı müstehcen ifadelerle bir şiir antolojisi hazırlarsa ve 'MEB çocuklara şiir tavsiye etti' diye verirse bunda bizim bir günahımız aranmaz ki.Ben piyasalardaki kitapları her gün kontrol edecek halde değilim.
Böyle bir yetkim de imkanım da yok."
"100 Temel Eser" projesinin hedefine ulaştığını belirten Çelik, her şeyin istismar edilebileceğini kaydetti.Çelik, şöyle devam etti:
"Ben diyelim ki bir eser tavsiye ettim.Tolstoy'un 'Savaş ve Barış'ını okuyun dedim.Birisi Tolstoy'un Savaş ve Barış'ını tutup da özünü yok edecek, tahrip edecek şekilde üslubunu değiştirip üzerine bir damga basarsa yanlış yapmış olur, korsan yayın neyse bu da odur.Ciddi yayınevlerinin kitaplarının bir hafta sonra korsan yayınları çıkıyor. Hep birlikte bunun üzerine gidelim o zaman.Yani MEB okullara kitap tavsiye etmeyecek mi?"
Bu tür yayınların doğru olmadığını vurgulayan Bakan Çelik, 'Eğer birisi bizim adımızı taşımışsa, argo ve küfür varsa, birine hakaret varsa, bizim logomuzu taşıdığı için dava açarım' diye konuştu.
İthamların kendilerine yöneltildiğini, bu kitapların kendileri tarafından tavsiye edilmediğini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Benim bakan olarak veya bürokratlarımın, arkadaşlarımın okullara müstehcen, kaba, küfür dolu bir kitabı tavsiye etmesini kim niçin aklından geçirebilir. Biz bugüne kadar kamuoyunun önünde olan insanlarız, ben bakan olduğum günden beri tüm konuşmalarımı irticalen yapıyorum.Bugüne kadar benim, arkadaşlarımın ağzından küfürlü bir kelime mi çıktı? Dolayısıyla bunlar bize yakıştırılan ithamlardır.Bu ithamları reddediyorum ve bizi bunlarla, böyle mesnetsiz ithamlarla itham edenlere de yakıştırmıyorum."
Çevirinin motomot, harfi harfine yapılmasının çok anlam ifade etmeyeceğini belirten Çelik, çevirinin yapıldığı ülkenin kültürel unsurlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getirdi.
Çelik, "Ülkenin kültürel unsurlarını göz önünde bulundurmakla Hıristiyan dünyasında yazılmış bir kitabı Müslümanlaştırmak farklı şeylerdir.Heidi'de, bir kilise sahnesi vardır, buram buram Hıristiyanlık propaganda edilir, sen eğer Heidi'yi sevdiysen, Heidi'yi Müslümanlaştırmaktan vazgeç, böyle bir tavır içerisine girme, bu doğru değil. Otur kendi Heidi'ni yaz, eğer yapacaksan, eğer yayın yapacaksan, kendi çizgi filmini yap, kendi Heidi'ni yaz" diye konuştu.
Bir yayınevinin Pinokyo eseri çevirisinde, yer almadığı halde "Burayı cennete çevirmişsin" ifadesinin bulunduğunu anımsatan Çelik, "Bir tatil köyüne gittiniz, masmavi bir deniz, arkanızda yemyeşil bir orman, kumsal o biçim; 'Burası cennet gibi bir yer' derseniz, siz yeni bir terminoloji mi kullanmış olursunuz? 'Siz burayı iyiden, doğrudan yana, olumludan yana değiştirmişsiniz' ifadesi yerine 'cennete çevirmişsiniz' dediğiniz zaman burada garipsenecek bir şey yok' dedi.
Pinokyo kitabında, "Oh God" dendiğini, bunun "Tanrım, Allahım, Yarabbim" diye tercüme edilebileceğini söyleyen Çelik, "Bunda bir gariplik yok.
Hıristiyanların tanrısı ile bizim tanrımız farklı falan değil.Onlar 'Oh my God' diyor, sen bunu 'Aman Allahım'dan başka nasıl tercüme edebilirsin" diye konuştu.
Sefiller kitabının başkahramanının şekilden şekile sokulmasını tasvip edemeyeceğini vurgulayan Çelik, kitabın özünü yok etme, esas mesajlarını ortadan kaldırma ve tahrip etmeye yönelik yapılan tercümeleri onaylamasının mümkün olmayacağını kaydetti.
Ahmet Vefik Paşa'nın "Molier" tercümelerinde 'No, no' ifadesinin 'Haşa ki haşa' şeklinde tercüme edildiğini anımsatan Çelik, o dönemlerde bu tercümenin yerine oturduğunu, ancak şu an bunun kabul edilemeyeceğini kaydetti.
Çelik, "Dolayısıyla çeviri yaptığınız dilin konuşulduğu toplumun kültürü, onların anlayışı şüphesiz ki göz önünde bulundurulur, bunu en iyi çevirmenler bilir" dedi.