İstanbul, Atina ve İskenderiye'yi dünyanın üç başkenti olarak sıralayan Yunanlı yönetmen Costas Ferris, bugün 'Arzın Merkezinde Buluşmalar' etkinliğinin Derviş Zaim ile birlikte söyleşi konuğu
Yunanistan'ın en ünlü yönetmenlerinden Costas Ferris, 'Cenneti Beklerken'in yönetmeni Derviş Zaim ile birlikte 'Arzın Merkezinde Buluşmalar' etkinliğinin ocak ayı konuğu olarak söyleşiye katılmak üzere İstanbul'a geldi. Etkinlik öncesinde kısa bir söyleşi yapma imkanı bulduğumuz Ferris, İstanbul, Atina ve İskenderiye'yi dünyanın üç başkenti olarak gördüğünü söyledi. İstanbul'un gerçekten de arzın merkezinde bir kent olduğunu düşünen Ferris, "Bence İstanbul'un her yanında hatıralar var. Bir kentin taşının ve toprağının bir sesi vardır. İstanbul'un taşı ve toprağı öyle şeyler söylüyor ki" ifadesini kullandı. Ferris, İstanbul'un ardından Atina ve İskenderiye'yi de kendisini evinde hissettiği kentler olarak sıraladı. İnsanoğlunun en önemli medeniyetlerini bu üç kentte kurduğunu belirten Ferris, dünyanın tam ortasında diye tarif ettiği bu üç kentin Doğu ve Batının arasında köprü kurduğunu anlattı. Kendisinin New York, Yeni Delhi, Londra ve Paris'in de aralarında olduğu pek çok kentte bulunduğunu anlatan Ferris, üç kentte kendisini evinde hissettiğini ve bunu da Doğulu kanına bağladığını söyledi.
Ferris, Kahire doğumlu bir Rum ailenin çocuğu. Ailesi ile birlikte çocuk yaşta önce Kıbrıs'a, ardından Yunanistan'a göç eden Ferris, 1983 yılında çektiği ve Balkanların çok kültürlü yapısını anlattığı 'Rembetiko' filmiyle tüm dünyada şöhrete ulaşmıştı. 1988'dan beri film çekmeyen Ferris, şimdilerde, İzmir'in küçük bir kasabasında yaşayan bir Yunan kızının hikâyesini 'Deniz Kızı Eftelya' adıyla filmleştirmeye hazırlanıyor. Ferris, henüz senaryosu yazılan projede, tüm yakınları Yunanistan'a gittiği halde Ege'nin bu yakasında kalan Eftelya'nın hüzünlü hikâyesi üzerinden iki yakanın ortak geçmişini anlatacağını söyledi. Ferris, 'Nil'in Çocukları' adında bir proje üzerine de çalıştığını anlattı.
1983 yılında çektiği 'Rembetiko' filmiyle, Emir Kusturica'nın 'Çingeneler Zamanı'nın da aralarında olduğu pek çok filme ilham kaynağı olan Ferris, filminde hayatlarını anlattığı ve Balkanların çok kültürlü yapısında önemli bir yer teşkil eden Rembet halkı ile arasında özel bir bağ olduğunu düşünüyor. 20 yy'ın başında Yunan hükümetinin 'Türk Müziği' olarak görüp yasakladığı Rembet müziğinin, aynı dönemde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde Atatürk tarafından 'Bizans Müziği' denilerek yasaklandığını iddia eden Ferris, ortada kalan Rembet halkının aslında Balkan halklarının genel durumunu özetlediğini söyledi.
Türkiye'nin yerinin Avrupa Birliği olduğunu anlatan Ferris, Kahire, İstanbul ve Atina arasında gezmek istediğinde kendisine vize ve pasaport sorulmasının kahredici olduğunu söyledi. 1993 yılında Türk yönetmenler Ali Özgentürk ve Zeki Ökten'in Yunanistan'a kendisini ziyarete gelmek istediğinde vize alamadıklarını anlatan Ferris, sınırların kalktığı bir dünyada yaşama özlemi ile dolu olduğunu söyledi.