Akademik itibar sıfıra düştü

Yakup Bulut
00:0029/12/2006, Cuma
G: 29/12/2006, Cuma
Yeni Şafak
Akademik itibar sıfıra düştü
Akademik itibar sıfıra düştü

Yurtdışında Türkiye'deki bilimsel yayınlara atıf 2005'te sıfıra düştü. Eğitimciler, durumun kopyacı sistemden kaynaklandığı konusunda hemfikir

Yurtdışında Türkiye'den yapılan yayınlara bilimsel atıf sayısını ortaya koyan resmi grafik YÖK tarafından yayınlandı. 2005'in 2. döneminde yurtdışında Türkiye'deki bilimsel yayınlara atıf sonunda sıfıra düştü. Eğitimciler bunun temel nedeninin yurtdışından kopyalama olduğunda hemfikir. Acı tablo YÖK'ün Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi Taslak Raporu'ndaki grafikte yer aldı. 1981'de Türk akademisyenlerin ortalama 10 bilimsel eserine yurtdışında atıfta bulunulurken, bu sayı 1995'e kadar 8'e geriledi. 1999'da 6 olan sayı 2005'te sıfır oldu.

YÖK SİSTEMİ İFLAS ETTİ

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Esas işi bilimsel makale, araştırma olması gereken YÖK'ün kendi yaptıklarıyla yüzleşmesi gerekir. 2005'te sıfırlanan tablo YÖK'ün karnesi. YÖK bu gurur tablosunu istifa ederek tamamlamalı” dedi.

MİLYARLAR HEBA OLDU

Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu da makalelere atıf sayılarındaki düşüşün YÖK tarafından da kabul edilmesinin “YÖK sisteminin iflasının kabulü” anlamına geldiğini belirterek şunları söyledi: “Milyarlarca para boşa gidiyor. Fizik veya tıp deneyi için binlerce dolar ödeniyor ve üniversite laboratuvarlarına ABD'den gelen bu cizahlar hiç açılmıyor. ABD'den alıntı bilgiler, deney sonuçları kullanılıyor. YÖK sisteminin üniversitelerde yıllardır nitelik değil yalnızca niceliğe önem verdiği, yapılan yayınların 'şişirme ve zorlama' olduğu, üniversitelerin 'evrensel bilim' anlamında boşa çalıştığı, devletin yıllardan beri milyarlarca dolarının heba edildiği anlaşılıyor.”


Yeteri kadar bilgi yok

YÖK tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de sunulan raporda bu durum şöyle değerlendirildi: “Araştırma faaliyetlerinin niteliği konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu konuda iki saptama yapılabilir. Bunlardan birincisi yayınların sayısındaki artışa karşın bu yayınların etki faktörlerinde bir gelişmenin yaşanmamasıdır.”