Kış ve ilkbaharın ilk aylarında sık görülen suçiçeği hastalığının okullarda salgın hale gelmemesi için çocukların izlenmesi gerektiği bildirildi.
Beşyol Tıp Merkezi Başhekimi Dr. Aytaç Akın, suçiçeğinin (varisella zoster) herhangi bir yaşta görülebilse de daha çok çocukluk çağında görülen ateşli, döküntülü, bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyleyerek, uyarılarda bulundu. Hastalığın tipik özelliklerinin ateş, deride ortaya çıkan su dolu birkaç saat içinde içi saydam sıvıyla dolu kesecikler haline gelen kaşıntılı kabarcıklar olduğunu dile getiren Dr. Akın, kabarcıkların saçlı deride de olmasının alerjik döküntüden ayrımını sağladığını kaydetti. Suçiçeğinin, özellikle 10 yaşın altındaki çocukları etkileyen salgınlar şeklinde ortaya çıktığını, varisella zoster virüsünden kaynaklandığını ve olağanüstü bir bulaşıcılığa sahip olduğunu vurgulayan Akın, "Her ne kadar bu hastalığı geçirmekle yaşam boyu bağışıklık kazanılırsa da, virüs uyku halinde bekleyip daha sonra yetişkinlik çağında kendini herpes zoster yani zona olarak gösterebilir" dedi.
Enfeksiyondan sonra 14 ila 21 günlük bir kuluçka devresi bulunduğunu, daha sonra çocukta ateşlenme ya da hafif bir titreme görüldüğünü veya kusma ile sırt ve bacaklarda ağrı gibi şikayetlerle kendini hissettirdiğini ifade eden Akın, "Hemen hemen aynı zamanda, sırt ve göğüste, bazen alın çevresinde, daha nadiren kol ve bacaklarda çok sayıda kırmızı ve kaşıntılı kabartı oluşur. Bu kabartılar birkaç saat içinde saydam bir sıvıyla dolu kesecikler haline gelir. Bu keseciklerin görülmesi birkaç gün devam eder ve ikinci günden itibaren içerikleri irine dönüşüp, bir iki gün içinde patlayabilir ya da kuruyup büzüşerek tepelerinde kahverengimsi kabuklar oluşur. Bu küçük kabuklar bir haftaya varmadan pullanarak dökülür ve iyileşme tamamlanır. Bu süreçte hastalığın özellikle okullarda salgın hale gelmemesi için çocuklar, veliler ve öğretmenler tarafından izlenmelidir. Suçiçeği geçiren çocuk arkadaşlarından tecrit edilmeli yani okula gelmemelidir" diye konuştu.
Suçiçeği olan yetişkinler ve gençler için çocuklara göre şiddetli komplikasyon riskinin daha yüksek olduğuna işaret eden Akın, hastalıktan korunmak için çocuklara 13. aydan itibaren tek doz olarak aşı uygulanması gerektiğini hatırlattı. Tedavinin hem belirtilere yönelik hem de etkene yönelik yapılabileceğine değinen Akın, belirtileri hafifletmek için antipiretikler (ateş düşürücü) ya da sistemik antihistaminikler (alerji giderici) kullanılabileceğini söyledi.
Etkene yönelik tedavide antiviraller kullanıldığına dikkat çeken Akın, erken tedavinin ağrı ve şikayetleri azalttığını anlatarak, "Bazen kaşıntıyı önlemek için kalamin losyonu da kullanılır. Bağışıklık sorunu olan ya da enfeksiyon ve komplikasyonları açısından risk altında bulunan çocukların varicella zoster enfeksiyonu tedavisinde antiviraller kullanılabilir. Uygulama döküntülerin ortaya çıkmasını takiben ilk 24 saat içinde ve 2 yaşından büyük çocuklarda yapılmalıdır. Antiviraller, eğer erken kullanılırsa (döküntülerin ortaya çıkmasını takiben ilk 24 saat içinde) kalıcı izleri azaltır, iyileşme sürecini hızlandırır, lezyon sayısını azaltır, kaşıntıyı azaltır ve ateşi düşürür; hastalığın süresi kısalır ve şikayetler azalır. Kaşıntının şiddetini azaltıp süresini kısaltarak, asiklovir aynı zamanda döküntülerin yara haline gelip kalıcı izler bırakma riskini de en aza indirir" şeklinde konuştu.