Tek tip askerlik olur mu?

Gazanfer Şanlıtop
00:009/10/2010, Cumartesi
G: 9/10/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Tek tip askerlik olur mu?
Tek tip askerlik olur mu?

Tek tip askerlikte karşımıza en önemli sorun olarak 'kıdem' çıkıyor. Eğer sorun buysa pekala alternatif modeller üretilebilir. Demokraside olduğu gibi askerlikte de çare tükenmez

Bilindiği üzere, erinden generaline kadar orduda görevli bulunan kişilerin tümüne “asker” deniliyor. Askerlik görevide, “Türk istiklal ve cumhuriyetini, Türk vatanını korumak ve kollamak için harp sanatını öğrenmek ve fiilen yerine getirmek yükümlülüğü” olarak tanımlanıyor.

Askerlik kanununa göre, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu ve sağlam durumdaki her erkek, askerlik yapmakla yükümlüdür. Bu sorumluluk yirmi yaşına girince başlar, 41 yaşına girince sona erer. Bu yirmi bir yıllık süreye “askerlik çağı” denilir.

Askerlik görevinin süresi, ülke ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak zaman zaman değiştirilmektedir. Günümüzde yükseköğrenim görmemiş şahıslar er olarak askerlik yapmakta olup, bu süre 15 aydır. En az dört yıllık yükseköğrenim görmüş olanlar için ise farklı bir statü uygulanmaktadır. Bu gruba girenler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin o anki ihtiyacına da bağlı olarak; kendi istekleri ve sınav sonuçları doğrultusunda, 12 ay süreyle yedek subay ya da 6 ay süreyle kısa dönem er olarak askerlik görevlerini yerine getirirler. Yurtdışında belirli bir süre çalışanlar ise, döviz olarak bir bedel ödeyerek 21 günlük askeri eğitimden geçirilmek suretiyle terhis edilirler.

BEDELLİ TARTIŞMASI BİTSİN

Aynı kanuna göre; Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacından fazla asker geldiğinde istekli olanlar kura karşılığı “bedelli askerlik” yapabilmektedirler. Pratikte tam olarak uygulanmayan bu bedelli askerlik konusu her fırsatta gündeme gelmekte ve kamuoyunu anlamsız bir şekilde meşgul etmektedir. Özellikle askerlik çağına girmiş bulunan gençlerimiz bu nedenle tedirginlik yaşamakta ve ümide kapılıp askerlik görevini erteleme yoluna gitmektedirler.

Artık bu konulara bir son vermek gerekiyor. Anayasamızda öngörülen “eşitlik” kavramı da göz önünde bulundurulduğunda, her Türk vatandaşının bu görevi aynı sürede yapması olmazsa olmaz gibi görünüyor. Zaten benzer şeyler kamuoyunda sürekli olarak konuşuluyor. Şu anda 11-12 aylık tek tip askerlik konusu gündemde. Hatta bundan sonra yedek subaylığın kaldırılması bile düşünülüyor.

TEK TİP ASKERLİKTE KIDEM

Ancak her alternatifte olabileceği gibi bu durumun da mahzurları var. Çünkü kaş yapayım derken göz çıkarmamak gerekiyor. Anayasal eşitlik ancak nitelik, yani süre yönünden sağlanabilir. Belirli süreyi kapsayan ve herkese eşit olarak uygulanan bir görev, bir sorumluluk vardır, yapar yerine getirirsiniz. Peki nicelik, yani kişinin eğitim ve uzmanlık durumu ne olacak? Sırf eşitlik sağlayacağım derken, alfabenin tek harfi ile bile tanışmamış bir delikanlı ile bir mühendisi, doktoru, hatta bir profesörü aynı seviyede mi göreceksiniz? Hepsi aynı görevi yapacak, hepsi aynı koğuşlarda mı yatacak?

Sivil iş hayatına bakıldığında, fertlerin pozisyonlarının başta eğitim olmak üzere bilgi ve becerilerine göre belirlendiği kolayca görülür. Zaten askerlikte de benzer uygulama mevcut. Düz bir askerle, bırakınız yüksek rütbeli komutanları, bir astsubayın, bir teğmenin bile konumları farklı.

Eskiden ordumuz bünyesinde sivil subaylık da denilen bir sınıf vardı. Genellikle sanat erbabı kişiler arasından seçilen ustalar ve uzmanlar askeri kadroya alınıyor ve kendilerine subaylarınkine paralel rütbeler veriliyordu. Benim dedem, annemin babası, öyle biri olduğu için biliyorum. O sınıfa mensup olanlar benzer üniformalar giyiyor, hatta apoletlerine subaylarınkine benzer yıldızlar, işaretler takıyorlardı. Sadece onların yıldızları sarı değil, beyaz renkteydi.

Özellikle anayasal eşitlik açısından ve bu arada birtakım belirsizlikleri ve tereddütleri ortadan kaldırmak adına bir şeyler yapılacaksa, benzer mantık burada da benimsenebilir diye düşünüyorum. Askerlik süresi herkes için eşit olur ama kıdemler kişinin eğitim ve meslek durumuna göre belirlenir.

BİR KIDEM ÖNERİSİ

Kıdem konusuna bir örnek vermek gerekirse, şöyle bir uygulama yapılabilir diye düşünüyorum:

Lise mezunları : Çavuş

2 yıllık üniversite : Astsubay çavuş

4 yıllık Üniversite : Asteğmen

Master : Teğmen

Doktora : Üsteğmen

Doçent : Yüzbaşı

Profesör : Binbaşı

Eğitim durumlarına göre böyle bir değerlendirmeye tabi tutulan her asker, kendi rütbesinde ve üst rütbelerdeki muvazzaf subaylara karşı sorumlu olacağı için, bir profesörü genç bir teğmene, hatta kendisinden az bir süre önce birliğe intikal etmiş olan acemi bir delikanlıya ezdirmemiş, onun onuruyla oynanmasına fırsat vermemiş olursunuz. Temel eğitimini tamamlayan çeşitli mesleklere mensup kişiler, rütbelerine göre ayarlanmak suretiyle ama sembolik sayılabilecek ücretlerle ve öncelikli olarak askeri birliklerde istihdam edilmek üzere görevlendirilebilirler. Gerektiği takdirde kamu kurumlarına, hatta kendi işyerlerine bile gönderilebilirler. O kurumlarda çalışan personelin piyasada geçerli olan gerçek ücretleri ise askeriye tarafından tahsil edilerek gelir kaydedilebilir.

Demokrasilerde çareler tükenmez diye oldukça anlamlı bir söz var. Bunun yerine “toplumlarda çözümler tükenmez” de denilebilir. Olaya bu mantıkla bakıldığında, her devrin müzmin konusu olan bu garip durum da kolayca düzeltilebilir diye düşünüyorum. Açıklamaya çalıştığım husus, sadece bir öneri niteliğindedir. Bu noktadan hareketle çok daha pratik ve akılcı çözümler üretilebilir. Her konuda olduğu gibi burada da bütün mesele, günü kurtaran ve bir anlamda yasak savan geçici önlemler yerine, kalıcı çözümlere kafa yormaktan ibarettir.

* Şair -Yazar (g.sanlitop@gazanfersanlitop.com)