Socar-Turcas'ın 5 milyar dolara kuracağı rafinerinin temeli önümüzdeki günlerde atılacak. 'En büyük yerlileştirme' projesi olarak tanımlanan yatırımla Türkiye'nin 2023'e yönelik 500 milyar dolar ihracat hedefi de gerçekleşecek
Azerbaycan-Türkiye ortaklığındaki Socar-Turcas, 2008'de özelleştirmeden alınan İzmir'deki PETKİM Yarımadası'na yapılacak 5 milyar dolarlık rafineri yatırımı için geri sayıma başlamış durumda. “Türkiye'nin en büyük yerlileştirme projesi” olarak tanımlanan yatırımdaki son durumu ve Türkiye ekonomisi için taşıdığı önemi Socar-Turcas CEO'su Kenan Yavuz'a sorduk:
ÖZAL'IN KURDUĞU YAPI
Eğer bir ekonomi ara malı üretmiyorsa, rekabet gücü kazanamaz, istihdam yaratamaz, bilgi ve teknoloji konusunda iyileşme sağlayamaz. Ara malı üretimi demek, katmadeğer demektir, entegrasyon demektir, yerlileşmek demektir, bilgi demektir ve teknoloji demektir.
Türkiye bu gerçeği 1965 yılında görmüş, rahmetli Turgut Özal'ın Devlet Planlama Müsteşarlığı zamanında PETKİM'i, TÜPRAŞ'ı, TPAO'yu, Ereyli Demir Çelik'i ve Petrol Ofisini, yani ful entegrasyona dayalı bir yapıyı kurmuş.
Tabii.Türkiye bu entegrasyonu 1965'de görmüş ve kurmuş. Yarımca'da PETKİM'le TÜPRAŞ'ı yan yana kurmuş. Niye? Çünkü bu ikisi etle tırnak gibidir. Rafinerisiz petrokimya, petrokimyasız rafineriyi bugünkü rekabet ortamında hiçkimsenin düşünemeyeceği bir şey. Sonra ne olmuş? 1990'dan 2003'e kadar Türkiye üretimi unuttuğu için, faiz-döviz-borsa üçgeninde yağma-soygun düzeni oluştuğu için ful entegrasyon ve bu kurumların değeri unutulmuş. Bu kurumlara da yatırım yaptırılmamış. Sadece oralardan kaynak çekilmiş ve faiz ödenmiş. Böyle bir dönemden sonra 2003'te KİT'lerin ekonomiye kazandırılması ve özelleştirilmesi süreci başlıyor. 50 yıl önce bildiğimiz bir şeyi yeniden keşfediyoruz.
Daha uzun vadeli ve büyük ölçekli yatırımlar gündeme alındı. Çünkü işin içine hammaddeden başlayan entegrasyon girdi. Bu büyüklüğü ortaklığın yapısı sağlıyor. Socar, Azerbaycan'ın devlet şirketi ve o petrolün, doğalgazın sahibi. Bakü-Tiflis-Ceyhan hattıyla gelen petrolün en büyük sahiplerinden . Entegrasyonla PETKİM hayallerini büyülttü, Socar-Turcas'la birlikte bu yarımadayı global ölçekte bir yarımada haline dönüştürme projeksiyonu oluştu.
İlk 100 arasında yokuz. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi, ancak polietilen üretiminde 33. sırada. Bu durum bir çelişki. 17 ekonomiysek rafineri-petrokimya ve enerji entegrasyonunda da o sırada olmalıyız.
2023'e yönelik bir projeksiyonumuz var. Bunu gerçekleştirdiğimizde net katmadeğer 5 milyar dolar seviyesinde olacak. Cironun da 15 milyar dolar olmasını öngörüyoruz.
Elbette. 500 milyar dolar ihracat hedefi için olmazsa olmazların başında enerji, ara malı üretimi, yan sanayi ve yerlileştirme geliyor.
Bu rafinerinin yapacağı 10 milyon ton ara malının tamamı şu anda ithal ediliyor. Bunun ortalama ithalat değeri 7 milyar dolar.
Başbakanımız temel atmayı sevmiyor ancak (Açmayı daha çok seviyor) bize bir ayrıcalık tanır diye bekliyoruz. İnşallah yakın zamanda atacağız.
PETKİM'in Türkiye'de binlerce KOBİ müşterisi var. 2008 krizinde bankadan kredi alamayan KOBİ'lere biz 1 sene vadeli mal verdik. Borcunu ödeyemeyene yapılandırma yaptık, banka gibi çalıştık. İthalatçıların tamamı fiyatlandırmasını PETKİM'e göre yapıyor. PETKİM'in üretmediği her ürün Türkiye'de daha yüksek fiyatla satılır. 2005-2006 döneminde bir fabrikamızı uzun süreli bakıma almıştık. Ürün fiyatı 900 dolardan bin 500 dolara çıkmıştık. Fabrikayı devreye aldığımızın ertesi günü aynı ürün fiyatı tekrar 900 dolara düştü. Rafineri yatırımıyla PETKİM'in üretim kapasitesi ikiye katlanacak, yani 3 milyon tondan 6 milyon tona yükselecek. Hedefimiz, yüzde 25 olan iç pazar payımızı yüzde 40'a çıkarmak.