Katıldığı iftar yemeğinde konuşan Başbakan Erdoğan, “Güçlünün haklı olduğu, zayıfın hakkını arayamadığı bir sisteme son veriyoruz. Yani üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Güçlünün haklı olduğu, zayıfın hakkını aramayamadığı bir sisteme son veriyoruz. Yani üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Şimdi yaptığımız bu' dedi.
Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliklerinin (TESKOMB) düzenlediği iftar yemeğine katıldı.
Türkiye'de esnaf kesiminin dünyada belki de hiçbir ülkede eşi benzeri, örneği olmayan bir köklü tarihe, zengin kültüre ve sağlam geleneğe sahip olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
'Bizde esnaf asla ve asla ekonominin içindeki unsurlardan herhangi bir unsur değildir. Bizim esnafımız yaklaşık bin yıldır ekonominin içinde yer aldığından sosyal hayatta daha fazla belirleyici olmuştur. Aynı şekilde siyasette belirleyici olmuştur, ülkenin istikbalinde belirleyici olmuştur. Esnafın gelenekleri vardır ve bu gelenekler topluma ışık tutmuştur. Esnafın eğitim sistemi, toplumu eğitmiştir. Esnafın ahlakı, topluma yansımıştır. Esnafın yardımlaşma ve dayanışma kültürü adeta bizim sevgi medeniyetimizi şekillendirmiştir.'
'Bizim sabah kepengini besmeleyle duayla açan, akşam şükürle kapatan hırsı, tamahı, sınırsız kar elde etme tutkusunu benliğinde eritmiş bir esnaf kültürümüz var' diye konuşan Erdoğan, 'Türkiye geçmişte yaşadığı bunca badireyi, bunca sorunu, ağır ekonomik krizleri, birlik ve bütünlük içinde aşabildiyse bu, hiç şüpheniz olmasın esnafımızın sağ duyusuyla esnafımızın dayanışma ruhuyla mümkün olmuştur. Diğerlerinde bu yok, sadece bizim esnafımızda var. Milletçe, esnafımızla sanatkarımızla gurur duyduk. Gurur duyuyoruz ve gurur duymaya da devam edeceğiz' dedi.
Yusuf Has Hacib'in, Kudatgu Bilig eserinde dönemin hükümdarına bazı tavsiyelerde bulunduğunu anlatan Erdoğan, kitapta 'Paranın ayarıyla oynama, halka adaletli hükmet. Kuvvetlinin zayıfa tahakküm etmesine müsaade etme. Haydutları ortadan kaldır, yolları açık ve emin tut' denildiğini aktardı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu ülkede karşılıksız paralar basıldı mı? Bobini sürdüler, paraları bastılar. Birin yanına altı tane sıfır koydular. Akşam yattık, sabah kalktık bir sıfır, akşam yattık, sabah kalktık bir sıfır. Bu neydi, bu? Bu, bizim cebimizdeki paraların çalınması değil miydi? İşte biraz önce ifade edilen o paranın ayarının bozulması değil miydi? Paranın ayarını böyle bozdular. Eskiden bizde tuvalete delikli parayla girilirdi. Şimdi bir lirayla en fazla geldiğimiz nokta. Zengin kime denirdi? Milyonere denirdi. Bir adam milyoner mi, zengindi. Ama öyle oldu ki 1 milyona tuvalete gider hale geldik. Bunları bu topluma yaşattılar mı? Yaşattılar. Niye? Paramızın ayarını bozdular. Çünkü kendileri de ayarsız. Ülkemizi bu hale getirdiler ve onların elinden çok çektik. Bu hale ülkemizi getirdiler ve ne yazık ki hala da sıkılmadan bazı şeyleri konuşabiliyorlar.'
Şeyh Edebali'nin de Osman Gazi'ye 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' dediğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
'İnsanı güçlü tutacaksın ve devlet güçlü olacak. Önce devlet, sonra insan olmaz. Önce insan sonra devlet olur. On yıllarca ülkemizde devleti öne aldılar, insanı arkaya koydular. Halbuki işin aslı bu değil. İnsan güçlü olacak ki devlet güçlü olsun. Bundan bin yıl, 700 yıl önce konulmuş bu ilkeler, bu esaslar bizim devlet geleneğimizi, bizim devlet, millet münasebetlerinde izleyeceğimiz çizgiyi açıkça ortaya koyuyor.
AK Parti iktidarı olarak sekiz yıldır Türkiye'de yaptığımız düzenlemelerin ayrıca önümüze koyduğumuz hedeflerin temelinde, işte Yusuf Has Hacib'in dile getirdiği bu ilkeler, Şeyh Edebali'nin ortaya koyduğu bu esaslarla yola devam ettik.
Bu ülkede millet, devletin kendisine buyurgan değil, hizmetkar olmasını istiyor. Biz de diyoruz ki 'Biz milletin hizmetkarı olacağız, milletin efendisi değil'. Çünkü devlet halkına hizmetkar olursa yüce devlettir. Eğer olamazsa değildir. Bizim tarihimiz böyle bir tarihtir. Bu ülkenin esnafı, sanatkarı, sanayicisi, çiftçisi, ihracatçısı, devletin ekonomiye müdahale etmesini değil, paranın ayarını korumasını, adaletle hükmetmesini, haydutları ortadan kaldırmasını ve yolları açık tutmasını istiyor. Eğer devlet, eğer hükümet bu ilkelerden hareket ederse ekonominin çarkı dönecek, ticaret kendi seyrinde emin bir şekilde ilerleyecektir. İşte bizim bugün yaptığımız budur ve bunu yapmaya da devam edeceğiz. Onun için Türkiye'de şu anda ne var? İstikrar var. Türkiye'de ne var? Güven var.'
'Devlet ekonomiye müdahil olmasın dedik, paranın ayarıyla oynamasın dedik. Özel sektörün işine karışmasın dedik ve bunu yapıyoruz' diye konuşan Erdoğan, 'Ama bu arada çetelerin bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğini, bu ülkenin kalkınmasına ilerlemesine nasıl engel olduğunu gördük ve yaşadık. Onun için de çetelerle kararlı bir mücadele verdik. Hükümet olarak bize düşen yol; önümüzdeki taşı kaldırmaktı. Çetelerle mücadele buydu, mafyayla mücadele buydu. Haraca bağlıyorlardı. Hamdolsun bu şikayetler artık bize neredeyse yok noktasında geliyor' dedi.
Şimdi de artık ülkeler arasında vizeleri kaldırdıklarını belirten Erdoğan, bunların da bereket getirdiğini ve Türkiye'nin vizyonunu büyüttüğünü, itibarını artırdığını ifade etti.
Erdoğan, 'Güçlünün haklı olduğu, zayıfın hakkını aramayamadığı bir sisteme son veriyoruz. Yani üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Şimdi yaptığımız bu' diye konuştu.
Erdoğan, Anayasa değişikliğine değinirken de bunun, bir partiye oy vermek ve bir güven oylaması olmadığını kaydederek, 'Biz bir Anayasa değişikliği yapıyoruz. Bu Anayasa değişikliğinin içinde ne var? Ekonomik Sosyal Konsey var. Nedir bu Ekonomik Sosyal Konsey? Orada siz varsınız. Bundan önce burada siz yoktunuz. Yani devlet politikasını belirlerken kiminle belirleyecek. Ekonomik sosyal yaşamın içerisinde olanlarla belirleyecek. Buna sizi katıyoruz. Bütün TOBB'uyla, TÜSİAD'ıyla diğerleriyle hepsiyle bu görüşmeleri yaptık, bu adımı attık. Bunun partiyle ne alakası var. Ben gücümü seninle paylaşıyorum. IMF ile paylaşmıyorum, seninle paylaşıyorum' dedi.
Ülkeyi 23,5 milyar dolar borçla devraldıklarını, şimdi 6,9 milyar dolar borç bulunduğunu kaydeden Erdoğan, o dönem Merkez Bankasının kasasında 26,5 milyar dolar bulunurken şimdi 75 milyar dolar olduğunu söyledi.
Bankaların kredi faiz oranlarında da düşüş yaşandığını belirten Erdoğan, 'Derdimiz ne? Derdimiz, bu millet ayağa kalktığı gün Türkiye aynen tarihteki gibi o şanlı yerini alır. Bu yılın ilk çeyreğinde dünyada dördüncü olduk. Avrupa'da birinci ülke olduk, yüzde 11.7 büyüme hızıyla. Büyüyoruz Allah'ın izniyle. Daha da büyüyeceğiz. Hep beraber ama elele...' diye konuştu.
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi ile HSYK'ya üye seçimine ilişkin değişiklikler konusunda da bilgiler verdi.
Türkiye'nin bir değişim ve dönüşüm yaşaması gerektiğini belirten Erdoğan, 'İnanın ayaklarımızda pranga var. Biz bu prangaları çözmediğimiz sürece... Sizler belki dışarıdan zannediyorsunuz ki 'Parlamentonun yüzde 65'ine sahipsin, çöz de git'. Neyi çözüyorsun. Türkiye'de parlamentonun da yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Seni engelliyor. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Atadığım valiyi geri iade ediyor aynı anda. 23 kere bir müdürü geri iade edebiliyor. Şimdi ben bir yürütme olarak, Hükümet olarak istediğim müdürü istediğim yere atayamazsam, istediğim valimi istediğim yere atayamazsam bu ülkede ben nasıl icrai faaliyet yapacağım? Halkın karşısına o mu geliyor ben mi geliyorum? Yarın beni siz yargılayacaksınız. Vatandaş yargılayacak. 'İyi yaptın, kötü yaptın' bana diyecek olan kim? Halkım. Onlar halkın karşısına çıkmıyor ki ben çıkıyorum halkın karşısına. Hesabı veren ben. Ama gelip de bana zulmeden de o. Bu böyle yürümez. İşte onun için bu Anayasa değişikliğine 'evet' istiyoruz' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm, Destek Stratejisi Belgesi'nin, bugüne kadar esnafın bütün sorunlarını ve gelecek perspektifini masaya yatıran ilk ve en kapsamlı çalışma olduğunu söyledi.
Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliklerinin (TESKOMB) düzenlediği iftar yemeğine katıldı.
Türkiye'yi, Cumhuriyet'in 100'üncü yılı olan 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmayı kendilerine hedef edindiklerini belirten Erdoğan, ekonomik gelişmeyi sağlayacak çalışmalar kapsamında Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm, Destek Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı'nı da hazırladıklarını kaydetti.
Erdoğan, 'Bu strateji belgesi, bugüne kadar esnafın bütün sorunlarını ve gelecek perspektifini masaya yatıran ilk ve en kapsamlı çalışmadır. Bu çalışmayla hem büyümeyi, hem de sürekli gelişmeyi hedefliyoruz' diye konuştu.
Temel hedeflere ulaşmak noktasında da yedi ana başlık altında 30 tedbir belirlediklerini ifade eden Erdoğan, 'Biz artık küçük düşünmeyeceğiz. Hep büyük düşüneceğiz. Büyük düşündükçe de inanıyorum ki hem siz kazanacaksınız hem ülke kazanacak' diye konuştu.
Halk Bankasının esnaflara ilişkin 'kredi musluğunu açtığını' belirten Erdoğan, bu güzel imkanlardan faydalanılmasını istediklerini kaydederek, '1 Eylül 2010'dan itibaren Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri kefaletiyle esnaf ve sanatkarlarımıza Halk Bankasının uygulayacağı faizi inşallah yüzde 5'e çekiyoruz' dedi.
Başbakan Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde, 1951'den bu yana ilk defa bu kadar düşük bir faize inildiğini de sözlerine ekledi.
Pakistan'a yapılan yardımlar konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, 'Pakistan'ın, Türkiye'nin her zaman için her dara düştüğünde yanında olduğunu ve 1999 depreminde ilk elini uzatan ülkelerden biri olduğunu' belirtti.
Yardım amacıyla çeşitli banka hesapları açıldığını hatırlatan Erdoğan, bundan ayrıca mutlu ve memnun olduğunu söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çünkü bizim milletimizin genlerinde zaten bu var. Sadece Başbakanlık adına açılan hesapta bu akşam itibarıyla yaklaşık 22 milyon toplandı. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımızın geçen Cuma camilerde açtığı yardım kampanyasında 30 milyon toplandı. Bu Cuma da yine Diyanet İşleri Başkanlığımız devam edecek. 20 vagon yola çıktı dün, evvelsi gün. Dün 50 TIR yola çıktı. Gerek gıda gerek ilaç gerek Mevlana Evleri dediğimiz evler, 1000 kadar ev, TIR'larla ve trenle yola çıktı. Bu arada tabii peyderpey yine sıkıntıları ne ise o sıkıntılara göre bazı şeyler göndereceğiz. Ama bu gönderdiklerimiz oradaki sorunları çözmüyor. Çünkü 2 bini aşkın ölüm var. 17 milyon insan orada şu anda açlıkla mücadele ediyor. Biz de işin bir yanından tutalım. Yani karınca misali söndüremeyeceğimi ben de biliyorum ama hiç olmazsa benim de oraya bir katkım olsun anlayışıyla biz de buraya yardımlarımızı inşallah ulaştırmaya çalışacağız. Hele hele böyle bir Ramazan ayı içerisinde bunun kabul kıymetini sizler en az benim kadar biliyorsunuz.'
Konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a, TESKOMB yöneticileri tarafından üzerinde 'Evet' yazılı bir çerçeve hediye edildi.