Ne güzel Danıştay'ımızdın sen 8. Daire!

00:0021/01/2011, Cuma
G: 21/01/2011, Cuma
Yeni Şafak
Ne güzel Danıştay'ımızdın sen 8. Daire!
Ne güzel Danıştay'ımızdın sen 8. Daire!

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Özlem Albayrak, Danıştay'ın ALES'teki başörtüsü özgürlüğüne engel olan kararını kaleme aldı.


İŞTE ALBAYRAK'IN YAZISI:
Ne güzel Danıştay'ımızdın sen 8. Daire!

Üniversitelerde örtü yasağı fiilen de olsa çözüldükten sonra bile, bendiniz bir müddet nefes almaya dahi korkmuştum. Uzun süredir beklenenin nasip olması karşısında "Sus sus aman nazar değer" diyen teyzeler gibi konunun üstünden, güvenlik stratejisi güder gibi atlamış, bu konu hakkında konuşmayı bile "ya büyü bozulursa" nevinden zul saymıştım.


Kötü ruh savar gibi, bir musibet defeder gibi. O derece yani.


Başbakan'a "Üniversitelerde tamam da, insanlar aldıkları eğitimi icra etmeye ne zaman başlayacak, kamuda başörtüsüne ne zaman sıra gelecek?" diye sorarken bile o derin tedirginlik halim geçmiş değildi, o sırada bırakın fiili durumun kendisini, bu sorunun kendisinin bile Türkiye için lüks olup olmadığını düşünüyordum.


Lüksmüş efendim. Kendine hukukçu diyen jakoben dinozorlar hortlayıp hortlayıp huzur kaçırmaya durdukça, özgürlükleri bırakın tesis etmeyi, lafını etmek bile bize çokmuş.


Umutlanır gibi olmak, bulutlar dağılmaya, örtünün kara bahtı açılmaya başlıyor gibi bir hisse kapılmak bildiğin lüksmüş. Daha makul günlere doğru yol mu alıyoruz düşüncesi, eni konu romantizmmiş. İnsan hakları, adalet, eşitlik filan beklentisi içine girmek de en saftoron tarafından hayalmiş.


Bir adım atsa bile Türkiye, iki adım geri gidermiş, dönme dolap gibi kendine dönermiş, döner döner bina okur, yine gelir o noktada dururmuş. Erken sevinmişiz. Soruları, bu yüzden kapatılmanın eşiğine gelmiş bir partinin liderine değil, güvenlik ve teşhis zorluğu gerekçesiyle başörtülü sınava girmeye olanak sağlayan kılavuzun yürütmesini durduran Danıştay 8. Daire'ye sormalıymışız.


Soralım:


"Sınav kılavuzunda başörtüsüyle ilgili bir düzenleme yok. Siz olmayan bir düzenleme hoşunuza gitmediği için, olmayan idari işlem dolayısıyla kılavuzun diğer maddelerini denetimden geçirdiniz ve yürütmeyi durdurdunuz. Yani, ilgililere sınav kılavuzuna başörtüsünün yasaklanmasıyla ilgili madde koymazsanız izin vermem, demiş oldunuz. Sizin başörtüsüyle derdiniz nedir, pardon ama yasakçılıktaki bu cehdinizin kaynağı neredendir?"


"ABD'de, İngiltere'de, Almanya'da, Danimarka'da uygulanan sınavlarda başörtüsü "güvenlik tehdit edici unsur" olarak algılanmıyor. Onlar, başörtüsünün sınav güvenliğini tehdit ettiğini bilemedi de, ananızın akıllısı siz misiniz?"


"Diyelim ki güvenlik gerekçenize inanmayı seçtik, peki insanların vericilerini iç çamaşırlarının içine yerleştirip, sınıflara geçtikten sonra da kulaklarına takacakları, o kulakları da uzun saçlarıyla kapatacakları gibi bir ihtimal beliremez mi? Size göre belirebilir. Ne yapacaksınız, 'sınava kısa saçla ve anadan üryan gelinecek' diye bir madde yazmayan her kılavuzu iptal mi edeceksiniz?"


"Kriminal bir araştırma yapılsa, suç oranının en alt düzeyde çıkacağına kalıbımı basacağım başörtülülere yıllardan bu yana yaptığınız "potansiyel tehlike", "olası suçlu" muamelesinden bıkmadınız mı?"


"Yanlış anlamayın ben sizi düşünüyorum, toplumsal taleplere burun kıvırmanın, o günahınız kadar sevmediğiniz AK Parti'ye yarayacağına, bu kararın kendi ayağınıza sıkmak olduğuna ne zaman uyanacaksınız?"


"Sonra CHP yine iktidar olamadı diye zırıl zırıl ağlarken size bir kutu mendil göndersek, bunu hakaret sayar mısınız?"


Sorular çoğaltılabilir, ama mesele özü itibariyle anlaşılmıştır. Danıştay 8. Dairesi'nin aldığı kararın, güvenlikle ya da teşhis sorunuyla değil, ideolojiyle ve tahammülsüzlükle ilgisi var.