Türkiye'nin ve başarılı olan insanların önünü açmak için seçimle ve atanma yolu ile belirli görevlere gelenlerin aynı göreve ikiden fazla atanamayacağına/seçilemeyeceğine ilişkin bir hükmün anayasa değişikliğine konulması faydalı olacaktır.
Lideri, etkileyici, yol gösteren, motive eden, hedef gösteren ve insanlarla iyi iletişim kurarak insanları peşinden sürükleyen toplumu değiştiren insanlar olarak tanımlayabiliriz.
Ülkemizde liderlerin az olduğunu, hep söyler dururuz. Aslında bu bizim ülkemizde liderlerin az olduğu anlamına gelmez. Kurtuluş Savaşı dönemlerine baktığımız zaman başta Atatürk olmak üzere toplumu peşinden sürükleyen yerel, bölgesel ve ülke çapında liderlerin çıktığını ve bunların toplumu işgalcilere karşı örgütlediğini görmekteyiz. Bu bile bize liderlik özelliğine sahip insanlarımızın çok olduğunu göstermeye yetmektedir. Bütün bunlara rağmen lider kıtlığı çeken bir toplum gibiyiz. Bunun nedenlerinden biri de bazı alanlarda insanların önünün bir yerden sonra tıkalı olmasıdır. Bu durum kamu kurumlarında, meslek kuruluşlarında, sendikalarda, siyasi partilerde ve seçimle gelinen görevlerde açıkça görülmektedir. Oligarşinin tunç kuralı/kanunu ülkemizde bazı alanlarda aynen işlemektedir. Örneğin seçimle gelmiş bir yönetici seçimle işbaşından gitmemektedir. Gidebilmesi için bazı istisnalar hariç yöneticinin siyasete girmesi, ağır hasta olması, Allah gecinden versin ölmesi, ceza alması, tutuklanması ve buna benzer sebeplerden birisinin gerçekleşmesi gerekiyor.
Bütün bunlar bize demokratik sistemimizde, anlayışımızda ve kültürümüzde bazı eksikliklerin olduğunu gösteriyor. 30 yıl yöneticilik yapmış bir kişi bir kuruluşu ne kadar iyi yönetirse yönetsin, yeni gelecek yöneticiler 30 yıllık yöneticiden çok daha iyi yöneticilik yapacak yeni anlayış ve hedefler geliştirecek ve kuruluşun ilerlemesine ivme kazandırarak kuruluşun yenilenmesine katkı sağlayacaktır. Her şeyden önce yeni bir yöneticinin olaylara bakış açısı farklı olacaktır.
Kamu kurumlarında da benzer yapılara rastlamak mümkündür. Geçmiş yıllarda kamu kurumlarının üst yönetimlerinin hükümetle gelip gitmesi gerektiğine ilişkin çalışmalar yapılmıştı. Ancak bu çalışmalar yaslaştırılarak uygulamaya konulamadı. Bu tür düzenlemelerin hayata geçirilmesi şüphesiz ki kamu yönetimimizde yeni bakış açılarının oluşmasına ve ilerlememize katkı sağlayacaktır.
Ülkemizde lider potansiyeli olan insan sayısı çok, ancak bu liderlerin kendilerini gösterebilecekleri imkanları yoktur. Lider olma çabasında olan insanlar ise bir şekilde engelleniyorlar. Liderlere, liderliklerini gösterebilecekleri fırsatlar verilmiyor. Bu fırsatlar verilmeyince ülkemizin az lider yetiştirdiği gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Ülkemizde demokratik sistemin daha iyi işleyebilmesi için atama ve seçimle gelinen görevlerde görev yapacaklara ilişkin sınırlamalar getirilmelidir. Örneğin başbakan, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, meslek kuruluşu yöneticileri, sendika ve üst yönetimleri, kamu kurumlarının üst yöneticileri gibi daha bir çok alanda görev yapanlarla ilgili en fazla iki dönem atanabilecekleri/ seçilebilecekleri veya seçime katılabileceklerine ilişkin sınırlama getirilebilir.
Bu şekilde yapılacak bir düzenleme yeni liderleri ve yeni yüzleri, değişik fikir, düşünce ve eylemleri görmemizi sağlayacaktır. Ancak böyle bir düzenleme sonucunda insanlar kendilerini vazgeçilmez olarak görmeyeceklerdir. Bütün bunlarda bize seçimlerin daha işlevsel olduğunu gösterecek ve demokrasi kültürümüzün gelişmesine ve yeni liderlerin toplumumuza kazandırılmasına katkı sağlayacaktır. Sonuç olarak başarılı olan insanlar hep yad edilecek başarısız olan insanlarda tarih sahnesinden kısa sürede silinip gideceklerdir.
Anayasa değişikliğinin gündemde olduğu bir dönemde Türkiye'nin ve başarılı olan insanların önünü açmak için seçimle ve atanma yolu ile belirli görevlere gelenlerin aynı göreve ikiden fazla atanamayacağına/seçilemeyeceğine ilişkin bir hükmün anayasa değişikliğine konulmasının faydalı sonuçlar doğuracağı açıktır. Anayasa değişiklik taslağına seçilme ve atanmaya da sınırlamalar getirilmesine ilişkin düzenlemeler konulması koltuğu ile birlikte mezara gitmeyi he-defleyenleri üzecektir. Her ne kadar koltuk sahipleri üzülse de bu tür değişiklikler sonucunda kazanan ülkemiz ve insanlarımız olacaktır.