Bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşecek olan 'Şah Hüseyn'in Firkatiyle' konserinde Kerbela mersiyeleri okunacak ve o yas izleyenlerle beraber yeniden yaşanacak
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda birbirinden farklı konularda düzenlenen konserler ve gösteriler sanatseverler tarafından ilgiliyle takip ediliyor. Yeni sanat yönetmeni Kemal Karagöz'ün seçtiği programlardan biri de yarın gerçekleşecek olan 'Şah Hüseyn'in Firkatiyle' konseri. Osmanlı ve İslam kültürü içerisinde önemli bir yere sahip olan Muharrem ayı ve bu ayda yaşanan matemin Türk Tekke Musikisi'ni de yakından ilgilendirdiği biliniyor. CRR'de gerçekleşecek olan 'Şah Hüseyn'in Firkatiyle' konserinde de o dönemde bestelenmiş mersiye, 'muharremiyye' ve 'maktel' gibi eserler yer alacak.
Proje Genel Sanat Yönetmen'liğini Murat Özer'in üstlendiği, Veysel Dalsaldı ve Ender Doğan'ın solist olarak hazır bulunacağı gecenin mersiyehânı ise Celal Yılmaz. Konserle ilgili önemli bir çalışma yürüttüklerini ifade eden Veysel Dalsaldı konserle ilgili “Konserde ilk olarak Hz. Peygamber'in bütün Müslümanlara emaneti olan Ehl-i Beyt'in hürmet ve muhabbetleriyle ortaya çıkmış eserlerin, tekke edebiyat ve müziğinde nasıl yer tuttuğunu, bütün bunlardan mülhem usta-çırak ilişkisiyle hâlâ devam edegeldiğini aktarmaya çalışacağız” şeklinde konuşuyor.
Kerbelâ hadisesi Osmanlı kültüründe edebiyat ve musıkisine, sosyal hayatına da derin tesirler bırakmış. Bu tesir etrafında gelişen bu zengin malzeme folklor ve mûsikiye de intikal etmiş, Türk din mûsikisinde hadisenin cereyan ettiği ayda özellikle tekkelerde yapılan dinî merasimlerde muharrem ilâhileri ve mersiyeleri okunmuştur. Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini anlatan manzum ve mensur eserlerle bu konuda yazılmış mersiyeler başta olmak üzere Kerbelâ adı Türk edebiyatında önemli bir motif olarak yer alır. Türk muhay-yilesinde Kerbelâ, Hz. Hüseyin'le ailesinin ve yakınlarının topluca şehit edildiği bir yerin adı olmanın dışında bu elîm vak'ayı ifadelendiren pek çok şair ve edip tarafından âdeta bir remiz ve mazmuna dönüştürülerek 'Vak'a-i dil-sûz-i Kerbelâ / haber-i Kerbelâ' gibi adlarla da anılan acıklı bir konunun adıdır. Türk tekke musikisi içinde önemli bir yer tutan Kerbelâ ve Hz. Hüseyin (ra) ile ilgili eserler icra edilirken bu hüzne ortak olunmuş. Hz. Hüseyin Efendimiz ve diğer Kerbela şehitleri için Kur'an-ı Kerim'ler ve Mevlid-i şerifler okunurdu. Salavat-ı şerifler ile birlikte, özellikle hüzzam makamında hüzünlü ilahiler, mersiyeler ve kasideler dinlenirdi. Osmanlı döneminde ve hatta Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Muharrem ayının ilk on günü, öğle ezanları, ağıt havasını andıran Hüseynî makamında okunurdu. Bu uygulama, Kerbelâ hüznünün, Türk-İslâm toplumunun tamamı tarafından paylaşılmış olmasının göstergesi idi.
Yirmi kadar eserin mersiyeler eşliğinde sunulacağı konserde, ayrıca Cumhuriyet tarihinin tartışmasız en büyük mersiyehanı, merhum Hafız Seyyid Sebilci Hüseyin (Okurlar) Efendi'nin Kerbela hadisesini anlatan bir Mersiyesi de fotoğraf görüntüleri eşliğinde katılımcılara dinletilecek. Hazreti Peygamber sülalesinden gelen Sebilci Hüseyin Efendi su satarken mersiyeler, kasideler okuduğundan kendisine Sebilci denmiştir. Mevlid ve kasîde icrâsında kendine has tavrı ile tanınmıştır. Bilhassa Muharrem mersiyeleri denince akla ilk gelen odur.
Seyid Hüseyin Sebilci Efendi'nin öğrencilerinden onun tavrını sürdüren Hafız Celal Yılmaz da gecede Kerbela hadisesi ile ilgili mersiye okuyacak.
Mersiye okuma geleneğinin ve mersiye okuyuş tavrının devam ettiğini göstermesi bakımından önemli olduğuna dikkat çeken Veysel Dalsaldı yapılan etkinliğin ilk olmasına da dikkat çekiyor. Kerbela Mersiyeleri İslam tarihinde önemli bir yere sahip. İlk Kerbela Mersiyesi'nin okunma hikâyesi ise oldukça ilginç: “Hz.Peygamber, Ümmü Seleme'ye içi toprak dolu bir kap vererek O'na “Ey Ümmü Seleme bunu al ve sakla. Bu toprak ne vakit kan olursa Hüseyin şehit edilmiştir” buyurur. Vak'ayı Kerbela'da Hz. Muhammed Efendimiz'in torunları Kerbela'da Hz. İmam-ı Hüseyn şehit edildiği an Hz. Ümmü Seleme ah-ü vahlar ederek evinden dışarı çıkınca, Kerbela Mersiyeleri söylenmeye başlanmış”. Bir matemi yansıtmanın zorluğuna değinen solist Veysel Dalsaldı, “Elimizde bulunan eserler zaten bu ağırlığı taşımaya yetiyordu. Bugüne kadar yaşayagelen bu hüzün unutmamalıdır ki bu matem büyük bir muhabbetin gereğidir. Muhibbi Hanedan-ı Ehl-i Beyt'e muhabbetlerimizi sunar, davası muhabbet olan gönüldaşları muhabbet cemine bekleriz” diyor.