Henüz 12 yaşında olan Sabancı Üniversitesi, ABD'nin 150 yıllık üniversitesi Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile işbirliği kararı aldı. Buna göre Sabancı ve MIT Yönetim Bilimleri Fakültelerinden öğretim üyeleri ve öğrenciler, eğitim ve araştırma amaçlı değişim yapabilecek. Türk öğrenciler, eğitimlerinin bir bölümünü ABD'de sürdürebilecekler. Böylelikle daha global bir perspektif kazanabilecekler.
Geçen hafta Cuma günü konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve iki üniversitenin yönetimi, aynı günün akşamında da Sabancı Müzesi'nde verilen resepsiyonla sevinçlerini iş ve eğitim dünyasıyla paylaştılar. Resepsiyon öncesinde gazetelerin yönetici ve yazarlarıyla mini bir sohbet toplantısı yapan Güler Sabancı, “Şimdiye kadar hep şirket ortaklıklarını konuştuk. İlk defa bir üniversitenin yönetim bilimlerinin ortaklığını konuşuyoruz” diyerek işbirliğinden duyduğu mutluluğu dile getirdi. İstanbul'un bir finans merkezi olma gündeminin bulunduğunu hatırlatan Güler Sabancı, “Türkiye ve İstanbul, bölgemiz için bir merkez oldu zaten” sözleriyle yeni dönemde bu merkezi durumu yönetmenin önceliğine dikkat çekti. Yakın gelecekte dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi planlayan Türkiye'nin büyüklüğünü yönetecekleri yetiştirmek gibi bir misyonu üstlenmiş gözüküyorlar. Peki bu ilk 10'a girmek mümkün gözüküyor mu? Bunun cevabını da MIT Sloan School of Management Dekanı David Schmittlein, MIT olarak işbirliği yapılan ülkeler arasına Türkiye'yi de ilave etmeleriyle veriyor. Şimdiye kadar Brezilya, Hindistan, Kore, Çin ve Rusya ile ortak çalışma kararı aldıklarını hatırlatan David Schmittlein, son yıllarda yüksek büyüme performansı ile dikkat çeken Türkiye'yi de bu yüzden kapsama alanına aldıklarını anlattı.
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Nakiye Boyacıgiller de Güler Sabancı gibi Türkiye'nin merkezileşen durumunu yönetmenin önemine vurgu yaptı. Kendisi de çok kültürlülüğü yönetme uzmanı olan Nakiye Boyacıgiller, “Uluslararası şirketler, yönetim merkezi olarak Türkiye'den yüzlerce ülkeyi idare ediyor. Öte yandan Türk şirketleri daha fazla uluslararası bir nitelik kazanıyor. Biz de İstanbul'a bu organizasyonlara yönetici yetiştirecek uluslararası bir okulu getirdik” diye konuştu. Rusya, Ukrayna ve Ürdün'den de öğrenci çektiklerini anlatan Dekan Boyacıgiller'e, “Osmanlı'nın Enderun'u gibisiniz” deyince, “Tarih tekerrürden ibarettir cevabını verdi. Evet tarih tekrar ediyor. Yüzyıllar öncesinde de İstanbul merkezdi, hem de sadece bölgenin değil, dünyanın… Ve İstanbul'dan yönetilen coğrafyanın ekonomik büyüklüğü, listenin ilk sıralarındaydı. Kafkaslardan Balkanlara, Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar onlarca etnik çeşitliliği çeşitlik, barış içinde yönetilebiliyordu. Çünkü o yöneticileri yetiştiren Enderun gibi özel bir kurum vardı. Osmanlı yönetici yetiştirme okulu olan Enderun, 1400'lü yıllarda İstanbul'da Topkapı Sarayı içinde açılmıştı. Klasik, dini öğretim yapan medreselerden farklı olan bu okul, denilebilir ki, bugün Türkiye'de Harp Okulu, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hukuk Fakülteleri, Güzel Sanatlar Akademisi, Konsevatuvar, Veteriner ve Edebiyat Fakültelerinin bütün disiplinlerini içine alan ve bunların ilk kaynağı olan, 14 yıllık öğretim süreli bir yüksek öğretim kurumuydu. Enderun'dan mezun olanlar Vezir-i Azamlık, Kaptan Paşalık, Yeniçeri Ağalığı, Eyalet Valilikleri, Sancak Beylikleri gibi Saray ve Hükümetin yüksek memuriyetlerine tayin edilirdi. Yani bugünkü sınırlarımızın da ötesini yönetebiliyorlardı. Şu anda MIT ile işbirliği yapan Sabancı Üniversitesi, işte bu Enderun'un misyonunu yaşatmaya aday gözüküyor. Çünkü sadece Misak-ı Milli sınırları içindekileri değil, tüm bölgeyi yönetecekleri yetiştirmeyi hedefliyor.
Modern iktisadın kurucusu olarak kabul edilen Adam Smith tarafından 1776'larda ortaya atılan 'Görünmez el' prensibi, piyasada bireylerin çıkarları ile toplumun çıkarlarını uyumlaştırır. Piyasa ekonomisinin belirleyicisi olarak kabul edilen bu prensibe göre herkes kendi çıkarına göre hareket eder. Kendi çıkarları doğrultusunda davranan kişi de rasyoneldir (Akılcı). Rasyonalite bireyin kârını maksimize etmesini sağlar. Fakat geçen hafta Turkcell Akademi tarafından Türkiye'ye getirilen ve 'Davranış iktisatçısı' diye takdim edilen Dan Ariely'nin anlattıklarına göre meğer Adam Smith'in tezi akıl dışıymış. Yani çıkarı için hareket eden insanlar piyasada her zaman akılcı olmayabiliyormuş. Piyasanın sürü psikolojisine göre hareket ettiğini anlatan Dan Ariely, dünyanın yaşadığı konut kaynaklı krizinin de bundan çıktığını anlattı. 'Davranış iktisatçısı'na göre sezgi önemli, ancak sezginin doğruluğu denenmeli. Fakat herşeyi denememiz de mümkün değil. Bu nedenle çözüm, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan hocamın ifade ettiği gibi 'İstekler ekonomisi'nden, 'İhtiyaç ekonomisi'ne geçmekte. Çünkü isteklerin sonu yok ve mümkün olmayan bir sistemin bizi getirdiği küresel bunalım da ortada.