AB üyeliği sürecinde en önemli sorunun 'Türkiye çok fakir, AB'ye yük olacak' olduğunu söyleyen Devlet Bakanı Babacan, oysa bugün ileriye doğru bakıldığında bu sürecin bittiğini ve bunun görüldüğünü söyledi
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, genişlemeyi durdurması durumunda AB'nin toplam ekonomisinin, dünya ekonomisi içinde ağırlığının gittikçe azalacağını, genişlemeye devam etmesi durumunda ise dünyadaki etkinliğini, küresel rolünü koruyacağını belirtti. Babacan, 'Türkiye'yi içine alan AB, dünya meselelerine, dış politikaya çok daha dengeli ve meşruiyet zemini çok daha güçlü bakan bir AB olacak' dedi.
Babacan, Medya ve Ekonomi Forumu kapsamında düzenlenen 'gala'da, karşılıklı anlayışın daha iyi gelişmesinde medyanın büyük rol oynadığına işaret ederek, Türkiye'nin AB sürecinin üç önemli ayağı olan siyasi reformlar, müktesebatın üstlenilmesi ve iletişimin önemini vurguladı.
Geçen sene krizden çıkış stratejisini ve orta vadeli programı açıkladıklarını anımsatan Babacan, 'Geçen yıl açıkladığımız bu program ve öngörülebilirlik bizi birçok ülkeden farklılaştırdı' dedi. Türkiye'nin Avrupa'yla ekonomik açıdan farklılığının bundan sonraki dönemde bir argüman olarak karşılarına çıkmayacağı görüşünü dile getiren Babacan, 'Karşımıza çıkacak en önemli konulardan bir tanesi şu olacak: Türkiye üye olduğu gün, oy hakkı olarak karar mekanizmalarında en etkin 2-3 ülkeden biri olacak' dedi.
Bakan Babacan, 'Önümüzdeki yıllarda Türkiye ve AB arasındaki açık çok hızlı kapanacak. 2009 verilerine göre ortalama kişi başına düşen milli gelirimiz, AB ortalamasının yüzde 46'sı. İleriye doğru biz bu farkı çok hızlı kapatacağız' şeklinde konuştu. Özellikle Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde en önemli argümanlardan bir tanesinin 'Türkiye çok fakir, AB'ye yük olacak' şeklinde olduğunu, oysa bugünkü ileriye doğru bakıldığında Türkiye'nin yük olmayacağının açıkça görüldüğünü belirten Babacan, AB'nin genişlemeden sorumlu bir önceki komiseri Olli Rehn'in, 'İleride Avrupa'daki ülkelerde emekli maaşları, Türk mühendislerinin ödedikleri primle karşılanacak' sözünü anımsattı.
Ali Babacan, şimdiye kadar AB'nin genişleme sürecinin hep nüfus ve ekonomi olarak daha küçük ülkelerin eklenmesiyle olduğunu, ilk defa, kurucu birkaç ülke büyüklüğünde bir ekonomi ve o büyüklükte bir nüfusun yeni bir üye olarak birliğe dahil olacağını vurgulayarak, bu noktada tereddütleri gidermenin büyük önem taşıdığını, AB'nin 'küçük olsun bizim olsun' ile daha fazla büyüme arasında seçim yapması gerekeceğini kaydetti.