Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, anayasa değişikliği paketinin halk oylaması ile yapılmasının Türkiye'de yeni bir kutuplaşmaya yol açacağını iddia etti. Anayasa değişikliği paketinin uzlaşarak yapılması gerektiğini belirten Türk, "Anayasa paketi değişikliğinin Meclis'te 367'nin altında bir oyla kabul olması halinde, zorunlu olarak halk oylamasına gidilecektir. Halk oylaması ise Türkiye'de yeni bir kutuplaşmayı gündeme getirebilir." dedi.
Eski Bakan Türk, Demokratik Sol Parti (DSP) Eskişehir İl Başkanlığı'nı ziyareti sırasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anayasa değişikliği paketinde kadınlara, çocuklara, özürlülere pozitif ayrımcılık yapılması, bilgi edinme hakkı, kişisel verilerin korunması, kamu denetçiliği kurumu gibi hiç kimsenin itiraz etmediği konuların yanında, yargıyla ilgili değişmesi gereken maddelerin de olduğunu anlatan Türk, bu konuların da partiler arası uzlaşmayı gerektirdiğini kaydetti.
Geçmişte Türkiye'de anayasa'nın 70 maddesinin değiştirildiğini hatırlatan Türk, "Şimdi 27 maddelik bir anayasa değişikliği teklifi geldi. Anayasa'nın hem esas maddeleri hem de geçicici maddelerinde değişiklik ve eklemeler söz konusu. Böyle olunca bunu Meclis'te grubu bulunan partilerle uzlaşarak anlaşarak yapmak gerekiyor." diye konuştu.
Anayasaların toplumsal bir sözleşme olduğunun altını çizen Türk, bu bağlamda toplumun bütün kesimlerinin bu sürece katkısı bulunması gerektiğini vurgulayarak, "Her şeyden evvel, halkın seçtiği milletvekillerince Meclis'te temsil edilen bütün partilerin katılacağı bir uzlaşma komisyonun da anayasa değişikliğinin olgunlaştırılması gerekir. Ama maalesef bu yapılmadı. Bu nedenle değişiklik konusu sürekli tartışma konusu olacaktır. Bundan kaçınılabilirdi." açıklamasını yaptı.
Anayasa paketi değişikliğinin Meclis'te 367'nin altında bir oyla kabul olması halinde, zorunlu olarak halk oylamasına gidileceğine işaret eden Türk, şöyle devam etti: "Halk oylaması ise Türkiye'de yeni bir kutuplaşmayı gündeme getirebilir. Ülkede zaten bölücü terör örgütü ve tarikat yapılaşması yaşanmakta. Bu tür olayların sahne olduğu ülkede bu durum olumlu bir gelişme olmayacaktır. Bu nedenle anlaşarak, bu toplumsal sözleşme niteliğindeki anayasa değişikliğini birlikte gerçekleştirmek gerekir. Ama bu zamana kadar iktidar partisinin bunu gerçekleştirmek istemediğini gördük."
Demokratik açılımı da eleştiren Türk, "Demokratik açılım, ne olabilir? Demokratik rejimi daha iyi işleyebilir hale getirmektir. Bu yönde değişiklikler yapmak, kanunlarımızı, kurumlarımızı biçimlendirmek gerekir." ifadesini kullandı.
Bunların başında ise en önemli demokratik açılımın, milletvekili seçimi kanununda yer alan yüzde 10 barajını düşürmek olduğunu dile getiren Türk, bu baraj nedeniyle 2002 seçimlerinde seçmen oylarının yüzde 45,3 parlamentoya yansımadığını ifade etti.
Bu durumun oyların sapmasına da neden olduğunu ileri süren Türk, "Ama bu makul bir ölçüyle, başka ülkelerde örneği bulunan barajı yüzde 5 çekmek gerekir. DSP olarak Biz bunu öneriyoruz. Türkiye de yapılması gereken en önemli, en büyük demokratik açılım işte seçim barajının düşürülmesidir." açıklamasında bulundu.