Her tatil gibi bu tatil de çok çabuk bitti. Yarın okullar açılıyor. Ali de ben de yeni kitaplarımız, kalemlerimiz, defterlerimizle çok mutluyuz. Hepsini özenle koyduğumuz dolabımızdan hafta boyunca her gün çıkarıp çıkarıp tekrar yerleştirdik. Çok güldük, pek mutluyduk, ta ki önemsiz tartışmamıza kadar:
-Sen benim çantamın üzerine eşyalarını koymuşsun abla?
-Yooo, koymadım galiba…
-Galiba mı, gel bak buraya, çantamın üzerinde senin eşyaların var, üstelik de kırıştırmış çantamı.
-Aaaa... Fark etmedim Ali, alırız şimdi, bir şey olmaz.
-Bir şey olmaz mı, görmüyor musun abla, çantam kırışmış ya düzelmezse?
-Düzelir Ali, bekle biraz, buna kızılır mı hiç?
-Kızılır tabii, sen bu çantayı ne kadar çok sevdiğimi bile bile üzerine eşyalarını koymuşsun, olmaz ki ama yaaa…
-Ama bilerek yapmadım diyorum, üstelik düzelecek, biraz beklemen gerek..
İşte bu komik tartışma gün boyu kahvaltıda, yemekte asık suratıyla duran ve benimle hiç konuşmayan Ali tarafından hatırlatıldı durdu. Ortada bir küslük olduğunu anlayan herkese ne olduğunu tek tek anlattım, oysa bunda küsülecek bir şey yoktu; çünkü ben gerçekten bile bile çantasının üzerine bir şey koymamıştım, üstelik çanta da sonradan düzelmişti; ama bunu Ali'ye anlatmak hiç de kolay olmadı. Tartışmadan sonra okul için aldığımız tüm eşyasını benimkinin yanından ayırdı ve evin en kuytu köşesine sakladı. Benim diğerlerine de zarar vermemden korktuğu için böyle bir önlem almış. Bunu da:
-'Belki birileri yanlışlıkla bunları da eşyalarıyla ezebilir diye ayırmayı düşündüm' diye tekrar tekrar söylediği cümleyle tüm ev halkına ve de bana duyurdu.
Ali'nin bu haksız suçlamalarına, hele de benimle konuşmamasına sinir oluyordum. Çünkü bizim evde küsmek diye bir şey yoktur. Bu konu üstüne ikinci bir tartışma başlamak üzereyken annem yanımıza geldi:
- Sen haksız yere bana küsemezsin Ali, çantan düzeldi, üstelik de senden özür diledim.
-Hayır dilemedin, dilesen de seninle konuşmayacağım abla.
- Ama kardeşler küsmez Ali, hem de böyle komik bir neden için.
-Komik bir neden değil, ben eşyalarıma bir şey olsun istemiyorum işte…
- Bir şey yapan yok ki..
- N'oluyor çocuklar?
- Ablam bana her zamanki gibi kızıyor.
- Çünkü sen saçma davranıyorsun..
- Saçma değil, haklı..
Sonunda annem bu tartışmayı sessizliğe kavuşturdu. Hala çanta mevzunda olduğumuz için ikimize de kızgındı. Ali'nin bu sene ana sınıfı telaşı içinde ne kadar hassas olduğunu bana hatırlattı. Doğrusu kardeşim yaşındayken okula başlama heyecanı ve de titizliği bende de vardı, her şeyimin eksiksiz ve tam olmasını ben de isterdim. Eşyalarımı koyarken daha dikkatli olabilir, tüm bunları önemsediğimi ona da hissettirebilirdim; ama hiçbir şey küsme konusunda Ali'yi haklı çıkaramazdı. Annemin de dediği gibi küsmek hele de kardeşler arasında küsmek asla olmazdı. Kızgınlık ya da dargınlık her ne ise, konuşarak sonuca bağlanmalı, her iki tarafın da gönlü alınmalıymış. Her ikimiz de birbirimizi yanlış davrandığımız konusunda ikna olduk. Bundan sonra birbirimize kızsak da ne o bana, ne de ben ona asla küsmeyecektik.
Bir daha tekrarlanmayacak bu tartışmanın ardından barışmamızı güzel bir pastayla kutladık. Hatta yarın okula götürmek üzere pastanın bir kısmını da ayırdık.