Adalet Bakanlığı, İstanbul 10. Noteri hakkında inceleme başlattı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya'daki Deniz Feneri davasında hapis cezasına çarptırılan Mehmet Gürhan ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm Ltd. Şti. ortağı İsmail Karahan ve İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç hakkında, “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi evrakta sahtecilik” suçlarından cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulunmuştu
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Almanya'daki Deniz Feneri davasında hapis cezasına çarptırılan Gürhan ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Karaman, Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm Ltd. Şti. ortağı Karahan ve İstanbul 10. Noteri Büyükkılıç hakkında, “örgütlü olarak, nitelikli dolandırıcılık” ile “resmi evrakta sahtecilik” suçlarını işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi. Ortada resmi bir belgenin söz konusu olduğunu söyleyen Kart, şöyle devam etti:
“Mehmet Gürhan, 25 Nisan 2007'den itibaren Almanya'da tutuklu olduğu halde, onun yokluğunda 21 Mayıs 2007'de İstanbul 10. Noterliğinde yapılan bir işlem söz konusu. Bir belge düzenlenmesi söz konusu. Sahtecilik çok açık. Deniz Feneri Derneği davasında yolsuzluk yoluyla alınan yardımlar 12-13 şirketin finanse edilmesine, kaynak olarak aktarılıyor. Yani, yasal bir şekilde toplanan, büyük ölçüde de yasa dışı yollarla toplanan yardım paraları belli bazı şirketlere aktarılarak, kendilerince legal hale getirilmeye, kayıt altına alınmaya çalışılıyor. Bu aktarma yapılırken de noterlik dairesi ile işbirliği içinde, organize bir şekilde sahte belge düzenleniyor. Bu yaptığımız suç duyurusu, Deniz Feneri Derneğinin yönetim kadrolarına yönelik genel suç duyurusundan daha farklı bir suç duyurusu. Yani daha evvelki suç duyuruları, savcılık makamının o konuda yapacağı incelemeler, kovuşturmalar, onlar ayrıca yürüyecek. Burada yaptığımız suç duyurusu ise tamamen somut bir işlem ve eyleme yönelik olarak, bu eylem etrafında odaklaşan örgütlü dolandırıcılık ve yine bununla bağlantılı olarak gerçekleştirilen resmi evrakta sahtecilik eylemine ilişkindir.”
Söz konusu suçlarla ilgili Ceza Kanunu'nun (TCK) toplam en fazla 19 yıl hapis cezası öngördüğüne işaret eden Kart, “Bu sebeple biz, ceza usulü bakımından da gerekli önleyici hükümlerin, tedbirlerin alınması hususunu, Cumhuriyet Savcılığının takdirine özellikle sunduk” diye konuştu. Kart, bir gazetecinin, bu tedbirlerin ne olduğuna yönelik sorusu üzerine, “Ceza usulü anlamındaki tedbirler... Bu nedir? Yurt dışına çıkış yasağıdır, tutuklamadır, o yolsuzluk kaynağı olan mal varlığına müsadere yoluyla el koymaktır, önleyici hükümleri almaktır. Ceza usulündeki önleyici tedbirler neyse, savcılık makamının uygun göreceği tüm bu tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yoğun işleri nedeniyle gelemediğini belirten Kart, dilekçeyi müşterek imzayla hazırladıklarını bildirdi. Kart, “Kılıçdaroğlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile yarın yapacağı görüşmeye mi çalışıyor?” şeklindeki soruya, “Elbette çalışıyor. Tabii...” karşılığını verdi.
“Bu tartışmalardaki üslubu nasıl buluyorsunuz?” sorusunu Kart, “Bu konuda, bu aşamada çok fazla değerlendirme yapmak istemiyorum. Yaptığım başvuruyla sınırlı olarak, soracağınız her soruya cevap vermeye hazırım. Ama bu konu dışındaki soruları burada değerlendirmek gerekmediğini düşünüyorum” şeklinde yanıtladı.
Bir soru üzerine, üst sınırı 4-5 yıl olan cezalarda tutuklamaların olduğunu belirten Kart, şunları kaydetti:
“Burada suç ilişkilerinin varlığını gösteren resmi belgeler var, yargılama dosyası var. Yani suçluluğu gösteren kuvvetli deliller, belirli ve somut emareler var. Bu şahısların, kayıt dışı bir yapılanma içinde oldukları çok bariz. Bu şahısların, yurt dışı ilişkisinin çok yoğun olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla ikametgah anlamında da sabit ve yerleşik bir ikametgaha sahip olmadıklarını biliyoruz. Burada o önleyici hükümlerin alınmasını gerektiren tüm yasal şartlar mevcut. Bundan ötesi, bağımsız olan savcılık makamlarının görevidir ve sorumluluğudur. Umarız ve dileriz ki savcılık makamlarının o görevlerine bir müdahale olmaz.”
Suç duyurusu dilekçesinde, “Mehmet Gürhan'ın, İstanbul 10. Noterliği aracılığıyla Zekeriya Karaman'a vermiş göründüğü vekaletnamenin sahte olduğunun ortaya çıktığı” kaydedilerek, “Bulgular ve maddi vakıa bu hususu doğrulamaktadır. Organize ve örgütlü suç ilişkileri noterlik aşamasında da devam etmiştir. Zira Mehmet Gürhan'ın, Deniz Feneri Derneği yolsuzluğu sebebiyle 25 Nisan 2007 tarihinden itibaren Almanya'da tutuklandığı ve vekaletnamenin düzenlenmiş göründüğü 21 Mayıs 2007 tarihinde de Höchst Cezaevinde bulunduğu kayden sabittir. Suç ilişkisinin tüm unsurları ortadadır” denildi.
“Noterlik Dairesinin ya sahte kimlikle ve fotoğrafla yanıltıldığı ya da ilgili noterin doğrudan sahtecilik işlem ve eyleminin içinde olduğu” iddia edilen dilekçede, şunlar ileri sürüldü:
“Ancak açık ve tartışmasız olan husus şudur; sahtecilik olayı Mehmet Gürhan, Zekeriya Karaman ve İsmail Karahan'ın organize ilişkileriyle gerçekleşmiştir. Çünkü, Ticaret Sicil kayıtlarına göre, Mehmet Gürhan'ın 'eski ortağı' olduğu 'Haliç Deniz Taşımacılığı ve Turizm Limited Şirketindeki' yüzde 6,6 tutarındaki hissesi, vekaletnamenin düzenlenmiş göründüğü 21 Mayıs 2007 tarihinde Zekeriya Karaman tarafından İsmail Karahan'a devredilmiştir. 1 milyon 114 bin avroya alınan Atlas 1 gemisinin bu şirkete yasa dışı yollarla intikal ettirilen parayla alındığı Alman Mahkemesi kararında zikredilmiştir. Bir başka ifadeyle sanıklar dolandırıcılık yoluyla elde ettikleri haksız kazancı kendilerince sahtecilik yoluyla legal hale getirmeye çalışmışlardır.”
Dilekçede, Mehmet Gürhan, Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve İsmet Büyükkılıç'ın, TCK'nın 158. maddesinde düzenlenen “nitelikli dolandırıcılık” ile 204. maddesinde yer verilen “resmi evrakta sahtecilik” suçlarından cezalandırılmaları talep edildi.