“İsrail, ABD'den aldığı cömert yardımı hak ediyor mu?”sorusunun peşinden giderek, ABD dış siyasetinde koşulsuz kabul bekleyen İsrail lobisinin, bu ülkeye verdiği zararı ölçen profesörler John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt uyarıyor: İsrail Amerika'ya zarar veriyor
İsrail lobisinin Amerikan dış politikası üzerindeki tesirini iki Amerikalı profesör inceledi ve hacimli, ciddi bir çalışma ortaya koydu. Chicago Üniversitesi Siyaset Bilimi profesörü John J. Mearsheimer ve Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler profesörü Stephen M. Walt'ın ortaklaşa çalışması “İsrail Lobisi” konuyla ilgili gündemin yoğun olduğu bugünlerde mutlaka okunması gereken önemli bir kaynak. Küre Yayınları arasından çıkan kitap, lobinin ne olduğunun, Hıristiyan Siyonist hareketin ve lobinin evriminin detaylı bir incelemesini sunuyor. Kitap, İsrail'in özellikle Filistin konusundaki genel siyasi tavrını anlayabilmek için kapsamlı bir okuma niteliğinde. Yazarlar İsrail'e bir husumet gütmediklerini, yürütülen yanlış politikayı ortaya koyma amacında olduklarını özellikle vurguluyor. Amerika'nın başka hiçbir ülkeye vermediği olağanüstü destek ve bunun temellendirilmesi için kullanılan ahlaki argümanlar Mearsheimer ve Walt'ın çıkış noktasını oluşturuyor.
Konuyu tarihsel süreç içinde irdeleyerek ilerleyen kitaba göre, ABD kuruluşundan bu yana Ortadoğu'ya müdahil oldu. II. Dünya savaşı sonrasında ise bu bölgede ABD politikalarını önce petrol sonra komünizm karşıtlığı ve giderek de İsrail'le gelişen ilişkiler yönlendirdi.
İsrail'in stratejik değerinden dolayı aldığı cömert yardımları hak edip etmediği yazarların temel sorularından biri. Kitaba göre İsrail, Soğuk Savaş döneminde bir stratejik değer olarak düşünülebilirse de sonrasında stratejik bir külfet haline geldi. 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgal kararının ardındaki en büyük itici güç lobinin bir parçası olan yeni muhafazakarlardı ve bu savaş stratejik bir felaketti.
Amerika'nın İsrail'le sahip olduğu sorgusuz sualsiz ilişkinin arkasında hiçbir ikna edici ahlaki neden bulunmamasına karşın Amerikalı politikacıların İsrail'e hürmetkar davranışlarının gerçek nedeninin İsrail lobisinin siyasi gücü olduğunu söyleyen yazarlar, lobinin Amerika'da çıkar gruplarının en güçlüsü olmayı başardıklarını vurguluyor. “Bu gruplar Amerikan liderlerinin İsrail'i 51. eyaletmiş gibi kabul etmelerini isterler. Gerek Demokratlar ve gerekse Cumhuriyetçiler lobinin tokadından korkmakta ve İsrail'in politikalarını eleştiren bir poitikacının başkan olma şansının olmadığını çok iyi bilmektedirler.”
Mearsheimer ve Walt sadece durum tespiti yapmakla kalmıyor “Ne yapmalı” sorusuna da yanıt arıyor. Bu doğrultuda, ABD'nin bölgedeki çıkarları dikkate alınarak 'bölge dışı dengeleme' adını verdikleri programı ve İsrail'e normal bir devlet gibi davranılmasını öneriyorlar. Lobinin dış siyasete olan etkisinin gelecek yıllarda azalacağını düşünen Stephen M. Walt bu konuda da şunları söylüyor: “İsrail'in bölgede yapıp ettiklerinin hem kendine hem ABD'ye hem de bölgedeki diğer toplumlara zarar verdiği artık daha fazla görülüyor. Amerika'da İsrail'i kayıtsız şartsız destekleyen insanlar yaşlanıyor ve genç nesiller İsrail'e bu şekilde destek verme konusunda daha mesafeli. Yine lobinin faaliyetlerine eleştirel yaklaşanlar daha iyi organize olmaya ve seslerini daha fazla duyurmaya başladılar. Bu gelişmeler ışığında gelecekte lobinin etkisinin azalacağını söylemek mümkün; ama bu etkinin tamamıyla ortadan kalkacağını sanmıyorum.”