Kendine güveniyorsan cübbeni çıkar da gel

Aa
00:0023/10/2010, Cumartesi
G: 23/10/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Kendine güveniyorsan cübbeni çıkar da gel
Kendine güveniyorsan cübbeni çıkar da gel

Bu milletin kararını hazmedemeyenler, değişimi dönüşümü içlerine sindiremeyenler, cübbeleri üzerinde olduğu halde siyaset yapmaya devam ediyorlar diyen Erdoğan, “Kendine güveniyorsan, gelecekteki makam hesaplarını yapma, çıkar cübbeni gel siyaset meydanında bu mücadeleye gir” diye seslendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Bizim siyaset anlayışımızda Türkiye'yi kutuplara, kamplara, bölgeler ayırmak yok. Bizim siyaset anlayışımızda Türkiye'yi oy oranlarına bakıp da farklı renklere ayırmak yok' dedi.

Erdoğan, Balıkesir'in Gönen ilçesinde Gönen Belediyesinin yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Belediye binası önünde toplanan vatandaşlara hitap eden Erdoğan, Bandırma'da bugün özel sektörün ve kamunun yapımını tamamladığı çok önemli tesislerin açılışını yaptıklarını söyledi.

Özel sektör tarafından 550 milyon avroluk bir bedelle Bandırma'da inşa edilen enerji santralinin yılda 7 milyar kilovat/saat elektrik enerjisi üreteceğini anlatan Erdoğan, Türkiye'de üretilen toplam elektrik enerjisinin yüzde 3,3'nün Bandırma'daki bu tesiste elde edileceğini kaydetti.

Erdoğan, bu büyük yatırımın ardından Bandırma'da yapımına 1995 yılında başlanan 300 yataklı devlet hastanesinin,ayrıca yine özel sektör tarafından yapılan modern Fen Lisesi ve yurt binalarının da açılışlarını gerçekleştirdiklerini belirtti.

Gönen'e de belediyenin yeni hizmet binasının açılışı için geldiğini dile getiren Erdoğan, 'İnanıyorum ki bu bina bundan sonraki süreçte hizmetin çok daha farklı yürümesine imkan tanıyacaktır' dedi.

Erdoğan, ülkenin esenliği, milletin huzuru ve refahı için il ve ilçelerin, köylerine yaylalarına kadar hizmeti buluşturmanın gayreti içinde olduklarını anlatarak, şöyle devam etti:

'Merhum Gönenli Mehmet Efendi ne güzel söylemiş; 'Allahım, bizi soğuk sıcak demeden aşkı ilahi ile koşan ve koştuğunu bilenlerden eyle' Değerli kardeşlerim biz de aşkı ilahi ile sevdayı milletle sıcak soğuk demeden, gece gündüz demeden koşuyor koşturuyoruz.

Hiçbir ayrım yapmıyoruz. 'Şurası doğu, şurası batıdır' diyerek illerimizi bölgelerimizi asla asla ayrımcılığa tabi tutmuyoruz. 'Şuradan bizim partimize oy çıktı, şuradan çıkmadı' demiyoruz. Diline, inancına etnik kökenine siyasi görüşüne asla ve asla aldırış etmeden insanı insan olduğu için, insanı yaratılmışların en kutsalı olduğu için bir ve bütün olarak görüyoruz, öyle değerlendiriyoruz.

Gönen'i de Bandırma'yı da, Manyas'ı da hepsini seviyoruz. Çünkü biz beraber bu yollarda yürüyoruz. Edirne, Tekirdağ, Çanakkale'ye yaptığımız hizmeti aynı oranda Muş'a, Van'a, Bitlis'e kazandırmanın gayreti içindeyiz. Ağrı için Erzurum, Iğdır için ne yapıyorsak Antalya, İzmir ve Muğla için bu hizmetleri yapma gayreti içindeyiz.

Bizim siyasetimizde anlayışımızda Türkiye'yi kutuplara kamplara bölgelere ayırmak yok. Bizim siyaset anlayışımızda Türkiye'yi oy oranlarına bakıp da farklı renklere ayırmak yok. Bizim siyasetimizde sahilmiş karaymış böyle bir ayrım yok. Hizmet anlayışımızda (herşey Türkiye için) anlayışı var. Biz Türkiye ile milletimizi bir ve bütün olarak görüyoruz. Her birine eşit mesafede tutuyoruz. Bize oy vermedi diyerek bir ilçeyi, bir ili, bir bölgeyi adeta cezalandırmak, oraya hizmeti kesmek, oranın sorunlarına sırtını dönmek diye bir anlayış bizim kitabımızda yer almaz.

Biz bize oy verenlerin değil 73 milyonun hükümetiyiz. 73 milyonun huzuru güvenliği esenliği refahı bizim sorumluluğumuz altındadır. 8 yıldır aynı sorumlulukla ilerledik.'

Konuşmasında Gönen'de doğan ünlü edebiyatçı Ömer Seyfettin'in eserlerinden de örnekler sunan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Gönen'de doğmuş, burada büyümüş edebiyatımıza çok güzel eserler kazandırmış yazarımızı merhum Ömer Seyfettin'i burada özellikle memleketinde bir kez daha hayırla yad ediyorum. Çocukluğumuzda hepimizin hikayelerini okuduğumuz Seyfettin, bize dostuluğun kardeşliğin fedakarlığın ve vatanseverliğin kıymetini anlattı.

Ömer Seyfettin'in 'Pembe İncili Kaftan' gibi birçok kıymetli eserini okuyarak itibarlı bir Türkiye'nin büyük düşünen, büyük adımlar atan, diklenmeden dik duran güçlü Türkiye'nin özlemi içinde olduk.

Osmanlı'nın elçisi gidiyor, başka bir ülkenin hükümdarı önünde boynunu bükmeden, el etek öpmeden, elini ovuşturmadan gururla onurla söyleyeceklerini söylüyor. Bir servet harcayarak malını mülkünü tamamen elden çıkararak satın aldığı elbisesini de orada bırakarak geri dönüyor. Ömer Seyfettin bize nasıl bir millet olduğumuzu, nasıl bir tarihe nasıl bir medeniyete sahip olduğumuzu en güzel hikayelerle anlattı.'

Erdoğan'ın, Mehmet Akif Ersoy'un 'Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz' sözünü de anımsatarak, 'Biz böyle bir milletiz. Biz kabile devleti değiliz ya, göçebe devlet değiliz ya, biz asırlara dayalı ve dünyayı 650 yıl yönetme kabiliyetini göstermiş bir Osmanlı'nın şu anda varisleriyiz. Böyle bir devletiz. Dünyada bu kadar uzun süre bir imparatorluk sürdüren çok az. Onun bakiyesi üzerindeyiz. Böyle devam ediyoruz. Ekonomimizle, dış politikamızla içerdeki yatırımlarımızla, hizmetlerimizle, yıllarca özlemini duyduğumuz nesiller boyu hasretini çektiğimiz o büyük Türkiye'yi yeniden inşa etme çabası veriyoruz' diye konuştu.


-“IMF İLE YENİ BİR STAND-BY ANLAŞMASI YAPMADIK”-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Küresel kriz nedeniyle birçok ülke IMF'nin kapısında sıraya girerken biz 'kendi kaynaklarımız bize yeter, bu krizi kendi kaynaklarımızla aşarız' dedik ve IMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapmadık' dedi.

Erdoğan, Gönen Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışı sırasında belediye binasının önündeki alanda toplanan vatandaşlara yaptığı konuşmada, gelişmiş, büyük ekonomilere sahip ülkelerin küresel kriz içinde kıvrandığını, çok ciddi önlemler almaya, çok ciddi tedbirler uygulamaya başladığını söyledi.

İngiltere hükümetinin gelecek 5 yıl için kamu harcamalarında 125 milyar dolar kesinti yapma kararı aldığını, İspanya, İtalya, Macaristan, Yunanistan ve Almanya'nın da aynı şekilde bu oranlarda kesintilere gittiğini anlatan Erdoğan, bu ülkelerde emeklilerin maaşlarının dahi dondurulduğunu kaydetti.

Erdoğan, bu ülkelerin şu anda işçi maaşlarından yüzde 20-39 oranında kesintiye gittiğine ifade ederek, 'Bizde ise tam aksine. Biz zam yapıyoruz. İşçiye, memura, emekliye zam yapıyoruz. Batıda emeklilik yaşını yükseltmeye başlattılar, 65'in üzerine çıkarıyorlar. Biz söz verdik, 'işçimizi, memurumuzu enflasyona ezdirmeyeceğiz' dedik. Zamlarımızı yaparken enflasyonun üzerinde yaptık. Bunu kararlı bir şekilde uygulayan bir hükümet olmadı. Biz bunu başardık' diye konuştu.

Göreve geldiklerinde Türkiye'nin IMF'e olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

'Kim vardı hükümette? MHP, DSP, ANAP. Şimdi borcumuz ne oldu biliyor musunuz? 6 milyar dolar. İnşallah 2012 yılı sonunda bunu da sıfırlayacağız.

Küresel kriz nedeniyle birçok ülke IMF'nin kapısında sıraya girerken biz 'kendi kaynaklarımız bize yeter, bu krizi kendi kaynaklarımızla aşarız' dedik ve IMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapmadık. Bakınız Merkez Bankası'nın kasasında 26,5 milyar dolar vardı. Şimdi ne var biliyor musunuz? 77 milyar dolar.

Onlar ne yaptılar biz ne yaptık. Hafta içinde Finlandiya'daydım. Dün Yunanistan'daydım uluslararası bir toplantıya katıldım. Hafta içinde Almanya Cumhurbaşkanı ve Irak başbakanı ile görüşmelerimiz oldu. Söyledikleri şu: 'Siz bu küresel krizden nasıl çıktınız? Nasıl bu kriz sizi vurmadı?' Hep bunları söylediler. Biz 2000'li yılların, bizden önceki dönemden dersimizi alarak iktidarı teslim aldık.'

Erdoğan, hükümet olarak mafyaya, çetelere prim vermediklerini, mali disiplinden taviz vermediklerini, 3 seçim ve 3 referandum geçirdiklerini, bu süreçte seçim ekonomisi uygulamadıklarını, 2011 seçimlerinde de aynı tavrı sergileyeceklerini anlattı.

Türkiye'nin, istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü, özlediği hasretini çektiği seviyelere kararlı bir şekilde yürüdüğünü kaydeden Erdoğan, dünyada artık, 'Türkiye mucizesi'nin konuşulduğunu, Türkiye'nin dünyada artık gündem belirleyen bir ülke olduğunu belirtti.

'Dünyada artık Türkiye'nin onurlu dik duruşu konuşuluyor' diyen Erdoğan, sadece Ortadoğu'da, Ortadoğu'nun sokaklarında, caddelerinde değil Afrika'nın içlerinde, Asya derinliklerinde, Avrupa'da, Amerika kıtasında Türkiye'nin haksızlıklar karşısındaki cesur duruşunun konuşulduğunu ifade ederek, 'Biz büyük bir milletiz, büyük ve kadim bir medeniyetin varisleriyiz. Biz büyük düşünmek, büyük adımlar atmak zorundayız. Bu milleti on yıllar boyunca küçük meselelerle oyalayanlar, kendi şahsi hırsları için bu millete bedel ödetenler, bu ülkenin büyümesini, gelişmesini, kalkınmasını hazmedemeyenler dün olduğu gibi bugün de suyu bulandırmak için harekete geçtiler' diye konuştu.

Halk oylaması sonucu, 'Türkiye'de artık üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü geçerli olacak' sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Hukuk belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli siyasi görüşlerin arka bahçesi değil Türkiye'nin bahçesi olacak, milletin bahçesi olacak' dedik. Bundan rahatsız oldular. Milletimiz de dedi ki, 'evet hukuk milletin bahçesi olacak', yüzde 58 böyle dedi. Yüzde 42 buna hayır diyor. İşte bu milletin bu kararını hazmedemeyenler, değişimi dönüşümü içlerine sindiremeyenler, cübbeleri üzerinde olduğu halde siyaset yapmaya devam ediyorlar. Bizi yargıyı siyasallaştırmakla itham edenler, şu anda kendi oturdukları makamları bir siyasi partinin il başkanları gibi kullanabilme cüretini gösteriyorlar.

Bunlar kendilerini Cumhuriyetin tek ve yegane sahibi sanıyorlar. TBMM'nin üzerinde kendisini görme gayreti içinde olanlar var. Eğer kendini o seviyede görmek istiyorsan, sana bu millet bir şey söyler, 'Güveniyorsan kendine, gelecekteki makam hesaplarını yapma, çıkar cübbeni gel siyaset meydanında bu mücadeleye gir', adama bunu söylerler.

Önümüzdeki hafta 87. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız Cumhuriyet adı üstünde Cumhur'un rejimidir. Yani sizin rejiminizdir, milletin rejimidir. Cumhuriyetin sahibi millettir. Hiç kimse kendisini milletin hür iradesiyle seçtiği egemenliği kalkıp ta kendi eline alamaz. Orada egemenlik milletin.

TBMM'ye, milletvekillerine, siyasi partilere, kimse kalkıp da emir veremez, talimat veremez onları korkutamaz, tehdit edemez. Hiç kimsenin kendisini yasama ve yürütme erklerinin üzerinde görme, onlara istikamet çizme yetkisi yoktur ve olamaz.

Ortada demokrasiye yönelik ciddi bir üslup hatası var, ortada TBMM'ye yönelik çok ciddi tehdit var. Aynı zamanda yürütmeye yönelik de bir tehdit var. Zira parlamentoda yüzde 65 çoğunluğa sahip bir iktidar partisini sürekli bazı kullandıkları ifadelerde tehdit etme gayreti içinde olanlar var. Ortada milletin takdirine, milletin teveccühüne ciddi bir hazımsızlık var.

TBMM, başkanı aracılığıyla gereken cevap vermiştir. Siyasi partiler gereken cevabı vermiştir. Ancak CHP, kendisini de ve kendi varlığını da kendi yetkisini de hedef alan bu tavır karşısında ne yazık ki her zaman yaptığını yapmış, statükodan yana tavır almıştır.

Demokrasinin en önemli parçası olan partilerden ve özellikle ana muhalefet partisi CHP'den bu olayda demokratik iradeye gölge düşüren bu yanlışlık karşısında millet lehine bir duruş beklerdik. CHP, her zaman olduğu gibi demokrasi ve sivil siyaset tarafında pozisyon alamamıştır. CHP, herşeyin eskisi gibi olduğunu zihniyetin değişmediğini bir kez daha ispat etti. Yani CHP'de eski hamam eski tas.'


-“SANDIKLAR KAPATILDIĞI ANDAN İTİBAREN ÇARK ETTİLER'-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Sandık kurulunca 'biz çözeriz' diye halkın karşısına çıkanlar, sandıklar kapatıldığı andan itibaren çark ettiler' dedi.

Erdoğan, Balıkesir'in Gönen ilçesinde Gönen Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışında, halka hitaben yaptığı konuşmada, 12 Eylül Halk Oylaması öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun il il dolaşarak 'Başörtüsü sorununun biz çözeriz' dediğini, bu konuda basına mülakatlar verdiğini söyledi.

Hükümet olarak kendilerinin de bu vaadi halk oylamasından sonra hatırlatacaklarını söylediklerini ve sözlerini tuttuklarını ifade eden Erdoğan, "CHP Genel Başkanı'nın verdiği sözün takipçisi olduklarını" kaydetti.

Erdoğan, konuyla ilgili arkadaşlarına gerekli talimatı verdiğini ve çalışmalara başladıklarını ancak CHP'nin ise verdiği sözden çark etmek için çareler aradığını, ön şartlar koşmaya başladığını öne sürdü.

'Bu özgürlüktür. Özgürlüklere şart mı konulur. Nasıl olur da ön şart koşarsın' diyen Erdoğan, 'CHP Genel Başkanı meseleyi bir eğitim hakkı, bir inanç özgürlüğü meselesi olarak görmüyor. Yaptığı tasarımlarla genç kızlara kılık-kıyafet dayatıyor. Başka başka konuları gündeme getirerek ön şartlar atarak işi yokuşa sürüyor. Bu konuda kendisi hiçbir girişimde bulunmuyor. 'Bizim teklifimiz de şudur' demiyor' diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili'nin başörtüsü yüzünden Cumhuriyet resepsiyonunu boykot edeceğini açıkladığını, genel başkanın ise 'böle bir kararımız yok' dediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

'(Şunu şunu yaparsan bunu) yaparız diyor. Ya sen onu bırak. Sen bu konuda söz verdin mi, verdin. Buna ön şart koşma, dürüstsen samimiysen yapacağını yap millet bunu bekler. Bir yandan 'özgürlükçüyüz' diyorsun bir yardan 'başörtüsü meselesini çözeriz' diyorsun bir yandan çözüm girişimlerine destek vermiyor, üstüne üstlük çözüm çabalarını ve millet iradesini tehdit eden birilerinin arkasında duruyorsun. Genel başkan bir tarafa çekiyor, milletvekilleri grup başkan vekilleri bir tarafa çekiyor.

Horozu çok olan köyün sabahı geç olur. Çok seslilik iyidir hoştur, ahenk yoksa senfoni değil kakafoni olur curcuna olur. CHP'de davul kimin boynunda tokmak kimin elinde açıkçası görmekte zorlanıyoruz. Bu ülkede zaman zaman bir takım karanlık güçler, kirli senaryolarla kirli oyunlarla bir takım provokasyonlarla siyasete rota çizmenin gayreti içinde oldular.

Bunu 28 şubatta yaşadık. Bu iktidarımız döneminde çeşitli şekillerde yaşadık. Bir takım sahte hocaları kullandılar. Çetelerle bir takım oyunlar sahnelendi. Danıştay saldırısı gibi suikast girişimleri gibi terör saldırıları, Dörtyol, İnegöl provokasyonları gibi tahriklerle millet korkutulmaya sindirilmeye çalışıldı. Şimdi bu günlerde de benzeri kirli oyunlar tekrar tezgaha sürülmek isteniyor. Üniversitelerde gençlerimiz tahrik ediliyor. İlkokullardan çekilen fotoğraflar provokasyon aracı olarak kullanılıyor. Medya bir kez daha bu psikolojik operasyonun aracı haline geliyor. CHP, tekrar bu senaryolara gözünü kapatıyor, çirkin senaryoların arkasında duruyor. Ne bu provokasyonlara göz yumarız, ne de provokasyonlarla psikolojik operasyon yapanlara eyvallah deriz.

Bu yöntemlerin son kullanma tarihi çoktan dolmuştur. CHP'yi de genel başkanını da dik durmaya sözlerini tutmaya, verdiği sözlerin arkasında durmaya davet ediyorum. Sandık kurulunca 'biz çözeriz' diye halkın karşısına çıkanlar, sandıklar kapatıldığı andan itibaren çark ettiler.'

Erdoğan, 8 yıl boyunca Türkiye'de demokratik standartların yükselmesi, hak ve özgürlüklerin genişlemesi için yoğun mücadele verdiklerini belirtti.

2011 Haziran ayında genel seçimlerin yapılacağını anımsatan Erdoğan, AK Parti'nin hizmet partisi olduğunu, yola aynı kararlılıkla devam edeceklerini, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini kaydetti.

Erdoğan, hükümet olarak hizmet için çalıştıklarını ve aynı şekilde devam edeceklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

'Bize milletimiz 'Allah bu iktidardan razı olsun' desin bize yeter. Bunlar çok iftiralar atabilirler. Ama biz hizmetlerimizle konuşuruz. Cumhuriyet tarihinde 79 senede 6100 kilometre duble yol yapıldı. Biz 8 senede 12 bin 300 kilometre duble yol yaptık. Bakın göreve geldiğimizden bu yana 150 bini aştı yaptığımız derslikler. Kitaplar ücretsiz veriliyor. Üniversite öğrencilerine verdiğimiz burslar bizden öncekilerde mukayese edilemeyecek kadar fazla.

Herkes ilacını istediği eczaneden alabiliyor. Bunlar hayaldi. Artık benim vatandaşım rahatlıkla uçaklarla seyahat edebiliyor. Daha iyi olacak daha güzel olacak. Biz size inanıyoruz. Siz de bize inanın, güvenin, gerisine karışmayın. Bu millet taşı sıkarak suyunu çıkaracak ve yeniden büyük Türkiye'nin hamurunu onunla yoğuracaktır. Hiç endişe etmeyin.'

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda, 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' şarkısının sözlerini alanı dolduran kalabalıkla birlikte söyledi.

Konuşmanın ardından Erdoğan, Gönen Belediyesi'nin yeni hizmet binasının açılışını yaptı. Binayı gezen Erdoğan, balkondan kendisini bekleyen vatandaşları selamladı.

Açılışta Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da hazır bulundu.