Kendisi de Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyesi olan Alarko Holding Başkanı Alaton, derneğin referandumda renksiz kalışının gerisinde yönetim kurulu içindeki tartışmaların yattığını belirtti. Alaton, bu tavrın TÜSİAD'ı yıprattığını söyledi
Anayasa değişikliği için gerçekleştirilen halkoylamasından yüzde 58 gibi büyük bir farkla 'evet' çıkması, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da ülkenin siyasi ve ekonomik istikrar anlamında büyük bir zaferi olarak görüldü. Bu süreci, Türkiye ekonomisini ve 60 yılı aşan aktif iş hayatını Yeni Şafak'a değerlendiren Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, TÜSİAD'ın referandumda renksiz kalışının gerisinde yönetim kurulunda yaşanan tartışmaların yattığını söyleyerek, bu tartışmaların derneği yıprattığı bilgisini verdi.
Alaton şöyle devam etti: “tartışmalarda TÜSİAD Yönetimİ tamamen ikiye ayrıldı. Liberal ekonomiden yana olanlar evet demek için bastırırken, dünde yaşamaya alışmış üyeler ise buna karşı çıktı. Bu durumdan dolayı başkan sıkıntıda kaldı ve yetki verilmediği için de kendini bir pozisyona sokamadı. Ama şunu söyleyebilirdi zamanında; 'ben şahsen evet ya da hayır diyeceğim ama yönetim kurulu olarak biz bir karar alamadık'. Bunu demeyip de sessiz kalarak bu problemi biraz gereksiz yere büyüttü. Bu durumdan dolayı TÜSİAD içinde problemler yaşandı ve yönetim zayıfladı.”
Birçok kişinin düşüncesinin aksine referandumdan yüzde 60'ın üstünde evet beklediğini dile getiren Alaton, “Türkiye artık bir homoeconomikus dedikleri ekonomi ile yaşayan insanların ülkesi haline geldi. özellikle son 8 yıldır AK Parti döneminden beri ekonomiye ilgi arttı. Çünkü Anadolu insanı uyandı. Çok daha ekonomik çalışarak daha iyi hayat şartlarına varabileceklerinin idrakine vardı” şeklinde konuştu.
Çok eskiden beri kullanılan “Bir lokma bir hırka” deyimini hatırlatan İşadamı, artık kimsenin bir lokma bir hırka ile yetinmediğini belirterek konuyu şöyle açıkladı: “AK Parti ile birlikte insanların genelinin maddiyata bakışı değişti. Maddi imkanların tanıdığı iyi hayat şartlarına varabilme olanağı onlarda yeni bir hayat tarzı oluşturdu. Referandumdan çıkan sonucu da ülkeyi yöneten insana şükran borcu olarak görmek lazım. AK Parti yönetimine gösterilen bu teveccüh yapay değil herhangi bir politik yönü yok. Bu doğrudan doğruya daha iyi yaşayan insanların yönetime olan güvenleri başka bir anlam taşımıyor.”
Yurt dışındaki dostlarına da bunun ne kadar önemli olduğunu anlattığını ifade eden Alaton, “Referandum piyasaya çıktığı zamandan beri bir iş adamı olarak referandumu, bizi daha iyi şartlara getirecek, daha liberal, daha saygın, daha dünya ile entegre olmuş bir yönetimi destekleyecek bir adım olarak gördüm. Onun için 'iki defa evet' dedim. Yanılmadığımı görüyorum” dedi.
Bundan sonraki beklentilerinin 2011 seçimlerini yaşamak ve bugünkü yönetimin bu şekilde devam etmesini görebilmek olduğunu vurgulayan Alaton, diğer bir beklentilerinin de dört dörtlük yepyeni bir anayasa olduğunu söyledi. Alaton, “Yeni bir anayasa bekliyoruz ki şimdiden hazırdır bu. Prof. Ergün Özbudun hazırlamıştı. Onu desteklemiştik. Hemen tatbik edilmek üzere TBMM'de tartışılması neticesinde diğer partilerin de bu yeni anayasaya destek vermesini bekliyoruz” dedi.
Şimdiye kadar muhalefetin AK Parti ne yapsa hep tersini yaptığına dikkat çeken Alaton, “CHP ve MHP'nin artık buna cesareti olmayacak. Onlarda görüyorlar ki fena halde hırpalandılar bu referandumda. Herhalde biraz akıllanmış olmaları gerekiyor ki tekrar bu yeni anayasa ortaya konduğu zaman daha anlayışlı davranacaklardır. Bütün partilerin AK Parti ile el ele vererek yeni anayasaya sahip çıkacaklardır diye umudum gittikçe kuvvetleniyor” şeklinde konuştu.
Referandumun neticelerinin ekonominin gidişatına fevkalade olumlu tesir ettiğini belirten Alaton sonrasında gelişen sürecin ise yatırımların hızlanmasını sağladığını vurguladı. Alaton, “Bu arada tabii yurt dışında yabancı sermaye girişini de takip ediyorum. Yabancı yatırımlarda bazı projelerin daha hızlı adımlar atılarak gerçekleştirilmekte olduğunu da hissediyor, bunu görebiliyorum” dedi.
Referandum sonrasında kendilerinin yatırımları hızlandırdığını fakat başka bir kesimin ise çıkan sonucu ekonomik ve siyasi istikrar anlamında yeterli bulmayarak yatırımları genel seçim sonrasına ertelemesinin ekonomik anlayış ile izah edilemeyeceğinin altını çizen İshak Alaton, "2011 seçimlerini de bekleyelim de yatırımları öyle gözden geçirelim görüşü yanlış ve hatalı bir yaklaşım. Bu zamanın ne kadar kıymetli olduğunun idrakinde olmayan insanların düşüncesi. Çünkü gelecek seçimlere kadar neredeyse 1 sene var. Bir sanayici olarak hayatın bana öğrettiği ya da verdiği derslerden biri de şudur; 'başarıda en önemli faktör zamandır, zamanı iyi kullanmaktır' Çünkü zamanı satın alamıyor. Zamanı hovardaca harcadığınız zaman büyük bir hüsranla karşılaşıyorsunuz. Onun için diyorum ki 2011 seçimlerini de görelim ve ona göre yatırımlarımızı tekrar harekete geçirelim görüşü yanlış ve zamana önem vermeyen bir anlayıştır" diye konuştu.
2001'de vefaat eden Üzeyir Garih'le ortaklığın kendisi için çok önemli olduğunu söyleyen Alaton, iki farklı karakter olmalarına rağmen birbirlerini tamamladıklarını söyleyerek, ortaklığını şöyle anlattı: “Bu sıra dışı bir sevgi ve anlayışın neticesidir bence. Çünkü bir birine hiç benzemeyen iki karakter bir araya geldi. Birbirimizi tamamlama yolunda büyük bir gelişme yaşandı. Bu hayat denen muhteşem maceranın içinde birbirimizi tamamladık. Karakterlerimizin farklı oluşunu bir avantaj olarak ortaya koyduk, insanlar ile daima iyi ilişkiler kurduk ve bu ortaklığın yönetim kurulu çerçevesinde kalmasını her zaman öngördük ve profesyonel yönetime önem vererek, profesyonellerle yarışmamak üzere ikinci ve üçüncü kuşakları hazırladık. Alarko Holding böyle oluştu.”
Alaton daha önce çalışmalarına başladıkları ve 3.5 milyar dolar tutarındaki yatırımlar için düğmeye bastıklarını belirterek, daha önce 5 yıl olarak öngörülen süresinin de 4 yıla indirildiğini söyledi. Yatırımların en fazla enerji dalında olacağı bilgisini veren İshak Alaton şöyle devam etti: “Yatırımlara geçen yıl başlandı. 4 yılı daha vardı ama hızlandırarak bunu 3 yıla düşürdük. Bu program içindeki ilk yatırım Meram Enerji Dağıtım Şirketi'nin özelleştirmeden 440 milyon dolara satın alınması oldu. Ondan sonra Kırklareli'nde 170 megavatlık bir gaz çevirim santralini devreye aldık. Güneydoğu'da Karakuz diye bir yerde 110 megavatlık bir hidroelektrik santral inşaatına yeni başladık. Ayrıca Çanakkale'nin kıyılarında 700 megavatlık bir baz çevirim santrali inşasına da gelecek sene başlıyoruz. Bunun büyüklüğü de 1 milyar dolar olacak.” Üç şirketlerinin borsada olduğunu bilgisini veren Alaton, 4. ve 5. şirketi de halka açmayı öngördüklerini söyledi. Bir düşüncelerinin turizm şirketlerini halka açmak olduğunu belirten İshak Alaton, inşaat grubunu da arz etmek istediklerini ifade etti. Alaton, zamanlama konusunda ise tarih belirtmedi. Alarko olarak birçok alanda faaliyet gösterdiklerini belirten İşadamı, “Taahhüt grubuz önümüzdeki üç yıl içinde işleri var. Turizmde faaliyetlerimiz devam ediyor. Bu konuda çok iyi isim yaptık. İnşaat stokunun önümüzdeki iki yıl içinde satılmasını bekliyoruz. O zaman tekrar inşaat işlerine de döneceğiz” diye konuştu.
1950'lerden günümüze ekonomide en iyi dönemlerden ilkinin Menderes dönemi olduğunu belirten Alaton, “50'li yılların başında çok partili bir yönetimin verdiği büyük bir heyecanla yatırımlara başlamıştık. Sonra 1960 darbesinde frene bastık. Zaten her darbe ekonominin batması neticesini yarattı. 70'lerde de frene basmaya devam ettik. Ancak 80 darbesinden sonra bir küçük mucize yaşandı. Turgut Özal yönetimi ele aldı. İkinci bir değişim ve dünyaya açılma yılları o dönemler ile birlikte yaşandı. Sonra askerler tekrar geleceğimiz ile oynamaya başladı. Bu sefer post modern darbe, e-muhtıra dediler. Ve nihayet bu günlere geldik. Üçüncü heyecan verdiği yatırım zamanı 2001 krizinden hemen sonra başladı. Çünkü büyük bir ekseriyetle AK Parti iktidara geldi. Bugün üçüncü heyecanlı yatırımlar periyodunun tam ortasındayız. 2010 yılının sonlarında önümüzdeki yılların yatırım ve gelişime ve zenginleşmenin kapısını açacağını candan inanıyorum.”