12 Eylül gününe kadar referandumda tarafını açıklamakta direnen patronlar kulübü TÜSİAD, tam 19 gün sonra çark etti. YİK toplantısında, 'artık askeri ve sivil bürokrasinin arındığını' vurgulayan Başkan Boyner, 'Şiddet şantajına başkaldrımış bir ülkeyiz' dedi ve ekledi: Bu Türkiye, sivil siyaset tehdidini reddetmiş, hukukun üstünlüğün kurumsallaştıran demokratik bir devlettir
Referandum tarihi olan 12 Eylül'den tam 19 gün sonra, taraf açıklamayan patronlar kulübünden ses geldi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, referandumundan sonra artık yeni anayasa yapmaya hazır bir Türkiye olduğunu belirtti.
Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuşan Ümit Boyner, siyasi sistemin “nihayet mutabakat içinde olduğunu söyledi ve ekledi: “Bu Türkiye, askeri ve sivil bürokrasinin siyasi sistemimiz içindeki yeri, ağırlığı ve işleviyle ilgili eski tanımlama ve alışkanlıklarla bağını koparmış bir Türkiye'dir. Bu Türkiye, aynı zamanda üzerindeki her yönden gelen şiddet şantajına başkaldırmış bir Türkiye'dir.
Bu Türkiye, hukukun üstünlüğüne dayalı, güçler ayrımını kurumsallaştırmış, temsil adaletinin sağlandığı, birey haklarına saygılı demokratik bir devlet, toplum ve rejim hedefine ulaşmak için harekete geçmek isteyen Türkiye'dir.”
“Türkiye'yi geren ve seçim sonuçları coğrafyasının çarpıcı şekilde dikkatimize sunduğu kutuplaşma, bizi yerimize mıhlayacak, geleceğimizi kurmamızı zorlaştıracak bir zincirdir” diyen Başkan, “Buna yönelik olarak da 'yeni anayasanın hazırlanma yöntemi', '21. yüzyıl anayasasının temel ilke ve kurumları', 'din ve vicdan özgürlüğü', 'kimlikler meselesi' ve 'kuvvetler ayrılığı'dır. Bizim anlayışımıza göre demokratik anayasa konusu siyasi partiler yasası, seçim yasası ve Türk Ceza Kanunu'ndaki ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı maddelerin değiştirilmesi gerekliliğinden bağımsız olarak tartışılamaz” şeklinde konuştu.
Boyner, Kürt meselesine ilişkin de şu görüşleri dile getirdi: “Bu konuda önce şiddetin durması, terör eylemlerine son verilmesi yönündeki gelişmeleri merak ve ilgiyle izliyoruz.” Ümit Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Türkiye'deki en yerleşik kurumlardan olan TÜSİAD'ın, daha bürokratik vesayetin sürdüğü 1990'larda, bugün ağızlarından bal damlayanlar demokrasinin ne olduğunu çözememişken bu davanın bayraktarlığını yaptığını hatırlatmak da belki yersiz... Bir gecede demokrat olunamıyor.'
TÜSİAD Başkanı Boyner, TÜSİAD YİK Toplantısı'nda son dönemde kendilerine “hayli anlamsız gelen” bir “Anadolu sermayesi”, “İstanbul sermayesi” karşılaştırması yapıldığını anımsatarak, asıl büyük ayrışmanın kayıtlı iş yapan sermaye ile kayıt dışı sermaye arasında olduğunu söyledi. Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, TÜSİAD olarak Türkiye'nin gündemiyle ilgilenmeye, sorunların çözümü için fikir üretmeye, laik, demokratik hukuk devleti yapısının sağlamlaşması için çalışmaya devam edeceklerini, güçler ayrılığı ve dengesini savunup, parlamentonun bugünkünden daha etkin hale gelmesi için çalışacaklarını anlattı.
Boyner, konuşmasını “Tüm bu konularda tarafız. Taraf olmaya da devam edeceğiz. Bu mücadeleyi verirken de sizden, desteğinizden, görüşlerinizden daha önemli ve değerli bir güç kaynağımız yoktur' şeklinde tamamladı.
Ümit Boyner, hedeflerinin daha müreffeh, daha huzurlu, daha özgür bir toplum olduğunu belirterek, “Yalan yanlış tezler üzerinden TÜSİAD'a saldırmanın dayanılmaz hafifliğiyle başları dönenlere bu temel ilkeyi bir kez daha hatırlatmak istedim' dedi. Boyner, özel teşebbüsün yaratıcılığını ortaya koyması için gerekli şartların oluşmasında devletin de harekete geçmesi gerektiğini, eğitim sisteminin çağa uygun, uyumlu düzeye getirilmesinden adalet mekanizmasının doğru işlemesine, teknoloji yatırımlarını desteklemekten rekabetin önündeki engelleri kaldırmaya kadar yapabileceği, yapması gereken bir dizi iş olduğunu söyledi. YİK Başkanı Mustafa Koç da, Türkiye'deki büyümenin dış borçla, sıcak para ile finanse edilmeye devam ettiği sürece hükümetin, ekonomik ve yapısal politikalarda kesinlikle hata yapma lüksü bulunmadığını kaydetti.
Almanya eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı Avusturya, Fransa ve Almanya muhalefetinin zamanla eriyip gideceğini söyledi. Fischer, sonunda üyelik planlarından vazgeçen tarafın ise AB değil Türkiye olacağını dile getirdi. Fischer, “Bir gün kara'nın kapılarını çalabiliriz ve evde kimse olmayabilir” dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı ve işadamı Mustafa Koç, Türkiye'de devletin otoriter olmakla eleştirildiğini ve olması gerektiğini belirterek, bu sorunun özel sektörde, okullarda, aile yapılarında da olduğuna işaret etti. Koç, ekonomide son dönemde gündeme gelen Anadolu sermayesi–İstanbul sermayesi ayrımının da, hiçbir faydası olmayan bir başka yapay saflaşma olduğunu belirtti.
Koç şöyle konuştu: “Gerek TÜSİAD gerekse de işadamı şapkamla söyleyebilirim ki, Türkiye'de böyle bir ayrım yoktur. Sermayemiz birdir ve İstanbullu ya da Çorumlu her işadamının tek ve ortak bir amacı vardır.” Koç, Avrupa'da, kıtanın küresel rekabet ortamında güçlü bir ticaret bloğu olarak varlığını sürdürmesi, komşu coğrafyalarda etkin rol oynamasının, ekonomide ve diplomaside ideal partner konumundaki Türkiye olmadan başarılamayacağı yönünde inancın da yükselişte olduğuna dikkati çekti.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Koç, ekonomi yönetimiyle ilgili üç konuya dikkat çekti ve bunları “mali disiplin, bağımsız kurumlar ve yapısal reformlar” olarak sıraladı. Bu süreçte sivil toplumun katılımının önemini de vurgulayan Koç, “Demokrasinin sürdürülebilirliğini sağlayan sivil toplum kuruluşlarıdır. Türkiye'de de sivil toplumun, örgütlü toplumun anayasa yapımına katılmasını sağlamanın, bunun kanallarını açık tutmanın, demokrasi konusunda bir samimiyet sınavı olduğunu rahatça söyleyebiliriz” diye konuştu.